DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
143<br />
Genç ÇN<br />
bitmek bilmeyen davalara ve kuşkulara meydan vermesi en muhtemel olan partiydi.<br />
Ülke bu endişeli haldeyken Quifferiquimini prensi çıkageldi. Eğer ölü ve üç bacaklı olmasaydı,<br />
Mısır dilinden başka bir dilde konuşabilseydi çağının en yetenekli kahramanı olabilirdi. Tüm bu<br />
kusurlarına rağmen bütün ülkenin bakışları aniden ona çevrildi. Her parti onun, destekledikleri<br />
prensesle evlenmesini diledi.<br />
Yaşlı kral en seçkin payelerle karşıladı prensi. Senato en abartılı söylevleri verdi onun için. Prensesler<br />
öyle etkilendiler ki prensten, en amansız düşmanlara dönüştüler. Saray nedimeleri ve züppeler<br />
prens adına bir sürü yeni moda icat ettiler. Her şey Quifferiquimini tarzında olacaktı. Hem<br />
kadınlar hem erkekler daha kadavramsı görünmek için allık sürmeyi bıraktılar. Elbiselerini<br />
hiyerogliflerle, Mısır antikalarından devşirdikleri ve kullanmak zorunda kaldıkları çirkin karakterlerle<br />
doldurdular. Kaybolmuş bir dili öğrenmek imkânsız hale geliyordu. Tüm masalar, sandalyeler,<br />
oturaklar, dolaplar ve yataklar sadece üç bacaklı yapılıyordu; ne var ki, çok zahmetli olmaya<br />
başladığı için bunun modası geçti sonunda.<br />
Prens ölümünden beri zayıf bir bünyeye sahipti ve bu aşırı ilgi onu tüketmişti. Evinde, tabutunun<br />
içinde olmak istiyordu sık sık. En büyük sorunu da nereye giderse gitsin seke seke ardından gelen<br />
en küçük prensesti. Prenses, prensin üç bacağına hayrandı. Kendisi sadece bir taneye sahip olduğu<br />
için çok alçakgönüllüydü ve prensin, üç bacağını nasıl idare ettiğini çok merak ediyordu. Dünyanın<br />
en iyi yaradılışlı insanı olan prens ne zaman öfke nöbetine kapılıp da ters bir laf edecek olsa,<br />
prenses gözyaşları içinde kıvranırdı ve o zaman öylesine çirkin görünürdü ki, ona karşı azıcık bile<br />
nazik olmak prens için imkânsız hale gelirdi. Ortanca prensese karşı da daha fazla istekli sayılmazdı<br />
¬ Doğrusunu isterseniz, kalbini fetheden en büyük prensesti. Ve bir salı sabahı tutkusu öyle önüne<br />
geçilemez bir hale geldi ki, bütün sağduyulu görüşleri hiçe sayarak (seçimini diğer iki kız kardeşten<br />
biri yönünde yapmasını gerektiren pek çok neden vardı) yaşlı kralın yanına koştu. Ona, aşkından<br />
bahsetti ve sonra da en büyük prensesle evlenmeyi talep etti. Hiçbir şey yaşlı, iyi hükümdarın<br />
mutluluğuyla kıyaslanamazdı. Zira bu evliliğin gerçekleştiğini görmekten başka bir şey dilememişti.<br />
Kollarını iskelet prensin boynuna dolayıp, onun oyuk yanaklarını sıcak gözyaşlarıyla ıslattı. Kral,<br />
prensin isteğini kabul etti ve tacını derhal ona ve en sevdiği kızına bırakacağını açıkladı.<br />
Bu hikâyenin güzelliğini artıracak pek çok ayrıntıyı atlamak zorundayım ve okuyucunun sabırsızlığını,<br />
yaşlı kralın arzusuna ve prensin tazecik heyecanına karşın düğünün ertelenmek zorunda<br />
kalındığı haberini vererek suya düşürdüğüm için üzgünüm. Başpsikopos yasaklı dereceden<br />
taraflarla ilgili olarak papadan özel izin alınması gerektiğini beyan etti; hiçbir zaman var olmamış<br />
bir kadınla bir zamanlar var olmuş bir adam, kilise hukuku nazarında birinci dereceden akraba<br />
sayılırdı.<br />
Ardından yeni bir engel ortaya çıktı. Quifferiquiminililerin dini Katoliklerinkine bütünüyle tersti.<br />
Quifferiquiminililer sadece inayete inanırlardı ve inayetin tüm mülkiyet hakkının sadece kendisine<br />
ait olduğunu iddia eden bir başrahipleri vardı. Başrahibin, bu sahiplik sayesinde hiç olmamış şeyleri<br />
oldurma ve olmuş şeylerin olmasını engelleme gücü vardı. “Yapacak bir şeyimiz yok”, dedi<br />
prens krala, “inayet başrahibine yüz bin milyon külçe altın armağanla resmi bir elçi göndermek