07.12.2012 Views

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yaşamış (“Az Yaşamış”, s. 36)<br />

Deneme 106<br />

İroni ustasıdır da. Birçok şiirinde olduğu gibi söylediğinin tersini de dize arasında hep barındırır<br />

Salman. “Ama yaşamış” derken, yaşamın kısalığını vurguladığı gibi, yaşanmasının gerekliliğini de<br />

söyler. Bu yüzden onun şiir kişileri, çok özel, çok emek verilmiş yaşantıların değerini iyi bilir, gizil<br />

olanı yapmak, ortaya çıkarmak çabaları bundandır, öz sözle çok söylemek telaşları bundandır.<br />

“Hocam, bu şiirinizde…” diyorsunuz; o, sözünüzü tamamlamanızı beklemeden, şiirin gerisinde<br />

yatan yaşantıyı anlatıyor. Anlattıkları o denli “sahici” ki şiiri bu mazisiyle kabullenmek zorundasınız.<br />

Uyak eksikliği ya da fazlalığı, tınısı bozuk sözcük, bastırılmasa ipini koparacak duygusallık ipuçları<br />

önemini yitiriverir. O sahicilik “bir bulut buğu olup kalır” üstünüzde. (s. 27)<br />

Şiirleri umarsızlığı barındırsa bile şiirin tonu okuyucuyu umarsızlık batağına sürüklemez. Dagmara<br />

Mustafayevna’ya adadığı ve Kumuk Türkçe’sini de kullandığı “Telgraf” başlıklı şiirinde arkadaşının<br />

da küçükken uzun saçlarına makası vurup sonra da onun gibi pişman olduğunu öğrenince sevinir:<br />

Anladım her gezegende yaşarmışım ben<br />

aynı şeyler yaparmışım bir zamanda<br />

aynı severmişim<br />

çok severmişim. (s. 17)<br />

Salman şiirleri için, her ne kadar, “daha yazarı bu yolda/emeklemesini bile bilmeden yazıldı/birdenbire”<br />

(“Birdenbire”, s. 16) dese de, doyumsuz duyarlıktaki şiirleri kanıtlıyor ki o emeklemeden<br />

koşmayı öğrenmiş. Ve bana kalırsa, en güzel şiirleri o buğulu durum şiirleri ve anlık yaşantıların<br />

öykülerini izlenimci bir gözden anlattığı şiirleri. En güzellerinden biri de iki ayrı kadını anlattığını<br />

sandığınız “Çocuk Akşamı”:<br />

O eski evde<br />

tek bir kadın yaşamış<br />

sürgündeki kocasına gözyaşı döken biri<br />

ve erik çalan çocukları kovalamak için<br />

taşla suyu boşaltan<br />

sararmış dantel yakalı öbürü<br />

aynı kadınmış<br />

çocuk aklım kandırmış beni. (s. 66)<br />

“Bu şiirler, öykü yazabileceğinizi de muştuluyor,” diyorum. “Öyle mi dersin?” diye karşılık veriyor<br />

şair. Ben, anamın deyişiyle, “cıdırımı attım” (bir şekilde akıl karıştırıcı, teşvik edici lafımı attım).<br />

Gerisi size kalmış sevgili hocam; size “İnnemeytur!” (“Söyleme, dur!”) demeyeceğim. Sakın durmayın,<br />

söyleyin diyeceklerinizi. Şiirlerle, öykülerle.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!