DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
135<br />
Çeviribilim<br />
Dipnotlar:<br />
(1) Büyük ideallerin gerçekleşeceğini inanmak aslında safdillik olarak da nitelendirilebilir. Safdillik ise toplumsal<br />
koşulları yeterince tanımamaktan, toplumsal ağdaki karşılıklı etkileşimleri saydamlaştıramamaktan kaynaklanmaktadır.<br />
Öte yandan, idealler olmadan da girişimleri gerçekleştirmek olanaklı değildir. Yapılan işin<br />
doğruluğuna inanmak ve yapılan işe sahip çıkmak da ideallerin gerçekleşmesini olanaklı kılabilir.<br />
(2) Aslında uluslararası hukuki düzenlemeler de dikkate alınarak oluşturulan HUMK (Hukuk Usulü<br />
Muhakemeleri Kanunu) ve CMUK (Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu) yasalarında Türkçe diline vakıf olmayan<br />
herkese bir çevirmen tahsis edilmesi zorunluluğu vardır. Kaldı ki çevirmen Noterlik Kanunu kapsamında<br />
da belirtiliyor. (krş. Eruz, Sakine (2003) Çeviriden Çeviribilime, İstanbul: Multilingual, s 57-59)<br />
Çevirmen mahkemelerde de bir yıl süreyle bilirkişi listesine dahil edilebiliyor. Ancak, Türkiye'de bilirkişilikle<br />
ilgili mevzuatların 2011'de yeniden düzenlenmesine karşın, ilgili yasa maddelerinde ya da maddelerin<br />
işlevsel yorumlanmasında açıklıklar bulunmaktadır. Almanya'da da çevirmen bilirkişilik statüsüne dahil olabilir,<br />
mamafih bu konudaki düzenlemeler işlevseldir. Otuzlu ve kırklı yıllarda Türkiye Cumhuriyeti'nde çağdaş<br />
bir üniversite sisteminin oluşturulmasına katkıda bulunan Musevi bilim insanlarından Ernst Hirsch (1902-<br />
1985) Türkiye Cumhuriyeti'nin Telif Yasası mimarlarındandır, ancak yasanın meclisten geçmesi yıllar alacaktır<br />
ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Menderes Hükümeti döneminde 1952 yılında yürürlüğe girecektir. Kanunun<br />
farklı maddeleri, seksenli, doksanlı ve ikibin yılının başlarında yeniden yapılandırılır. Yasa maddelerinin<br />
büyük bir kısmı 03.03.2004'te değiştirilmiştir. (http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/957.html)<br />
Bu yasaya göre edebiyat eserleri statüsüne giren eserlerin çevirisinde çevirmen telif yasasına tabiidir, yasada<br />
çeviriye "işlenme eser" başlığı altında bir düzenleme getirilmiştir. Ancak Türkiye'de çevirmenlik mesleğini<br />
özerk bir meslek olarak tanıyan bir düzenleme mevcut değildir. Hirsch 1981 yılında kaleme aldığı "Rezeption<br />
als sozialer Prozess" (1981, Berlin: Duncer & Humblot) başlıklı eserinde, işlevsel alımlamanın toplumsal<br />
koşullara koşut gerçekleşebileceğini belirtir. Toplum, konuları işlevsel alılmamaya hazır değilse, o zaman<br />
kanunların da içselleştirilmesi zordur. Bu bağlamda "çeviri" yasalar ve bu yasalardan yola çıkarak oluşturulan<br />
yeni düzenlemeler de sistem izin verdiği oranda işlevsel alımlanabilir. Aslında ilginçtir, bütün bu söylenenler<br />
ardında Wolfgang Iser'in (1926-2007) ve Robert Jauss'un (1921-1997) altmışlı yılların sonlarına doğru ilk<br />
kez dile getirdiği alımlama estetiği yaklaşımı gizlidir. Sosyal Bilimler bir bütün olarak ele alındığında, bu olgunun<br />
bütün metin türlerine uygulanabilir olduğu gözlemlenebilir. Kitap ya da metin ancak onu okuyanla<br />
birlikte var olur, okurun dimağında hangi bilgiler ve yaşanmışlıklar varsa, metin de o oranda canlanabilir.<br />
Uzmanlık metinlerinde uzmanların ortak bir düzlemde buluşmaları gerektiğinden bu yorumlama süreci<br />
daha farklı işleyecektir, ancak yorumlarda belirsizlikler yine olacaktır, kaldı ki çeviri metinlerde bu belirsizlikler<br />
- erek kültür odaklı - daha yoğun olarak kendini gösterecektir.<br />
(3) http://www.bdue.de/<br />
(4) "Menschen werden nicht als Menschen geboren, sondern als solche erzogen!“<br />
(5)İtiraf etmeliyim ki, bugün etik konusuna daha farklı yaklaşıyorum. Toplumsal ağ, etiğin işlevsel işlemesini<br />
sağlayacak düzeyde olmazsa, konulan tüm etik kurallar yapay ve ezber olarak kalıyor. Öte yandan, etik<br />
bireysel bir olgu, onu toplumsal bir olgu düzeyine çekebilmek için her bireyin etik olgusunu içselleştirmesi<br />
gerekiyor. Bunun ne denli olanaklı olduğu ise tartışmalı bir konu. (krş. Eruz, Sâkine (2008) “Türkiye’de<br />
(Yeminli) Çevirmenin Konumu Ya Da Konumsuzluğu – Noter Çevirilerinin Etik Boyutu," Çeviri Etiği Toplantısı,<br />
7-8 Aralık 2006, Yay. Hz.: Betül Parlak, İstanbul Üniversitesi Yayınları 4739, s. 85 – 96)<br />
26.02.2012 tarihli toplantıda Çeviri İşletmeleri Derneğini temsilen katılan Ahmet Çallı'nın verdiği örnek de<br />
etiğin aslında öznel olduğunu gösteriyor. Bir şirkette tam zamanlı çalışan bir kimsenin, mesai saatleri dışında<br />
çeviri yapması o kişi tarafından etik bulunurken, Çallı tarafından etik bulunmuyor. "Çünkü mesai dışında<br />
yaptığı çeviriler nedeniyle gündüz kadrolu işinde başarılı olmasına olanak yok", diyor Çallı, ve böyle bir kişiye