01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

adyodan yayılan Hamahang şarkısındaki tabla ritmine uyarak, dalgın dalgın ayağını sallıyordu; sigarasının<br />

dumanına karşı gözlerini kısmıştı.<br />

"Bana kızgın mısın?" diye sordu Meryem.<br />

Raşit sesini çıkarmadı. Şarkı bitti, haberler başladı. Bir kadın sesi, Cumhurbaşkanı Davut Han'ın, Sovyet<br />

danışmanlardan oluşan bir ekibi daha, Kremlin'in olası hoşnutsuzluğunu dikkate almaksızın, Moskova'ya<br />

geri gönderdiğini duyurdu.<br />

"Bana kızgın olduğunu hissediyor, endişeleniyorum."<br />

Raşit iç geçirdi.<br />

"Kızgın mısın?"<br />

Gözleri Meryem'e çevrildi. "Neden kızgın olayım ki?"<br />

"Bilmiyorum, ama bebeğin..."<br />

"Benim öyle erkeklerden olduğumu mu sanıyorsun... senin için yaptığım onca şeyden sonra?"<br />

"Hayır. Tabii ki değil."<br />

"Öyleyse başımın erini yemeyi kes!"<br />

"Özür dilerim. Bebakiş, Raşit. Affedersin."<br />

Erkek sigarasını söndürdü, yenisini yaktı. Radyonun sesini açtı.<br />

99<br />

"Ama düşünüyordum da..." dedi Meryem, müziği bastırmak için sesini biraz yükselterek.<br />

Raşit bir kez daha, asabice içini çekti, radyonun sesini kıstı. Bezgin bezgin alnını ovuşturdu. "Şimdi ne var?"<br />

"Düşünüyordum da, belki doğru düzgün bir cenaze yapmalıyız. Bebek için, yani. Sadece biz, birkaç dua,<br />

hepsi o kadar."<br />

Meryem bunu bir süredir düşünmekteydi. Bu bebeğin unutulup gitmesini istemiyordu. Bu kaybın şöyle ya da<br />

böyle kalıcı bir hatırası olmalıydı.<br />

"Neye yarayacak ki? Aptalca bir fikir."<br />

"Kendimi daha iyi hissetmemi sağlar belki."<br />

"Öyleyse sen yap," diye yapıştırdı adam. "Ben zaten bir oğul gömdüm. Bir tane daha gömmeyeceğim. Şimdi,<br />

izin verirsen, radyo dinlemeye çalışıyorum."<br />

Sesi yeniden açü, başını geriye yasladı, gözlerini kapadı.<br />

O hafta, güneşli bir sabah, Meryem bahçede bir yer saptadı, bir çukur kazdı.<br />

"Allah adına ve Allah'la birlikte ve Allah'ın elçisi adına, dualar ve Allah'ın rahmeti üzerine olsun," diye<br />

mırıldanarak, küreği toprağa daldırdı. Raşit'in bebek için aldığı süet paltoyu çukura yerleştirdi, üzerine toprak<br />

attı.<br />

"Gecenin gündüze dönmesini, günün geceye devrilmesini sağlayan sensin, ölümden dirim hasıl eden,<br />

canlıdan ölüm çıkaran sensin; senin her şeye gücün yeter; bağışladığın dayanma gücüyle kuluna destek<br />

olan sensin."<br />

Küreğin tersiyle toprağı düzeltti. Küçük yığının önüne diz çöktü, gözlerini kapadı.<br />

Dayanma, gücü ver, Allahım.<br />

Bana sabır ver.<br />

100<br />

15 NİSAN, 1978<br />

17 Nisan 1978'de, Meryem'in on dokuzuna bastığı yıl, Mir Ekber Hayber adında bir adamın cesedi bulundu;<br />

öldürülmüştü. İki gün sonra, Kabil'de büyük bir gösteri düzenlendi. Mahalledeki herkes sokaklara dökülmüş,<br />

bundan söz ediyordu. Mer/em pencereden bakınca, komşulannın bir araya toplaştığını, kulaklarında<br />

transistorlu radyolar, hararetle konuştuklarını gördü. Fariba evinin duvarına yaslanmış, Deh-Mazang'a yeni<br />

taşman bir kadınla sohbet etmekteydi. Fariba gülümsüyordu, avuçlarını şiş, gebe karnına bastırmıştı. Öteki,<br />

Meryem'in adını unuttuğu kadın, Fariba'dan daha büyük gösteriyordu; saçlannın tuhaf, hafif eflatunumsu bir<br />

rengi vardı. Küçük bir oğlanın elinden tutmuştu. Meryem<br />

101<br />

çocuğun adının Tank olduğunu biliyordu, çünkü kadının sokakta çocuğa seslendiğini duymuştu.<br />

Meryem'le Raşit komşularına katılmadılar. Radyodan dinlediler; on <strong>bin</strong> kişilik bir kalabalığın sokaklara<br />

döküldüğünü, Kabil'in devlet dairelerinin bulunduğu bölgesinde, bir aşağı bir yukarı yürüdüğünü. Raşit, Mir<br />

Ekber Hayber'in tanınmış, önemli bir komünist olduğunu, yandaşlarının bu ölümden Cumhurbaşkanı Davut'u<br />

sorumlu tuttuğunu söyledi. Bunları söylerken kıza hiç bakmadı. Son günlerde hiç bakmıyordu zaten; Meryem<br />

onun kendisiyle konuştuğundan bile emin olamıyordu.<br />

"Komünist nedir?" diye sordu.<br />

Raşit alaylı bir horultu saldı, kaşlarını kaldırdı. "Komünistin ne olduğunu bilmiyor musun? Bu kadar basit bir<br />

şeyi. Herkes bilir. Dünya âlemin bildiği bir şey. Ve senin haberin bile yok... Hıh. Neden şaşırdığımı da<br />

anlamıyorum ya, neyse." Bacaklarım sehpanın üzerine uzattı, ayak ayak üstüne attı, ağzının içinde, "Kari<br />

Marksist'e inanan kişi," diye geveledi.<br />

"Kari Marksist kim?"

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!