25.01.2017 Views

ibn-i Haldun - Mukaddime 2

ibn-i Haldun - Mukaddime

ibn-i Haldun - Mukaddime

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

---MUKADDİME ---<br />

627<br />

ye uğramış, bunun yerine ehl-i beyt (şii) fıkhı yayılıp uygulanmış ve diğerleri yavaş yavaş<br />

kaybolmaya yüz tutmuştur. Sonra -bildiğim kadarıyla- dördüncü yüzyılın sonlarında<br />

maliki alimlerinden Kadı Abdulvehhab geçim sıkıntısı yüzünden Bağdat'tan Mısır'a gitti.<br />

(Şii) Ubeydiyyin halifeleri, böyle bir imamı uzaklaştırmış olmalarından dolayı Abbasileri<br />

kınamak ve kendileri de ona sahip olmakla övünmek için, ona saygı ve hürmet göstermişler,<br />

izzeti ikramda bulunmuşlardır. Bu yüzden maliki mezhebi Mısır' da biraz gelişme<br />

imkanı bulmuştur.<br />

Mısır'daki bu durum, Selahaddin Yusuf bin Eyyub tarafından Rafızi Ubeydi devleti<br />

yıkılıncaya kadar devam etmiştir. Ubeydi devleti yıkılınca, Mısır'daki ehl-i beyt fıkhı<br />

ortadan kalkıp, ehl-i sünnet fıkhı geri dönmüştür. Aynı şekilde Irak ve Şam'daki Şafii<br />

alimlerin Mısır' a dönmesiyle birlikte Şafii fıkhı da geri gelmiş ve orada büyük bir ilerleme<br />

kaydetip yayılmıştır. Eyylibi devletinin gölgesinde pek çok meşhur alim yetişmiştir.<br />

Şam'da Muhyiddin Nevevi ve Izzuddin bin Abdusselam, Mısır' da ise lbn-i Rif'a, Takiyyuddin<br />

bin Dakiku'l-Iyd ve Takiyyuddin Subki bunlardan bazılarıdır. Bu hal çağımıza gelinceye<br />

kadar bu minvalde devam etmiş ve çağımızda da Mısır'da Şeyhü'l-İslam olan Siracüddin<br />

Belkini yetişmiştir. Günümüzde o Mısır'daki Şafiilerin, hatta astımızdaki alimlerin<br />

büyüğü durumundadır.<br />

İmam Malik'in mezhebi ise Mağrib ve Endülüs halkının mezhebi haline gelmiştir.<br />

Her ne kadar bu mezhep başka yerlerde mevcutsa da, başka mezhepler Mağrib ve Endülüs<br />

halkları arasında -çok az istisna dışında- mevcut değildir. Çünkü Endülüs ve Mağriblilerin<br />

ilim yolculukları genelde Hicaz'a oluyordu. Hicaz onların seferlerinin son durağıydı.<br />

O dönemler Medine ilim merkeziydi. Irak'a da ilim oradan gitmiştir. Ancak Endülüs<br />

ve Mağriblilerin yolu Irak'a düşmüyordu. Bu yüzden ilmi sadece Medine alimlerinden<br />

almışlardı. Medine alimlerinin (dolayısıyla Endülüs ve Mağriblilerin) üstadları ve<br />

hocaları ise İmam Malik'ti. İmam Malik'ten önce onun hocaları, sonra da öğrencileri söz<br />

konusu bu üstadlık ve hocalık görevini üstlenmişlerdir. Bu yüzden Endülüs ve Mağrib<br />

halkı hep ona müracaat etmiş ve mezhepleri kendilerine ulaşmamış olan diğer imamları<br />

değil, sadece onu taklit etmişlerdir.<br />

Diğer taraftan Endülüs ve Mağrib halklarının baskın özelliği bedevilikti. Irak halkının<br />

sahip olduğu medenilikle haşir neşir değillerdi. Dolayısıyla bu açıdan Hicaz halkına<br />

daha yakınlardı. Bu yüzden oralarda maliki mezhebi halen tazeliğini korumakta ve diğer<br />

mezheplerden farklı olarak medeniliğin düzeltici ve şekillendirici rüzgarından etkilenmemiştir.<br />

Her imamın mezhebi, mezhebinin mensuplarına (ve alimlerine) özgü bir ilim haline<br />

geldikten ve (mezhep içindeki) bu alimlerin kıyas ve içtihad etmeye imkan bulamamalarından<br />

sonra, mezhep imamlarının tespit ettiği usule dayanarak, yeni meseleleri kıyaslama<br />

yoluyla önceki meselelerin hükmüne dahil etme veya birbirine karışmış meseleleri<br />

ayırma zorunluluğu duydular. Onun için imamlarının mezheplerinin usulüne dayalı<br />

olarak bu kıyaslama veya ayırma işini yapabilmelerini sağlayacak sağlam bir melekeye<br />

sahip olma ihtiycı hasıl oldu. İşte çağımızdaki fıkıh ilmi bu melekeden ibarettir.<br />

Mağriblilerin tamamı İmam Malik'i taklit ederler. Irak ve Mısır'daki öğrencilerinin<br />

sayısı ise azdır. Irak'taki öğrencilerinden bazıları şunlardır: Kadı İsmail ve İbn-i Hu-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!