Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
içer, sohbet ederken, o odasında bekliyordu. Raşit son konuk da gidinceye kadar aşağıya inmemesini<br />
tembihlemişti.<br />
Meryem'in buna bir itirazı yoktu. İşin doğrusu, gururu okşanmıştı. Aralarındaki bağ, Raşit için kutsaldı<br />
demek. Kızın onuru, namusa, korunmaya değer bir şeydi. Bu himayeci tavır, Meryem'in kendini değerli<br />
hissetmesini sağlıyordu. Değerli ve önemi'.<br />
Eid'in üçüncü ve son günü Raşit bazı dostlarını görmeye gitti; bütün gece mide bulantısı çeken Meryem de<br />
biraz su kaynatıp kendine bir fincan yeşil çay yaptı, içine dövülmüş kakule attı. Oturma odasına gitti, dün<br />
geceki Eid konuklarından kalan dağınıklığı toparladı: ters çevrilmiş fincanlar, minderlerin arasına sıkışmış<br />
kabak çekirdeği kabukları, dün geceki yemeğin yağlı sıvaşığını taşıyan, kirli tabaklar. Aylak<br />
85<br />
erkeklerin nasıl bu kadar enerjik olabildiğine şaşarak, ortalığı temizledi.<br />
Raşit'in odasına girmeye niyeti yoktu. Ama kendini temizliğe kaptırınca, salondan merdivenlere, oradan üst<br />
kattaki hole, erkeğin kapısına kadar gitti; sonra kendini onun odasında, yatağında otururken buldu; buraya ilk<br />
kez giriyordu; özel bir mülke izinsiz dalmış gibiydi.<br />
Kalın, yeşil perdeleri, duvarın di<strong>bin</strong>e düzgünce dizilmiş, cilalı ayakkabıları, gri boyası yer yer kalkmış, alttaki<br />
ahşabın göründüğü dolabı süzdü. Yatağın başucundaki komodinde bir paket sigara duruyordu. Bir tane alıp<br />
dudaklarının arasına yerleştirdi, duvardaki küçük, oval aynanın karşısına geçti. Aynaya doğru hava üfledi,<br />
külü silkeliyormuş gibi yaptı. Sigarayı yerine koydu. Kabilli kadınlann, sigaralannı bir an aksama -yan bir<br />
zarafetle tüttürme biçimini taklit etmesi mümkün değildi. Aynı devinimler Meryem'de gülünç, bayağı<br />
durmuştu.<br />
Suçluluk duya duya, komodinin en üst çekmecesini açtı.<br />
Önce silahı gördü. Siyahtı, tahta bir kabzası, kısa namlusu vardı. Meryem, uzanıp almadan önce,<br />
tabancanın duruş yönünü aklına kaydetti. Avucunda evirip çevirdi. Göründüğünden çok daha ağırdı. Kabzası<br />
kaygan, pürüzsüz, namlu soğuktu. Raşit'in böyle, tek amacı birini öldürmek olan bir şeye sahip olması,<br />
rahatsız ediciydi. Ama onu evde bulundurmasının nedeni, güvenlikleri içindi elbette. Meryem'in güvenliği için.<br />
Tabancanın altında, köşeleri kıvnlmış, bir deste dergi vardı. Meryem birini alıp açtı. Birden yüreği hop etti.<br />
Ağzı iradesi dışında açılıverdi.<br />
Bütün sayfalar kadınlarla doluydu; gömleksiz, pantolonsuz, çorapsız, hatta külotsuz, birbirinden güzel<br />
kadınlar. Üzerlerinde hiçbir şey yoktu, yatakta, buruşuk çarşaflann arasında yanyor, yan kapalı gözleriyle<br />
Meryem'e bakıyorlardı.<br />
86<br />
Resimlerin çoğunda bacaklan aynko, Meryem bacaklann arasındaki karanlık bölgeleri olduğu gibi, apaçık<br />
görebiliyordu. Bazı resimlerde, kadınlar yüzükoyun uzanmış ya da -benzetmeyi Tann affetsin ama- secde<br />
eder gibi eğilmişlerdi. Bıkkın bir küçümsemeyle omuzlannın üstünden geriye bakıyorlardı.<br />
Meryem dergiyi çabucak yerine koydu. Donmuş kalmıştı. Kimdi bu kadınlar? Bu şekilde fotoğraf çektirmeye<br />
nasıl razı olabiliyorlardı? Meryem iğrenmişti, midesi bulanıyordu. Ra-şit, onun odasına gelmediği günler,<br />
bunlarla mı oyalanıyordu? Meryem bu konuda onu hayal kınklığına mı uğratmıştı? Peki ya, bütün o ar<br />
namus, yol yordam söylevleri, kadın müşterilerini, sonuçta ayakkabı denerken sadece ayaklannı gösteren<br />
kadınlan yerden yere vurmalan? Bir kadının yüzü, demişti, yalnızca kocasını ilgilendirir. Bu sayfalardaki<br />
kadınlann da kocalan vardı belki. En azından, erkek kardeşleri, ağabeyleri vardı. Bu durumda, aklı fikri<br />
başka erkeklerin kanlannın, kız kardeşlerinin mahrem bölgelerinde olan Raşit, onun örtünmesi için neden<br />
baskı yapıyordu?<br />
Meryem utanmış, aklı kanşmış bir halde yatağa çöktü. Elleriyle yüzünü örttü, gözlerini kapadı.<br />
Sakinleşinceye kadar derin soluklar aldı.<br />
Yavaş yavaş, bir açıklama belirdi. Sonuçta, o bir erkekti ve yıllardır yalnız yaşıyordu. İhtiyaçlan kızınkilerden<br />
farklıydı. Meryem için, bunca aydan sonra bile, birleşmeleri hâlâ bir vazife, bir 'acıya kadanma' deneyimiydi.<br />
Oysa erkeğin vahşi bir iştahı vardı, bazen şiddetin kıyılannda gezinen bir azgınlığı. Kızı yatağa çivileyişi,<br />
göğüslerine sertçe, hoyratça saldı -nşı, kalçalannın hiddetli devinimi. Bir erkekti o. Ve yıllarca kadınsız<br />
kalmıştı. Tann böyle yarattığı için, Meryem onu suçlayabilir miydi?<br />
Onunla bu konuyu asla konuşamayacağını biliyordu. Ağza alınamazdı. Peki, bağışlanamaz mıydı?<br />
Meryem'in yapma-<br />
87<br />
sı gereken tek şey, hayatındaki öteki erkeği düşünmekti. Ce-lil; üç kadının kocası, dokuz çocuğun<br />
babasıyken Nana'yla yasak ilişkiye giren, zina yapan Celil* Hangisi daha kötüydü; Raşit'in dergileri mi yoksa<br />
Celü'in yaptığı mı? Ayrıca, yargılama yetkisini kim veriyordu ki Meryem'e; bu köylü kızına, bu haramice}<br />
Sonra, komodinin en alt çekmecesini açtı.<br />
İşte, oğlanın resmini orada buldu; Yunus'un. Siyah beyazdı. Dört-beş yaşında gösteriyordu. Çizgili bir<br />
gömleği, boynunda papyonu vardı. Güzel, küçük bir oğlan çocuğu; ince bir burun, kumral saçlar, koyu renk,<br />
hafif gömük gözler. Aklı başka yerde gibiydi; flaş patlamadan hemen önce bir şey dikkatini çekmişti sanki.