You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Karanlık. Bir sürü yıldız.<br />
Babi'yle ikisi yüksek bir yere tünemişler. Babi parmağıyla bir arpa tarlasını gösteriyor. Bir jeneratör<br />
çalışmaya başlıyor.<br />
Uzun suratlı kadın tepesinde, eğilmiş ona bakıyor.<br />
Soluk almak canını yakıyor.<br />
Bir yerde, bir akordeon çalıyor.<br />
Neyse ki, yine o pembe hap. Sonra derin bir sessizlik. Her şeyin örten, derin bir sessizlik.<br />
199<br />
••__••<br />
UÇUNCU BOLUM<br />
27 MERYEM<br />
"Kim olduğumu biliyor musun?" Kızın göz kapaklan titreşti. "Olanları hatırlıyor musun?"<br />
Kızın dudaklan titredi. Gözlerini yumdu. Yutkundu. Eli sol yanağına sürtündü. Ağzını oynattı. Meryem ona<br />
biraz daha yaklaştı. "Bu kulak," diye soludu kız. "Duymuyor."<br />
İlk haftanın neredeyse tamamını, Raşit'in hastaneden satın aldığı pembe haplar sayesinde, uykuda geçirdi.<br />
Uykusunda minldaniyordu. Bazen anlaşılmaz, karmakanşık şeyler söy-<br />
203<br />
lüyor, haykırıyor, Meryem'in çıkaramadığı birilerine sesleniyordu. Uykusunda ağladı, heyecanlandı, örtüleri<br />
tekmeledi, Meryem onu tutmak, yatağa bastırmak zorunda kaldı. Bazen öğürüyor, öğürüyor, Meryem'in zorla<br />
yedirdiği her şeyi çıkarıyordu.<br />
Sakinken, battaniyenin altından bakan bir çift hüzünlü gözdü; Meryem'le Raşit'in sorularına kısık sesle, kısa<br />
yanıtlar veriyordu. Bazı günler çocuk gibiydi; Meryem, ardından Ra-şit bir şeyler yedirmeye çalıştığında,<br />
başını bir o yana bir bu yana çeviriyordu. Meryem'in elindeki kaşığı uzattığını görünce, kaskatı kesiliyordu.<br />
Ama çok çabuk yoruluyor, sonunda kadının ısrarcı tavrına boyun eğiyordu. Bu teslimiyeti uzun süren ağlama<br />
krizleri izliyordu.<br />
Meryem, Raşit'in getirdiği antibiyotikli merhemi kızın yüzündeki, boynundaki kesiklere, omuzlanndaki uzun,<br />
derin dikiş yerlerine, kollarına, bacaklarına sürdü. Yaralara sardığı gazlı bezi sık sık değiştiriyor, yıkayıp<br />
yeniden sanyordu. Kız öğürmeye başlayınca saçlanm yüzünden çekiyor, geriye sıvazlıyordu.<br />
"Ne kadar kalacak?" diye sordu Raşit'e.<br />
"İyileşene kadar. Baksana şuna. Gidecek durumda mı? Zavallıcık."<br />
Raşit, onu bulduğunu, toprağı kazıp mölozlann altından çıkardığını anlattı.<br />
"Talihin varmış ki evdeydim," dedi. Meryem'in yatağında yatan kızın yanında, portatif bir iskemlede<br />
oturuyordu. "Gerçekten şanslıymışsın. Demek istediğim, seni ellerimle çıkardım oradan. Şu büyüklükte bir<br />
metal parçası vardı..." Kıza göstermek için başparmağıyla işaretparmağını iyice ayırdı; Meryem'e kalırsa,<br />
verdiği ölçü parçanın gerçek boyunun en<br />
204<br />
az iki katıydı. "Bu kadar büyüktü işte. Ucu omzundan görünüyordu. Oraya tam anlamıyla gömülmüştü.<br />
Kerpeten kullanmayı bile düşündüm. Neyse, artık iyisin. Bir de bakmışsın, nev sopa, sapasağlam<br />
olmuşsun."<br />
Hâkim'in kitaplanndan çok azını kurtarabilmişti.<br />
"Çoğu kül olmuştu. Gerisi de yağmalandı, korkarım."<br />
O ilk hafta, Meryem'e yardım etti, kıza birlikte baktılar. Bir gün işten yeni bir battaniye ve yastıkla döndü. Bir<br />
başka gün, bir ilaç şişesiyle.<br />
"Vitamin," dedi.<br />
Leyla'ya, arkadaşı Tank'ın evine el konduğu haberini getiren de oydu.<br />
"Bir armağan," dedi. "Sayyaf in komutanlarından biri, üç adamına armağan olarak vermiş. Hah!"<br />
Üç adam aslında, gencecik yüzleri güneşten yanmış oğlanlardı. Meryem oradan geçerken görüyordu onlan;<br />
sırtla-nnda hiç çıkarmadıklan üniformalar, Tank'ın evinin önüne çömelip iskambil oynar, sigara tüttürür,<br />
Kalaşnikoflannı duvara yaslarlardı. En güçlü, kaslı görünen, kendinden memnun, mağrur bir havası olan,<br />
liderleriydi. En gençleri aynı zamanda en sessizleriydi; arkadaşlannın tepeden bakan, üstünlük taslayan<br />
tavırlanna ayak uyduramaz gibiydi. Önlerinden geçen Meryem'e gülümser, başıyla selam verir olmuştu.<br />
Böyle anlarda, yüzeydeki kendini beğenmişlik az da olsa siliniyor, Meryem onun genç çehresinde henüz<br />
yozlaşmamış, alçakgönüllü bir ışıltı yakalıyordu.<br />
Sonra, bir sabah füzeler evi yerle bir etti. Söylentilere göre, saldın Vahdet grubundaki Hazaralardan gelmişti.<br />
Komşular bir süre sağda solda oğlanlann parçalannı, kınntılannı buldular.<br />
"Eh, böyle olacağı belliydi," dedi Raşit.<br />
205<br />
***<br />
Meryem, roketin evi nasıl duman tüten bir taş yığınına dönüştürdüğünü görünce, kızın böyle ufak tefek,<br />
görece önemsiz yaralarla kurtulmasının ne büyük bir şans olduğunu düşündü. Zaten, giderek de