25.01.2017 Views

ibn-i Haldun - Mukaddime 2

ibn-i Haldun - Mukaddime

ibn-i Haldun - Mukaddime

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

------- MUKADDiME --<br />

759<br />

şında adımı adımına onun izinden yürümüşlerdir. Bu durum, Abbasi halifelerinin eski filozofların<br />

kitaplarını Yunancadan Arapçaya çevirmeleriyle gerçekleşmiştir. Müslümanlardan<br />

pek çok kişi bu kitapları okumuş, ilim yolunu tutanlardan Allah'ın saptırdıkları bu<br />

görüşleri benimsemişler, onları savunmak için mücadeleye girmişler ve teferruata ilişkin<br />

meselelerde anlaşmazlığa düşmüşlerdir. Onların en meşhurlarından ikisi (hicri) dördüncü<br />

yüzyılda Seyfü'd-devle döneminde yaşamış olan Ebu Nasr Farabi ile lsfehan'daki Büveyh<br />

oğulları devletinde (hicri) beşinci yüzyılda Nizamü'l-Mülk zamanında yaşamış olan<br />

EM Ali bin Sina' dır.<br />

Bil ki bunların benimsedikleri bu görüşler, her açıdan yanlış ve geçersizdir. Varlıkların<br />

tamamını "birinci akla" isnad edip, zorunlu olana yükselmek konusunda bununla<br />

yetinmeleri, bunların (yani birinci aklın idrakinin) ötesinde kalan Allah'ın yarattıklarının<br />

derecelerini terk etmek ve dikkate almamak demektir. Oysa varlıkların çerçevesi birinci<br />

akla isnad edilenlerden çok geniştir: "O daha bilmediğiniz nice şeyleri yaratıyor:' (Nahl<br />

Suresi, 8). Sadece aklın ispatı ile yetinip, onun ötesindeki şeylerden yüz çevirmeleri ile<br />

bunlar sanki, nakil ve akıldan yüz çevirip, sadece (duyu organlarıyla algılanan) cisimlerin<br />

varlığını kabul eden ve cisimlerin ötesinde Allah'ın hikmetinden hiçbir şeyin olmadığını<br />

söyleyen tabiatçılara benzerler.<br />

Varlıklar konusundaki iddialarının doğruluğu için ileri sürdükleri burhanlar<br />

(apaçık ve kesin deliller) ve bu burhanları mantığın ölçü ve kanunlarına arz etmelerine<br />

gelince, bütün bunlar elde edilmek istenen amaç için yeterli olmayan eksik şeylerdir. "Ta­<br />

. bii ilim" olarak isimlendirdikleri cismani varlıklar hakkındaki burhanların yetersiz oluşundaki<br />

yön, tarifler ve kıyaslar ile ulaştıklarını iddia ettikleri zihni sonuçlar ile dış dünyadaki<br />

gerçekler arasındaki uygunluğun kesin olınayışıdır.<br />

Çünkü söz konusu sonuçlar, genel ve bütünsel zihni hükümlerdir. Dış dünyadaki<br />

varlıklar ise maddeleri ile mevcut olan somut şeylerdir. Belki de maddede, bütünsel zihni<br />

sonuçlar ile dış dünyadaki somut varlıklar arasındaki uyuma engel olacak bir şey vardır.<br />

Ortada sadece duyu organlarının şahitlik ettiği bir uyum söz konusudur. Dolayısıyla<br />

buradaki uygunluğun delili, söz konusu burhanlar değil, duyu organlarının şahitliğidir.<br />

O halde bundaki kesinlik nerededir?<br />

Sonra belki de zihnin, somut varlıklarla uyum içinde olan ilk akli idraklerdeki tasarrufu,<br />

ikinci derecedeki soyutlamayı yapan ikinci akli idraklerde değil, hayali suretler ile<br />

gerçekleşir. Bu durumda hükmün kesinliği, duyu organlarıyla algılanan maddi varlıklar<br />

derecesinde olur. Çünkü ilk akli idrakler, ondaki uyuşmanın tam olınasından dolayı, dış<br />

dünya ile uyumlu olmaya daha yakındır. Dolayısıyla bu durumda onların bu konudaki<br />

iddialarının doğruluğunu kabul ederiz. Ancak bu konuya dalmaktan yüz çevirmemiş gerekir.<br />

Çünkü bu konu, Müslümanları ilgilendirmediği için, onlar tarafından terk edilmesi<br />

gereken bir şeydir. Tabiiyatın meseleleri ne dinimiz ne de dünyamız için bizi ilgilendirmez.<br />

Dolalıyısıyla onları terk etmek üzerimize düşen bir zorunluluktur.<br />

Filozofların ilahi ilim veya tabiatın ötesindeki (metafizik) ilim olarak isimlendirdikleri,<br />

duyu organlarıyla algılananların ötesindeki varlıklarla, yani ruhaniyetle ilgili burhanlara<br />

gelince, bir kere baştan bu varlıkların zatları bizim için meçhuldür ve onlara<br />

ulaşmak veya onlar hakkında burhana (kesin ve açık bir delile) sahip olınak imkansızdır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!