DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
DOSYA: ÇEVİRİ VE SANSÜR Hazırlayan: Nurdan Cihanşümül Maral
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
59<br />
Dosya<br />
Dipnotlar:<br />
(1)Sansür bazı kaynaklarda şu biçimde tanımlanmaktadır: “Sansür, çeşitli kavramların çeşitli yollarla<br />
kontrol altına alınmasıdır. Genelde hükümet tarafından uygulanır. En somut amacı toplumu<br />
korumak ve devletin üzerinde kontrol sağlayacağı şekilde geliştirmektir. Genellikle toplumu etkileyen<br />
durumlarda/eylemlerde uygulanır ve ifade özgürlüğünü bastırma amacı güdebilir. Ayrıca,<br />
sansür, toplu iletişimden kimi düşünceleri ve konseptleri çıkarma yoluyla algıyı kontrol etme<br />
eylemi olarak da nitelendirilebilir. Sansüre uğrayan şeyler tek bir kelimeden başlı başına bir<br />
kavrama kadar değişebilir ve değer sisteminden, ahlaki yargılardan etkilenebilir.”<br />
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sans%C3%BCr (07.01.2012).<br />
(2)Matbaanın gelişmesiyle düşüncelerin toplumda daha hızlı yayılması ve beraberinde bu<br />
düşüncelerin topluma uygun olup olmadığı sorunsalı iktidarları yakından ilgilendiren bir konu olmuştur.<br />
Bunun sonucunda basın-yayın dünyasında her şeyin yayımlanamayacağı anlayışı<br />
neredeyse bütün devletlerde kabul görmeye başlamıştır.<br />
(3)Günümüzün gelişmiş toplumlarının sansür uygulaması, düşünceleri yasaklama biçiminde değil,<br />
daha çok toplumun ahlakını olumsuz anlamda etkileyecek, özellikle de çocuk ve gençleri<br />
düşünerek, pornografik etmenler, inanç ve kişilik haklarına saygısızlık içeren düşüncelerin yasaklanması<br />
gerektiği anlayışına dayanmaktadır. Örneğin, Türk Ceza Kanunu’nun Genel Ahlaka Karşı<br />
Suçlar başlığını taşıyan yedinci bölümünün ‘hayâsızca hareketler’ ile ilgili 226. maddesinin ikinci<br />
fıkrasında “Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına<br />
aracılık eden” (Türk Ceza Kanunu: 262) kişilerin cezalandırılacağı belirtilmektedir.<br />
Toplumu ‘zararlı’ etmenlerden korumaya yönelik olan bu fıkra, değerlendirenin yaklaşımına göre<br />
sansürü yasal düzlemde haklı kılabilmektedir. Oysa bu kavramların zamana ve mekâna bağlı olarak<br />
ne kadar görece/değişken olduğu düşünüldüğünde, sansüre sınır koymak o kadar güçleşmektedir.<br />
İlgili maddenin yedinci fıkrasında her ne kadar bilimsel ve yazınsal yapıtlara uygulanamaz (Türk<br />
Ceza Kanunu: 263) olduğu belirtilmiş olsa da, neyin bilimsel ya da yazınsal yapıt olarak nitelendirileceği<br />
tartışmalı bir konudur. Bundan dolayı, yazınsal yapıt veren yazarların zaman zaman<br />
bu maddeye dayanarak dava edilmeleri kaçınılmazdır.<br />
(4)Luther’in bu tutumu, 1817’de üç yüzüncü Reformasyon kutlamasının yapıldığı tarihten bir<br />
buçuk hafta önce Leibzig’in Kurtuluşu olan 18-19 Ekim tarihinde Protestan üniversite öğrencilerine<br />
örnek oluşturmuştur. Yaklaşık beş yüz öğrenci kutlamaların ardından akşam saatlerinde birkaç<br />
öğrencinin planlamasıyla bir kitap yakma töreni düzenlemiştir. Otuza yakın kitabın yakıldığı<br />
törende konuşmalar ve Luther’e göndermeler yapılmıştır (Sauder 1983: 17-19).<br />
(5)Kitapların yakıldığı yerlerde Prof. H. Naumann, Dr. A. Ilg ve Hitler’in Propaganda Bakanı olan<br />
Goebbels tarafından yapılan törensel konuşmaların metinleri için bkz. Sauder 1998: 248-257.<br />
(6)9-10 Mayıs 1933 tarihinde yayımlanan birçok gazetede Berlin’de, (Brandenburg) Alman