01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

esepsiyondaki camın gerisinden, odun kesen, araba yolundaki kan küreyen Tank'ı izliyor. Adamı eğilmiş,<br />

lavabonun altına yatmış, sızan bir boruyu tamir etmekte olan Tarık'ı incelerken gördü. Muhasebe defterini<br />

inceler, hesapta açık olup olmadığını kontrol ederken.<br />

Tank'ın tek odalı kulübesi, aşçının minik bungalovunun arkasındaydı. Aşçı, Edibe adında, anaç, yaşlı bir<br />

duldu. Her iki kulübe de otelden az uzaktaydı; ana <strong>bin</strong>ayla arasında dağınık badem ağaçlan, bir tahta sıra ve<br />

yazları suyu bütün gün çağıldayan, piramit biçiminde bir çeşme vardı. Leyla kulübe-sindeki Tank'ı da gördü;<br />

yatağında oturuyor, penceresinin önündeki bol yapraklı dünyayı seyrediyor.<br />

Tank'ın minnetle kabullendiği bu sürenin sonunda, Sayid onun maaşını artırdı, öğle yemeklerinin bedava<br />

olduğunu belirtti, yün bir palto verdi, bacağını da yeniledi. Adamın iyiliği, cömertliği karşısında ağladım, dedi<br />

Tank.<br />

350<br />

İlk aylığını ce<strong>bin</strong>e koyar koymaz kasabaya inmiş, Alyo-na'yı satın almıştı.<br />

Gülümsedi: "Kürkü bembeyaz, lekesiz. Bazı sabahlar, eğer gece kar yağmışsa, camdan bakıyorsun ve<br />

sadece iki gözüyle ıslak burnunu görüyorsun."<br />

Leyla başını salladı. Bir sessizlik oldu. Üst katta, Zalmay yeniden topunu duvarda zıplatmaya başlamıştı.<br />

"Öldüğünü sanıyordum," dedi Leyla.<br />

"Biliyorum. Söylemiştin."<br />

Leyla'nın sesi gidiverdi. Durup genzini temizlemeye, kendini toplamaya mecbur kaldı. "Haberi getiren adam<br />

öyle içtendi ki... Ona inandım, Tank. Keşke yapmasaydım, ama inandım. Ve kendimi öyle yalnız, öyle<br />

çaresiz hissettim ki... çok da korktum. Aksi halde, Raşit'le evlenmeyi asla kabul etmezdim. Asla..."<br />

"Açıklamak zorunda değilsin," dedi erkek tatlılıkla, gözlerini kızınkilerden kaçırarak. Bunu söyleme biçiminde<br />

üstü örtük bir sitem de yoktu, gizli bir hayıflanma da. Ne de en küçük bir suçlama.<br />

"Evet, zorundayım. Çünkü onunla evlenmemin çok daha önemli bir nedeni vardı. Bilmediğin bir şey var,<br />

Tank. Daha doğrusu, biri. Sana anlatmam gerekiyor."<br />

Raşit Zalmay'a sordu: "Sen de sohbet ettin mi onunla?"<br />

Zalmay bir şey demedi. Leyla onun gözlerinde şimdi kuşku, tereddüt görüyordu; verdiği haberin sandığından<br />

çok daha önemli olduğunu yeni yeni aynmsıyordu sanki.<br />

"Sana bir soru sordum, evlat."<br />

Zalmay yutkundu. Gözleri oradan oraya uçuşuyordu. "Ben yukardaydım, Meryem'le oynuyordum."<br />

"Peki ya annen?"<br />

351<br />

Oğlan hemen Leyla'ya baktı; süt dökmüş kedi gibi; ağladı ağlayacak.<br />

"Önemli değil, Zalmay," dedi annesi. "Doğruyu söyle."<br />

"O... o aşağıdaydı, o adamla konuşuyordu," dedi oğlan cılız bir sesle, neredeyse fısıldar gibi.<br />

"Anlıyorum," dedi Raşit. "Tam bir ekip çalışması."<br />

Tarık giderken, "Onunla tanışmak istiyorum," dedi. "Onu görmek istiyorum."<br />

"Ayarlarım," dedi Leyla.<br />

"Azize. Azize." Tank gülümsedi, sözcüğün tadına baktı. Oysa Raşit ne zaman kızının adını söylese, Leyla bu<br />

seste hep bozuk, sakat bir tını hissederdi; hatta terbiyesizce. "Azize. Harika bir isim."<br />

"Kendisi de öyle. Göreceksin."<br />

"Dakikaları sayacağım."<br />

Birbirlerini görmeyeli neredeyse on yıl olmuştu. Leyla'nın zihninde geçmiş, dar geçitte buluştukları, gizlice<br />

öpüştükleri anlar çakıp duruyordu. Erkeğin onu şimdi nasır gördüğünü merak etti. Leyla'yı hâlâ güzel buluyor<br />

muydu? Yoksa ona solmuş, yıpranmış, acınası mı görünüyordu; ürkek, bezgin, yaşlı bir kadın gibi? On yıl.<br />

Ama orada, güneş ışığında Tarık'la karşılıklı dururken, Leyla bir an, bu yılların hiç yaşanmadığı, aradan<br />

bunca zaman geçmediği duygusuna kapıldı. Ana-babasının ölümü, Raşit'le evlenmesi, ölümler, roketler,<br />

Taliban, dayaklar, açlık, hatta çocukları bile, hepsi bir rüyaydı sanki; ya da garip, esrarengiz bir mola, birlikte<br />

oldukları o son akşamüstüyle şu an arasındaki kısa bir perde arası.<br />

Sonra, Tarık'ın yüzü değişti, ciddileşti. Leyla bu ifadeyi tanıyordu. Yıllar önce, ikisi de çocukken, takma<br />

bacağını çı-<br />

352<br />

karıp Kadim'e saldırdığı gün, yüzünde yine bu anlam vardı. Elini uzattı, Leyla'nın altdudağının kenarına<br />

dokundu.<br />

"Bunu sana o yaptı," dedi buz gibi bir sesle.<br />

Bu temas, Leyla'ya yeniden o ikindiyi, Azize'ye gebe kaldığı anlardaki cinneti anımsattı. Tarık'ın ılık, ensesini<br />

yakan soluğu, kalçalarının kasılan, esneyen kaslan, göğüslerini ezen göğsü, kenetlenen elleri.<br />

"Keşke seni yanımda götürseydim," dedi Tank fisıldarca-sına.<br />

Leyla başını eğmek zorunda kaldı; ağlamamak için kendini tutuyordu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!