DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
103<br />
Deneme<br />
Simgelerinde tutarlıdır Salman ve savurgan değildir. Şiir kişisinin kendi narinliğine, kırılganlığına<br />
yakıştırdığı simge Atatürk’ün dokunulmazlığı için de kullanılır:<br />
Yoluna dağ devirdiler<br />
Düzleşti adımlarına<br />
Son ırmak denize vurup köpürdü<br />
Ona kelebek kanatlarından maden döküldü<br />
İncindi o. (“Kurtuluş’tan Sonra”, s. 59)<br />
Balıkları, balıkçıları anlatır Salman. Balık, onun şiirinde Eddie Calvert’in “Cry My Heart” adlı<br />
şarkısındaki trompet sesine eşlikli yaşanan doyumsuz bir aşkın sudan çıkışıdır. (“Ağla Kalbim”, s.<br />
20). Balık, Arnavutköy balıkçıları Ermeni Canbet’in, Rum Taso’nun tepsilerinde “sırım gibi”<br />
günümüze ulaşan kozmik bir bütünselliği sergiler (“Balıkçılar Sokağı”, s. 22). Bu kozmik ağı<br />
Salman’ın balıkçıları “sabırlı mekiklerle” onarırlar (“Balıkçılar”, s. 15). Balık, bir annenin çocuğuna<br />
uyusun diye okuduğu bir ninni ritminde “uzun ince bardaklarda” ve yarı gecede, orada, ara sıra<br />
görülen, uçmasa da görülmeyi, ayırtına varılmayı bekleyen suskun boyunlu bir balıkçıldır (“Balıkçıl”,<br />
s. 31). Öyledir çünkü (bunu biliyor muydunuz hocam?) balık mistik yaşam gemisidir, sualtı<br />
dünyasının kuşudur ve de kutsaldır; Asya’da kimi kültürlerde rahiplerin balık yemesi yasaktır, çünkü<br />
balık adaktır, cennetle ya da gökyüzüyle yeryüzü arasındaki ilişkinin simgesidir. Bol yumurtladıkları<br />
için de doğurganlık, verimlilik ve yaratıcılık simgesidir balıklar ve tinsel bir yanları vardır. Babil’de<br />
de öyleydi; Finikeliler, Çinliler ve Cenevizliler de öyle bilirdi. Ama her şey bir yana, balık derinlemesine<br />
yaşanan bir yaşam, görüntüler dünyasının hep su yüzüne çıkan yaşam güdüsüdür,<br />
gücüdür. (Belki de bu yüzden Salman’ın gözünü şiir bürümüştür de yazıvermiştir birdenbire.)<br />
“El” de, en az balık denli önemli bir simgedir, kendi ellerini çok seven Yeşim Salman için. Eller<br />
çocuktur, sorumsuzdur, narindir, “taşıyamaz, tutamaz, götüremez” umarsız varlıklardır ve onlara<br />
dokunmak “büyük haksızlıktır” (“Haksızlık”, s. 35); ellerdir yalnızlığa ilk maruz kalan (“Akşam Hem<br />
de Nasıl Bir”, s. 48); ellerdir karanlıkta sesi duyulmayınca umarsızca sevgiliye yapışan ve aynı<br />
umarsızlığı karşıya ileten (“Karanlık”, s. 49). Ama yazdığı en ketum, en kısa aşk şiirlerinden biri<br />
“Yersiz 2”de sevgilinin avuçlarına da dokunmadan edemez. Çünkü sevgili ona bu cesareti verir,<br />
çünkü sevgilinin elleri sahibini ele verir:<br />
buğu damlasından süzüldü gece<br />
sözcükler uçuştu<br />
şiir az geldi<br />
sana da mı<br />
hiç belli etmedin<br />
avuçların çok sıcak<br />
düşünceliydi ağzın