DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
67<br />
Dosya<br />
rulup desteklenir ve hatta büyük yatırımlar yapar. Böylece hayatın aynası olacak, toplumu bilinçlendirecek<br />
ve sanat yoluyla eğitecek, 16+ gibi bir laubalilik ile uçuk fanteziler ise o kapıdan<br />
içeri giremeyecektir. Yoksa sanattan uzak ve sığ konuları topluma cinsellik ve erotik soslarla yutturmaya<br />
çalışan işletmeler açmak devlet veya belediyelerin görevleri arasında değildir.”<br />
Hiç kuşkusuz bu “dostça eleştiri” hem yöneticilere bir ön uyarıdır hem de daha yukarılara<br />
mesajdır. İ. Pala’nın öyle amaçlamış olmadığına inansak bile, mevcut konjonktürde bu yöndeki<br />
etkiler programlanmış gibidir. Etki alanı da şehir tiyatrolarının repertuarına ayar vermekle sınırlı<br />
görünmüyor. Sözünü ettiği oyunları kastederek “sanat diye bayağılıkların yutturulmaya<br />
çalışıldığı”nı söylemesi, son dönem Muzır Kurulu “bilirkişileri”nin raporlarının düşünceye tercümesi<br />
gibi duruyor.<br />
Bilindiği gibi çeviri ve çevirmenler de bu iklimden nasibini fazlasıyla alıyor. Hatta çeviri hattı bu<br />
“yeni” yaklaşımın güçlü filtreler koymak isteyeceği ilk kanallardan biri olabilir. Çünkü çeviri kaynaklı<br />
yayınlar özel bir çelişki potansiyeli içeriyor. Çeviri dediğimiz şey başka kütürel-toplumsal ortamlar<br />
içinde oluşan metinlerin aktarılması olduğundan, bazı beklentilerle ve değer yargılarıyla<br />
ani biçimde karşı karşıya gelinebiliyor. Tabii aynı toplum içinde varolan çelişkilerin ve çatışma<br />
potansiyellerinin daha az önemli olduğu anlamına gelmez bu. Hatta asıl büyük sürtüşmeler aynı<br />
toplumun farklı kesimleri arasında yaşanıyor çoğunlukla. Çeviri ve yerli yayınlar arasında genel<br />
anlamda bir farktan şu açıdan söz edilebileceğini düşünüyorum: Çevrilen metinler (özgün<br />
metinler) şu veya bu düzeyde farklı bir iletişim ortamının sonucudur (bu anlamda referans<br />
çerçevesi farklıdır), bundan dolayı da metinlere yüklenen anlamda kaymalar (asimetriler) olması<br />
şaşırtıcı değildir. Oysa aynı toplum içinde birbirinin zıddı yaklaşımlar bile aynı yakın ortamı paylaşıyorlar<br />
ve onları ayrıştıran konularda çekişme halindedirler (referans çerçeveleri ortaktır); tam<br />
da bu nedenle, bu kesimler arasındaki sürtüşmeler daha doğrudan ve daha sert yaşanabilmektedir.<br />
İfade özgürlüğü konusunda duyarlılıklar ve sınırlar meselesinde elbette zaman mekan olarak<br />
nerede durduğumuzu bilmek ve bu temelde hareket etmek durumundayız. Başka ülkelerde daha<br />
rahat karşılanan yayınların bizim ülkemizde de, aynı rahatlıkla karşılanmasını beklemek fazla iyimserlik<br />
olur. Toplumsal kesimlerin beklentileri, olası tepkileri önemsenmeden, ne zaman nerede<br />
kime gideceğine bakılmadan, duyarlılıklar yok sayılarak metinlerin aktarılması çok da anlamlı bir<br />
iş değil ve özgürleşmeye de her zaman hizmet etmeyebilir. “Bizim bünyemize uymaz” türünden<br />
fazla genel ve korumacı kültür mantığı ne kadar yanlışsa, kültürel alımlama koşullarının hiçe sayılması<br />
da o kadar yanlış olur. Ortamı tanıyarak hareket etmek, edilgenliği ve egemen normlara<br />
göre hareket etmeyi gerektirmez. Bu yöndeki bir duyumsamanın, İ. Pala’nın yukarıdaki örnekte<br />
yansıttığı tutumla da bir yakınlığı yok. İ. Pala’nın sözleri, bir kültür bekçiliğini dillendiriyor ve<br />
gerçekte çok daha esnek olan toplumsal algıların yukarıdan denetlenmesini istemekten geliyor.<br />
Ama sonuçta birşeyleri değiştirmek, farklılığı yaşatabilmek, gerçek bir hesaplaşmadan ve tarihsel<br />
ilişkilerden geçer. Alışkanlıklara ve yaptırımlara karşı çıkmak, tam da kültürel bir eylemle, sağlam<br />
durabilmekle ve de yaratıcılıkla birlikte düşünülmesi gereken bir şey.<br />
İfade özgürlüğüne müdahalelerin mahiyetini ve gerisindeki güdüyü görmek, ayırdetmek de bu