01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kadim Leyla'yı bir daha hiç rahatsız etmedi.<br />

137<br />

* **<br />

O akşam, çoğu akşam gibi, Leyla sofrayı iki kişilik kurdu. Anne aç olmadığını söylemişti. Böyle gecelerde,<br />

Babi'nin eve gelmesini bile beklemeden bir tabak hazırlar, göstererek, güzelce vurgulayarak odasına<br />

çıkarırdı. Leyla'yla Babi yemeğe oturduğunda, o -uyur ya da uyanık- çoktan yatağına çekilmiş olurdu.<br />

Babi banyodan çıktı; eve geldiğinde un serpilmiş olan saçları şimdi temizdi, geriye taranmıştı.<br />

"Ne yemek var, Leyla?"<br />

"Dünden kalma «/çorbası."<br />

"Gayet güzel," dedi adam, saçlarını kuruladığı havluyu katlarken. "Bu gece ne çalışıyoruz? Ondalık kesirleri<br />

mi?"<br />

"Tam sayılı bayağı kesirleri."<br />

"Ah. Doğru."<br />

Her gece, yemekten sonra Babi onun ev ödevlerine yardım eder, birkaç ödev de kendisi verirdi. Bunun<br />

nedeni, Leyla'yı sınıftakilerden bir-iki adım öne geçirmekti, yoksa okulun verdiği ödevleri onaylamaması değil<br />

- her ne kadar eğitimin yerini propaganda almış olsa da. İşin aslı, oldukça ironik-ti ama, Babi'ye göre<br />

komünistlerin yaptığı (ya da en azından amaçladığı) tek doğru uygulama okullarda, onu kovdukları eğitim<br />

alanındaydı. Özellikle de, kadınların eğitimi konusunda yapılanları alkışlıyordu. Hükümet her yaştaki kadınlar<br />

için parasız okuma-yazma sınıflan açmışta. Babi'nin dediğine göre, Kabil Üniversitesi'ndeki öğrencilerin<br />

neredeyse üçte ikisi artık kızdı; hukuk, tıp, mühendislik okuyan kızlar.<br />

Bp ülkede kadınların işi hep pok zor oldu, Leyla, ama artık, komünistler sayesinde daha özgürler, eskisinden<br />

pok daha fazla haklara sahipler, demişti, sesini iyice alçaltarak; An-ne'nin komünistler hakkında çok dolaylı<br />

da olsa olumlu sözlere hiç tahammülü olmadığını biliyordu. Ama bu birgerpek,<br />

138<br />

diye ekledi Babi, Afganistan'da kadın olmanın tam zamanı. Bundan yararlanmalısın, Leyla. Öte yandan,<br />

kadın özgürlüğü -başını esefle salladı- ne yazık ki, oradakilerin silaha sarılmasının da nedenlerinden biri.<br />

"Oradakiler" derken, her zaman görece liberal ve ilerici olan Kabil'i kastetmiyordu. Burada, başkentte<br />

kadınlar öteden beri üniversitede ders vermiş, okullar yönetmiş, hükümette yer almıştı. Hayır, Babi aşiret,<br />

kabile topraklarını kastediyordu, özellikle de güneyde ya da doğudaki, Pakistan sının yakınındaki Peştun<br />

bölgelerini. Kadınlann sokakta çok ender görüldüğü, o da ancak burka'yla ve erkek eşliğinde çıkabildiği<br />

yöreleri. Kadim aşiret yasalanna göre yaşayan erkekler, komünistlere ve onlann kadın özgürlüğünden yana<br />

olan, kızlann zorla evlendirilmesini yasaklayan, evlenme yaşını on altıya çıkaran uygulamalanna karşı<br />

ayaklanmıştı. Bu erkekler, kızlannın evden ayrılıp okula gideceğinin, erkeklerle yan yana çalışacağının<br />

hükümet tarafından -üstelik Allahsız bir hükümet tarafından- söylenmesini, hatta dayaülmasını, yüzlerce<br />

yıllık geleneklerine bir hakaret sayıyor, demişti Babi.<br />

Aman Allah korusun! diye ekledi alayla. Sonra içini çekti, ekledi: Leyla, birtanem, bir Afgan'ın yenemeyeceği<br />

tek düşman, kendisidir.<br />

Babi masadaki yerini aldı, ekmeğini as kâsesine batırdı. Leyla, Tank'ın Kadim'e yaptığını yemek sırasında,<br />

derse başlamadan anlatmaya karar vermişti. Ama fırsat bulamadı. Çünkü tam o sırada kapıya vuruldu; gelen<br />

bir yabancıydı, bir haber getirmişti.<br />

139<br />

19<br />

"Annenlerle konuşmam gerekiyor, dohtar can, " dedi adam, kapıyı açan Leyla'ya. Tıknaz bir adamdı; yüzü<br />

açık havadan yıpranmış, haşin. Üzerinde patates rengi bir palto, başında kahverengi, yün pakol. "Kim geldi<br />

diyeyim?"<br />

Aynı anda Babi'nin eli Leyla'nın omzuna kondu, kızı tatlılıkla kapıdan uzaklaştırdı.<br />

"Sen yukarı çık, Leyla. Hadi, kızım." Leyla merdivene doğru giderken, ziyaretçinin, Penşır'den haber<br />

getirdim, dediğini duydu. Şimdi Anne de aşağıda, oturma odasındaydı. Bir eliyle ağzını örtmüştü, gözlen Babi'yle<br />

pakoriu adam arasında mekik dokuyordu.<br />

140<br />

Leyla merdiven başında durup aşağıya baktı. Uçü şimdi oturma odasındaydılar. Yabancı, Anne'yle Babi'ye<br />

doğru eğildi. Leyla'nın duyamadığı birkaç kelime söyledi. Babi'nin yüzü bembeyaz kesildi, giderek daha da<br />

beyazlaştı; ellerine bakıyordu, Anne'yse çığlık çığlığa bağırıyor, bağırıyor, saçlarını yoluyordu.<br />

Ertesi sabah, fatiha günü, mahallenin kadınları eve doluştu, cenazeden sonra verilecek hatim yemeğini<br />

hazırlamaya koyuldu. Anne salondaki kanepeden bütün gün kalkmadı; elindeki mendili didikliyordu, yüzü<br />

şişmişti. Burnunu çekip duran iki kadın onunla ilgileniyor, sırayla Anne'nin elini ok-şuyorlardı, usulca,<br />

incitmekten korkarcasına; dünyanın en nadir bulunan, en kırılgan taşbebeğiymiş gibi. Anne onların farkında<br />

değil gibiydi.<br />

Leyla annesinin önüne diz çöktü, ellerini tuttu. "Anneciğim."<br />

Anne gözlerini aşağıya çevirdi. Sonra, kırpıştırdı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!