07.12.2012 Views

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Çeviribilim 114<br />

kaldığından attığımız adımların, eylemlerimizin yanlış anlaşıldığını örnekliyor.<br />

İşte tam da yazın alanının en can alıcı noktasından, alanın tam ortasından şiir, yazın kuramı ve<br />

çeviri ilişkileri arasında mekik dokuyan bir işlevsel çeviri örneği. Kim demiş skopos ile yazın alanının<br />

bağdaşmadığını! (Krş. Vermeer 1996: 17 (Antithesis 5); 2007: (Karşı Sav 5) 14.)<br />

Bir dizge olarak çeviri yazın ve etik bir karar süreci<br />

Burada bağlantılı başka bir konuya dönelim: Çevirmenin sorumluluğu ve bağlılığı. Christiane<br />

Nord’un işlevsel kuramlara getirdiği bir kavram bu, ancak günü geçmiş bir anlayış olan “çeviride<br />

kaynak metne sadakat”ten farklı bir kavram. Söz konusu edilen bağlılık sanıldığı gibi kaynak metne<br />

bağlılık değil.<br />

Çeviriye bir dizge olarak baktığımızda ve geçmiş-günümüz-gelecek çerçevesine oturttuğumuzda<br />

yukarıda anlatılan olguda Fişekçi’nin vurgulamak istediği çok önemli bir bağlılık noktası var. Etik<br />

bir karar süreci de denebilir. Günümüzde yazıneri ve çevirmen olarak durduğu noktada Genç’in<br />

geçmişe dönerek içinde çalıştığı dizgeye, kendisinden önce o dizgeye katkıda bulunanlara duyması<br />

beklenen bağlılık, sorumluluk, borçluluk.<br />

Kaya Genç daha önceki bir tarihte, Radikal gazetesinde 13/05/2011 tarihinde yayımlanan bir<br />

yazısında Cevat Çapan’ın Yeats çevirilerini tanıtır(3) ve yazısını şöyle bitirir:<br />

Cevat Çapan’ın çevirisi şiddet ve güzelliğe, onlar üzerine düşünen genç bilincin trajik yaşlılığına<br />

odaklanan bu tür dizelerin kesinlik gerektiren ayrıntılarını layığıyla yeniden yaratıyor. W. H. Auden’ın<br />

kitabın sonunda yer alan ‘anısına’ şiiri kadar kısa ama iyi yazılmış önsöz de bu büyük şairin<br />

dünyasına girmek için güzel bir başlangıç oluşturuyor. Kitapta özgün İngilizce metinlerle yanyana<br />

duran Türkçe çeviriler arasında gezerken, bu şiirlerde yaşayan bilincin ayak izlerini görüp onun<br />

adımlarını takip etmeye çalışırken buluyoruz kendimizi. Belki onları sondan başa doğru takip<br />

etmek, geri geri adımlar atarak kitapta ilerlemek daha iyi. Bunlar savaşlardan ve ekonomik<br />

buhranlardan uzaklaşmaya çalışan kendi çaresiz, titrek adımlarımıza benzemiyorlar mı? Sıkıntılı<br />

günlerimize bir tür çare değil mi bu ufak yolculuk? “Ben de, benden sonra/ Kendi kanımdan gelenler/<br />

Tek başına kalmış bir belleği yüceltecek/ Sıkıntılı günlere uygun izler/ Bulabilsinler diye burada<br />

yaşadım.”<br />

Çevirmenlerin de, bir “çeviri yazın” dünyası/dizgesi içinde dolaşır ve üretirken geleneğin ayırdında<br />

olmaları son derece önemli. Kendilerinden önce gelmiş geçmiş çevirmenlerin ve yapılmış çevirilerin.<br />

Gelgelelim, Eagleton’ı okurken Genç’in, 13. 05. 2011 tarihinde kendi verdiği bu güzel öğüdü<br />

2011 de yayımlanan çevirisinde tutmadığı sonucu çıkıyor. Kendinden önceki izleri sürmeyerek çeviri<br />

yazın belleğini yok sayıyormuş izlenimi doğuyor. Yukarıda verdiği örnekteki gibi haklı bir nedeni<br />

olduğunda sesine kulak, kendisine hak veriyor okuru. Ancak, yine aynı kitapta, başka bir durumda,<br />

kendi sözleriyle “geçmiş iyi çeviriye hürmet etmek isteyen çevirmen” bu bağlılığı ve saygıyı gösterebileceği<br />

halde ve amaç, skopos ya da durum gereği çeviriyi yeniden yapması gerekmediği halde<br />

öncekileri yok sayıp yeniden yapıyor. Oysa, daha önce yapılmış çevirinin ayırdındadır ve kendisinin<br />

oluşturduğu tanıtım metninde bir güzelleme yazmıştır. Bu olguya nasıl bir tanı konacak? Yalnızca

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!