25.01.2017 Views

ibn-i Haldun - Mukaddime 2

ibn-i Haldun - Mukaddime

ibn-i Haldun - Mukaddime

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

-- MUKADDiME --<br />

583<br />

edilmesinin, sahabelerin saygınlık ve büyüklüğüyle ne ilgisi olabilir. Sonra alimler yazıların<br />

(harflerin) doğru şekillerine dikkat çekmişlerdir.<br />

Bazı gafillerin, "sahabelerin yazı sanatında usta oldukları, yazılarında hata gibi görülen<br />

hususların gerçekte böyle olmadığı, aksine her birinin açıklamasının bulunduğu''<br />

şeklindeki iddialarına asla iltifat edilmemelidir. Örneğin bu kimseler "" -la ezbahannehu-<br />

(doğru yazılışın "'r -leezbahannehu- olması gerekiyor) kelimesindekiI66<br />

fazlalık olan "elif"in (Türkçe'de bu fazlalığı "le" yerine "la" yazarak gösterebiliyoruz)<br />

"zebh" yani boğazlama işinin henüz gerçekleşmediğini göstermek için olduğunu iddia<br />

ediyorlar.<br />

Hiçbir temele dayanmayan ve tamamen keyfi hükümler olan bu gibi yorumların<br />

örnekleri çoktur. Onları bu gibi şeylere yönlendiren sebep, böyle yapmakla, sahabeleri,<br />

yazı konusundaki eksikliklerinden temize çıkaracaklarına inanmalarıdır. Yazının (güzel<br />

yazı yazmanın), kemal (mükemmellik) ölçüsü olduğunu sanıyorlar ve bundan dolayı güzel<br />

yazı yazamamanın eksikliğini onlardan gidermeye yöneliyorlar. Güzel yazı yazdıklarını<br />

ispat etmek için de yazım kurallarına aykırı olan hususlara yukarıdaki gibi temelsiz yorumlar<br />

getiriyorlar. Ancak bu doğru değildir.<br />

Bil ki, yazı sahabeler için bir kemal (mükemmellik) ölçüsü değildir. Çünkü yukarda<br />

yaptığımız açıklamalardan anlaşılacağı gibi yazı, medeni hayatın geçim kaynakları<br />

olan sanatlardan biridir. Sanatlardaki kemal ise, (bir insanın kişisel kemali açısından) genel<br />

değil, izafi bir anlam taşır. Çünkü sanatlardaki eksiklik, insanın ne diniyle ne de kişiliğiyle<br />

ilgili olmayıp, sadece geçim kaynaklarıyla ilgilidir ve ayrıca insanın zihnindeki anlamlara<br />

işaret eden yazının gelişmesi umranın durumuna bağlıdır.<br />

Hz. Peygamber de okuma yazma bilmeyen bir ümmi idi ve -makamının üstünlüğü<br />

sebebiyle ve kazanç kapıları olan ameli sanatlardan uzak olması itibariyle- bu durum,<br />

onun hakkında bir kemal teşkil ediyordu. Ancak ümmilik bizim için kemal teşkil etmez.<br />

Çünkü Hz. Peygamber tamamen ve her şeyiyle Rabbine yönelmiş biriydi. Biz ise kendi<br />

aramızda yardımlaşarak, sanatlar, hatta teorik ilimler sayesinde dünyadaki geçimimizi<br />

sağlamaya çalışıyoruz. Onun için bizdeki durumun aksine, Hz. Peygamberin bütün bu<br />

sanatlardan uzak olması onun için bir kemaldir.<br />

Sonra Araplar devlet olunca, ülkeleri fethedip şehirlere hakim oldular, Basra ve<br />

Küfe gibi merkezlere yerleştiler. Doğal olarak devletin yazıya ihtiyacı oldu ve yazı bir sanat<br />

olarak talep edilip öğrenilmeye başlandı. Böylece yazı sanatı ilerledi ve kurallarına uygun<br />

şekilde yazılır hale geldi. Özellikle Küfe ve Basra'da -en ileri düzeye ulaşmasa da- iyi<br />

bir seviyeye geldi. "Hatt-ı Küfe (Küfe hattı/yazısı)" çağımızda da bilinen bir yazı şeklidir.<br />

Sonra Araplar genişlemeye devam edip Afrika ve Endülüs'ü fethettiler. Abbasiler<br />

tarafından kurulan Bağdat, Arap devletinin merkezi olması hasebiyle, son derece kalabalık<br />

bir umrana sahip olmuş, böylece yazı sanatı büyük bir gelişme gösterip en ileri seviyeye<br />

ulaşmıştır.<br />

166 örnek olarak verilen bu kelime Nemi suresinin 21. ayetinde geçiyor. Hz. Süleyman insanlardan, cinlerden ve kuşlardan oluşan<br />

ordusunu teftiş edip Hüdhüd adındaki kuşu göremeyince şöyle demiştir: "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıp·<br />

tara mı karıştı? Ya bana (mazeretini biidiren) apaçık ve kati bir delil getirir, ya da onu şiddetli bir azaba uııratacaııım ya·<br />

hut boliazlayacaıım (leezbahannehu)."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!