01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Leyla bir başka koridora sapıyor ve öğrencilerini görüyoı sınıfin önüne toplaşmış bekliyorlar. Başörtüleri,<br />

kazınmış kafalar, küçük, zayıf bedenler, güzelim pejmürdeliklerin oluşturduğu bir karmaşa.<br />

Çocuklar Leyla'yı görünce, ona doğru koşuyorlar. Tabana kuvvet. Leyla'nın çevresini sarıyorlar. Bağırtılı<br />

selamlamalardan, tiz seslerden oluşan bir yaygara, kucağına tırmanma telaşıyla bir itiş-kakışur başlıyor.<br />

Uzanmış, ilgi isteyen, küçücük eller. Kimileri ona Anne diyor. Leyla buna hiç itiraz etmiyor. Bu sabah<br />

çocukları sakinleştirmesi, düzgün bir sıra halinde dersliğe sokması biraz vakit alıyor.<br />

Bu sınıfı Tarık'la Zaman, iki bitişik odanın arasındaki duvarı yıkıp, elbirliğiyle yaptılar. Zemin hâlâ delik deşik,<br />

karoları eksik. Şimdilik üzerine katranlı muşamba örttüler, fakat Tank en kısa zamanda yeni karo döşemeye,<br />

üzerine de halı kaplamaya söz verdi.<br />

Kapı girişinin üstünde, dikdörtgen bir levha asılı; Zaman tabelayı zımparaladı, ışıl ışıl bir beyaza boyadı.<br />

Üzerine fırçayla, beş dizelik bir şiir yazdı; Leyla bunun, Afganistan'a vaat edilen yardım parasının bir türlü<br />

gelmediğinden, imar çalışmalarının çok yavaş ilerlediğinden, yolsuzluklardan yakınanlara, Taliban'ın daha<br />

şimdiden, yeniden örgütlendiğinden ve öç almak üzere döneceğinden, dünyanın bir kez daha Afganistan'ı<br />

unutacağından dem vuranlara bir yanıt olduğunu biliyor. Dizeler, Zaman'ın en sevdiği şairin, Hafız'ın bir<br />

gazelinden:<br />

Yusuf, Kenan iline dönecek, bırakın matemi, Ahırlar gül bahf esine dönecek, bırakın matemi.<br />

424<br />

Bir tufan patlayıp tüm canlıları boğmaya kalkıpa,<br />

En güçlü kasırgayı bile aşacak<br />

Nuh gibi bir kılavuzunuz var, bırakın matemi.<br />

Leyla levhanın altından geçip sınıfa giriyor. Çocuklar sıralara yerleşiyor, cıvıl cıvıl konuşarak defterlerini<br />

açıyor. Azize yan sıradaki bir kızla sohbette. Bir kâğıt uçak, yüksek bir kavis çizerek sınıfin öteki ucuna<br />

uçuyor. Biri uçağı geri fırlatıyor.<br />

"Çocuklar, Farsça kitaplarınızı açın," diyor Leyla, kendi kitaplarını masasına bırakırken.<br />

Sınıfı bir sayfa hışırtısıdır kaplarken, Leyla perdesiz pencereye doğru ilerliyor. Camdan, oyun alanına tek<br />

sıra halinde dizilmiş, serbest atış alıştırması yapan oğlanları görebiliyor. Tepelerinde, dağların üstünde<br />

sabah güneşi yükselmekte. Işınlan, basket potasının madeni çemberine, araba lastiğinden yapılma<br />

salıncaklann zincirine, Zaman'ın boynundan sarkan düdüğe, yeni, çadaksız gözlük camlanna vuruyor. Leyla<br />

avuçlannı ılık cama bastınyor. Gözlerini yumuyor. Bırakıyor güneş ışığı yanaklanna, gözkapaklanna, alnına<br />

konsun.<br />

Kabil'e döndüklerinde, Taliban'ın Meryem'i nereye gömdüğünü bilememek, Leyla'nın fena halde canını<br />

sıkıyordu. Meryem'in mezannı ziyaret etmek, bir süre yanında oturmak, bir-iki çiçek bırakmak isterdi. Ama<br />

Leyla artık bunun hiçbir önemi olmadığını biliyor. Meryem zaten hep yakınında. Burada, hep birlikte<br />

boyadıklan bu duvarlann arasında, diktikleri ağaçlarda, çocuklann örtündüğü battaniyelerde, yastıklarda,<br />

kitaplarda, kalemlerde. Meryem, çocuklann kah-kahalannda. Azize'nin ezberden söylediği ayetlerde, yüzünü<br />

batıya dönüp mırıldandığı dualarda. Ama en çok da, Leyla'nın kal<strong>bin</strong>de; <strong>bin</strong> güneşin göz kamaştıncı<br />

ışılüsıyla aydınlandığı, pınl pınl parladığı yerde.<br />

Leyla birinin ona seslendiğini aynmsıyor. Arkasını dönü-<br />

*25<br />

yor, içgüdüsel bir harekede başını eğip sağlam kulağını azıcık kaldırıyor. Seslenen, Azize.<br />

"Anneciğim? İyi misin?"<br />

Odaya sessizlik çökmüş. Çocuklar onu seyrediyor.<br />

Leyla tam yanıdamaya hazırlanırken, ansızın soluğu kesiliyor. Elleri aşağıya, bir dakika önce, ılık bir<br />

dalganın yaladığını hissettiği noktaya iniyor, üzerine kapanıyor. Leyla bekliyor. Ama başkaca bir kıpırtı<br />

olmuyor.<br />

"Anne?"<br />

Leyla gülümsüyor. "Evet, aşkım. İyiyim. Evet. Hem de çok iyiyim."<br />

Öğrencilerin tam karşısındaki masasına ilerlerken, dün akşam yemekte bir kez daha oynadıkları ad bulma<br />

oyununu düşünüyor. Tarık'la çocuklara haberi verdiğinden beri, her gece yinelenen bir ritüele dönüştü.<br />

Sırayla söz alıyor, seçtikleri isimleri savunuyorlar. Tank, Muhammet'i istiyor. Geçenlerde, videoda<br />

Superman\ izlemiş olan Zalmay'ın kafası bir türlü almıyor; bir Afgan çocuğa neden Clark adı verilemesin ki?<br />

Azize, Aman adı için var gücüyle mücadele ediyor. Leyla, Ömer'den hoşlanıyor.<br />

Ama oyun sadece erkek isimlerini kapsıyor. Çünkü kız olursa, Leyla hangi adı koyacağını biliyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!