07.12.2012 Views

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Dosya 54<br />

toplum üzerinde siyasi baskıların egemen olduğu dönemlerde, kimi zaman yazarlar, kendilerine<br />

ait ‘yeni’ bir yapıt üretmek yerine başka bir yazarın yapıtını çevirerek sansürden kaçınmaya<br />

çalışmışlardır. Böylece kendilerinin doğrudan söyleyemediklerini, dolaylı olarak başkalarının<br />

‘ağzından’ söyleyerek sansür baskısından kurtulmuşlardır. Çeviriye uygulanan sansürü geciktiren<br />

bir başka etmen de, çevirinin ve onun yazarının sansürü uygulayan odaklar tarafından, yapıtın<br />

yabancı kaynaklı oluşundan dolayı daha geç fark edilmesidir. Bunun bir diğer nedeni de, çevrilen<br />

yazarın/kitabın egemen dizgeye/anlayışa karşı bir tehdit ya da tehlike olarak algılanmasının belli<br />

bir zaman almasıdır. Yerel yazın dünyasında bilinen yazarların yapıtlarının yasaklanmasıyla çevirinin<br />

işlevsel anlamda etkin bir konuma gelmesi, çevirileri erek yazın dizgesinde daha ‘merkezi<br />

konuma’ getirecektir. Even-Zohar’ın Çoğuldizge kuramında öne sürdüğü gibi, çevirilerin erek yazın<br />

dizgesinde oluşan boşluk ya da eksiklik çeviriler yoluyla giderilmektedir (Even-Zohar 2002: 195-<br />

197). Çeviri yapan yazar ya da çevirmenler, egemen gücün hoşuna gitmeyecek bazı ‘aykırı’<br />

düşüncelerin erek dildeki okurlara ulaşmasını sağlamaktadır. Türk yazınında sansürün yoğun<br />

biçimde uygulandığı yetmiş ve seksenli yıllarda Bertolt Brecht gibi sol eğilimli ya da Heinrich Böll,<br />

Stefan Zweig, Annemarie Schimmel, Erich Maria Remarque gibi totaliter rejimlere, savaşa karşı<br />

olan bazı yazarların yapıtlarının daha çok çevrilmesi, bunun en açık göstergesidir (Sağlam 2002:<br />

291-292). Farklı nedenlerle baskı ortamlarında yazma özgürlüğü engellenen ya da yazmaktan<br />

çekinen yazarlar, ‘yeni’ bir yapıt yazarak kendilerini tehlikeye atmak yerine benzer görüşleri paylaştıkları<br />

yazarların yapıtlarını çevirerek onları bir ‘araç’ olarak kullanmayı yeğlemişlerdir. (11)<br />

Erek kültürün bir parçası olan yazar böylece kendi görüşlerini daha ‘tehlikesiz’ biçimde dile getirme<br />

olanağına sahip olmaktadır. Başka bir anlatımla, susmak/yazmamak yerine konuşturmak/çevirmek<br />

egemen olan güce karşı bir mücadele biçimine dönüşmektedir. Yazara uygulanan sansür,<br />

çeviriyle bir anlamda delinerek düşüncelerin başka ‘kalemlerle’ okura ulaştırılmasını kolaylaştırmaktadır.<br />

Çevrilen yazarın yabancı kaynaklı olmasının çevirmen/yazar için bir başka yararı da,<br />

onun sansür nedeniyle doğrudan baskıya uğramamasıdır. Dahası, yazar kendi kimliğini ve bu kimliğin<br />

altında yatan, okurlarca da bilinen egemen güce karşı ideolojik tutumunu gizlemek ya da<br />

tanınmamak için sahte/takma bir ad altında kendi yapıtını çeviriymiş gibi yayımlayabilir. Burada<br />

‘sahte/sözde’ çevirinin arkasına gizlenen çevirmen yazarın kendi okurlarına - eğer ‘sahte’ çevirmenin<br />

‘gerçek’ kimliği okurlar arasında bilinmiyorsa – ulaşamama riskiyle karşı karşıya kalma<br />

olasılığı da vardır.<br />

Önceki sorularımıza geri dönecek olursak, bir metne/çeviriye sansür nasıl uygulanmaktadır ya da<br />

sansürün farklı biçimleri var mıdır? Kuşkusuz, sansür uygulamaları bir yapıtın her oluşum aşamasında<br />

gündeme gelebilir. Sansür, bir yapıt/çeviri ortaya çıkmadan önce olabileceği gibi, o<br />

yapıtın yayımlanmasından sonra da gerçekleşebilir. Bir çevirinin yayımlanmadan sansüre uğraması<br />

ya da yasaklanması her zaman için olasıdır. Çevrilmesi düşünülen yazarın dünya görüşü egemen<br />

anlayışa karşı olarak görülüyorsa/biliniyorsa, söz konusu yazarın çevrilmesi önceden de yasaklanabilir,<br />

ayrıca yazarın çevirileri yayın piyasasından kaldırılabilir ya da okunmaması istenebilir.<br />

Bu tür uygulamalar daha çok totaliter ve dış dünyaya kapalı olan rejimlerde görülmektedir. Savaş<br />

öncesi ve sonrası dönemlerde buna benzer uygulamaların olduğu bilinmektedir. II. Dünya Savaşı<br />

öncesinde Alman ve sonrasında Doğu Alman yazınında ya da seksen sonrası sıkıyönetim dönem-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!