01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

alnına götürdü, kovar, defeder gibi bir hareket yaptı, fısıldadı: Babalu, çek git, Zalmay'a ilişme, onun seninle<br />

bir if i yok, Babalu, git burdan. Duayı tamamlamak için, üç kez tekbir getir-<br />

366<br />

diler: Allah-ü-ekber. Daha sonra, gecenin ilerleyen bir vaktinde, Leyla bir fısıltıyla irkildi: Baba can benim<br />

yüzümden tni flitti? Seninle... alt kattaki adam ipin söylediklerim yüzünden mi?<br />

Oğlunun üzerine eğildi, endişelerini gidermek, Seninle hiçbir ilgisi yok, Zalmay. Hayır. Senin supun değil,<br />

demek istedi. Ama çocuk uyumuştu bile, küçük göğsü kalkıp iniyordu.<br />

Leyla yattığında zihni karışık, bulanıktı; mantıklı bir fikir üretecek durumda değildi. Fakat sabah, müezzinin<br />

namaza çağıran sesine uyandığında, pusun büyük bölümü dağılmıştı.<br />

Doğrulup oturdu, bir süre, yumruğu çenesinin altında uyuyan Zalmay'ı seyretti. Meryem'in gece yansı, onlar<br />

uyurken usulca odaya girdiğini, onlara bakarken kafasında bir plan oluşturduğunu hayal etti.<br />

Yataktan indi. Dik durmak çaba gerektiriyordu. Her yanı ağnyordu. Boynu, omuzlan, sırtı, kollan, baldırlan;<br />

hepsi de Raşit'in kemer tokasının açtığı yaralarla bezeliydi. Yüzünü acıyla buruşturarak, sessizce odadan<br />

çıktı.<br />

Meryem'in odasında, ışık griden bir ton koyuydu; Leyla'nın hep öten horozlarla, ince uzun otlardan<br />

yuvarlanan çiy damlalanyla bağdaştırdığı bir renk. Meryem bir köşede, seccadenin üzerinde, yüzü<br />

pencereye dönük oturuyordu. Leyla yere, onun karşısına çöktü.<br />

"Bu sabah gidip Azize'yi görmelisin," dedi Meryem.<br />

"Ne tasarladığını biliyorum."<br />

"Yürüme. Otobüse <strong>bin</strong>, kalabalığa kanş. Taksiler kuşku uyandınr. Tek başına taksiye <strong>bin</strong>miş bir kadını kesin<br />

durdururlar."<br />

"Ama dün gece söz vermiştin..."<br />

367<br />

Leyla sözünü bitiremedi. Ağaçlar, göl, isimsiz köy. Hepsi bir kandırmacaydı. Onu yatıştırmak için söylenmiş,<br />

güzelim bir yalan. Üzgün bir çocuğu avutur gibi.<br />

"Hepsi doğruydu," dedi Meryem. "Hepsi senin içindi, Leyla co."<br />

"Sensiz hiçbirini istemiyorum," diye inledi Leyla. Meryem bitkin bitkin gülümsedi.<br />

"Aynen senin dediğin gibi olmasını istiyorum, Meryem, hep birlikte gitmemizi... sen, ben, çocuklar... Tarık'ın<br />

Pakistan'da bildiği bir yer var. Bir süre orada saklanır, ortalığın yatışmasını bekleriz..."<br />

"Bu mümkün değil," dedi Meryem sabırla; iyi niyetli ama<br />

yanlışa düşmüş bir çocuğa seslenen bir ebeveynden farksızdı.<br />

"Birbirimize bakar, göz-kulak oluruz," dedi Leyla. Sesi<br />

boğuldu, gözlerine yaş hücum etti. "Tıpkı anlattığın gibi.<br />

Yo, dur. Bu sefer ben sana bakanm."<br />

"Ah, Leyla co."<br />

Leyla telaşla, kekelercesine konuşmayı sürdürdü. Pazarlık etti. Sözler verdi. Bütün temizlik bana ait, dedi,<br />

mutfak işi de. "Sen hiçbir şey yapmayacaksın. Bir daha, asla. Dinlenecek, uyuyacak, bahçe yetiştireceksin.<br />

Canın ne çekerse isteyeceksin, ben de getireceğim. Yapma bunu, Meryem. Beni bırakma. Azize'nin kal<strong>bin</strong>i<br />

kırma."<br />

"Ekmek çalanın elini kesiyorlar," dedi Meryem. "Kocayı öldürüp evden kaçan iki karıya ne yaparlar dersin?"<br />

"Kimse öğrenemez," diye soludu Leyla. "Hem bizi bulamazlar ki."<br />

"Bulurlar. Er ya da geç, mutlaka. Safkan av köpekleri onlar." Meryem'in sesi alçak, makul, uyarıcıydı; bu<br />

sesin karşısında Leyla'nın vaatleri kulağa gerçekdışı, uyduruk, sersemce geliyordu.<br />

"Meryem, lütfen..."<br />

368<br />

"Bizi yakaladıklarında, seni de benim kadar suçlu bulacaklar. Tarık'ı da. ikinizin ömür boyu kaçarak<br />

yaşamanızı istemiyorum; iki kanun kaçağı gibi. Hem yakalanırsak, çocuklara ne olacak?"<br />

Yaşlar Leyla'nın gözlerini yakıyordu." O zaman onlara kim bakar?" dedi Meryem. "Taliban mı? Bir anne gibi<br />

düşün, Leyla co. Bir anne gibi. Ben öyle yapıyorum."<br />

"Yapamam."<br />

"Yapmak zorundasın."<br />

"Ama bu haksızhk...hiç adil değil," diye inledi Leyla.<br />

"Tam tersine. Buraya gel. Yat kucağıma."<br />

Leyla ona doğru emekledi, başını Meryem'in kucağına bıraktı. Birlikte geçirdikleri bütün o ikindileri anımsadı;<br />

birbirlerinin saçını örmeleri, onun gelişigüzel düşüncelerini, sıradan öykülerini sabırla dinleyen Meryem;<br />

yüzünde minnettar, herkeslerin gıpta ettiği, benzersiz bir ayrıcalık bağışlanmış birinin ifadesi.<br />

"Gayet adil," dedi Meryem. "Ben kocamızı öldürdüm. Oğlunu babasından mahrum ettim. Kaçmam doğru<br />

olmaz. Yapamam. Bizi hiçbir zaman bulamasalar bile, kaçamam..." Dudakları titredi. "Oğlunun acısından<br />

asla kaçamam. Yüzüne nasıl bakarım? Zalmay'ın yüzüne bakacak cesareti nasıl bulurum, Leyla cof<br />

Leyla'nın bir tutam saçını döndürdü, inatçı bir bukleyi açtı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!