01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

416<br />

O bildiğin varsıl adam değilim artık. Komünistler toprağımın poğuna, bütün dükkânlarıma el koydu. Ama<br />

yakınmak haksızlık olur, zira Tanrı -anlayamadığım nedenlerle- beni yine de kolladı, bana poğu insana<br />

nazaran pok daha cömert davrandı. Kabil'den döndükten sonra, elimde kalan arazileri satmayı başardım.<br />

Mirastan payına düşen, kesenin ipinde. Bir servet sayılmaz elbette, ama yine de bir şeydir. Bir işe<br />

yarayabilir. (Göreceğin gibi, parayı dolara pevirdim. Bence en doğrusu bu. Bizim işgal altındaki paramızın<br />

istikbalini Tanrı bilir.)<br />

Umarım, affını parayla satın almaya palıştığımı düşünmezsin. Umarım hakkımt teslim edersin: seni,<br />

bağışlayıcılığı-nm satılık olmadığını bilecek kadar tanıdığımı yani. Asla da olmadı. Sana yalnızca, gep de<br />

olsa, baştan beri hakkın olan bir şeyi veriyorum. Taşarken sana iyi bir baba olamadım. Belki ölümde<br />

olabilirim.<br />

Ah, ölüm. Seni ayrıntılarla sıkmayacak, ölümün artık görüş alanıma girdiğini söylemekle yetineceğim, kızım.<br />

Kal<strong>bin</strong> zayıf diyor doktorlar. Eh, zayıf bir adama da böyle bir ölüm şekli yaraşır.<br />

Meryem co.<br />

İpimde küpük, küpücük bir umut var: Bunu okuduktan sonra, benim sana asla gösteremediğim merhameti<br />

sen bana gösterirsin belki. Yüreğini razı edip babanı görmeye gelirsin. Belki kapımı bir kez daha palar, bana<br />

bu kez o kapıyı apma, seni evime buyur etme, kollarıma alma şansını verirsin kızım - yıllar önce yapmam<br />

gerektiği gibi. Yüreğim kadar zayıf bir umut bu. Biliyorum. Ama yine de bekleyeceğim. Kulağım, kapıya<br />

vuran elinin sesinde olacak. Umut etmeyi sürdüreceğim.<br />

Tanrı sana uzun ve refah bir ömür versin, kızım. Tanrı sa-,„a bir sürü, birbirinden güzel pocuklar bağışlasın.<br />

Sana vere-<br />

417<br />

mediğim mutluluğu, huzuru, himayeyi bahşetsin. Sağlıcakla kal. Seni Allah'ın müşfik ellerine teslim<br />

ediyorum. Sevgini hak etmeyen baban,<br />

Celil.<br />

O gece otele döndükten sonra, çocuklar biraz oynayıp uykuya dalınca, Leyla mektubu Tarık'a anlattı. Bez<br />

kesedeki parayı gösterdi. Ağlamaya başlayınca, Tank onu kucakladı, yüzünü öptü.<br />

418<br />

51 NİSAN 2003<br />

Kuraklık sona erdi. Bu kış, nihayet, dizboyu kar yağdı; şimdiyse, yağmur günlerdir sürmekte. Kabil Irmağı<br />

yine gürül gürül akıyor. Bahar taşkınları Titanik Şehri'ni silip süpürdü.<br />

Caddeler, sokaklar çamur içinde. Ayakkabılar kayıyor. Arabalar balçığa saplanıyor. Elma yüklü eşekler ağır<br />

ağır, zahmetle ilerlerken, toynakları birikintilerden etrafa çamurlu su sıçratıyor. Ama çamurdan hiç kimse<br />

şikâyet etmiyor; Titanik Şehri'nin yasını tutan da yok. Kabil'in yeniden yeşermesi lazım, diyor insanlar.<br />

Dün, Leyla sağanağın altında oyun oynayan, arka bahçede, kurşun-rengi göğün altında gölcüklere dalıp<br />

çıkan çocuklarını seyretti. Deh-Mazang'da kiraladıkları iki yatak odalı,<br />

419<br />

küçük evin mutfak penceresinden. Bahçede bir nar ağacı ve üzeri yaban gülleriyle dolu, sık çalılıklar var.<br />

Tank duvarları yamadı, çocuklara bir kaydırakla salıncak kurdu, küçük bir bölümü de Zalmay'ın yeni keçisi<br />

için çitle çevirdi. Leyla yağmurun Zalmay'ın dazlak kafasından kayışına bakıyor - oğlan, kafasının Tank gibi<br />

tıraş edilmesini istedi; artık Babalu duala-nnı da ikisi birlikte ediyor. Yağmur Azize'nin uzun saçlannı<br />

düzleştirmiş, başını sağa sola çevirdikçe Zalmay'ın yüzüne su sıçratan, sınlsıklam sürgünlere dönüştürmüş.<br />

Zalmay altısına basmak üzere. Azize on yaşında. Doğum gününü geçen hafta kutladılar, kızı alıp TitanirA<br />

sonunda Kabil halkına sunan Park Sineması'na götürdüler.<br />

"Hadi çocuklar, geç kalıyoruz," diye sesleniyor Leyla, öğle, yemeklerini bir kesekâğıdına koyarken.<br />

Saat sabahın sekizi. Leyla beşte uyandı. Her zamanki gibi, onu sabah namaz'ı için uyandıran Azize oldu.<br />

Dualar Azize için, Meryem'le bağını sürdürmenin, Meryem'i hayatında tutmanın bir yolu: henüz zaman, kendi<br />

bildiğini okuyup Meryem'i onun bellek bahçesinden zararlı bir ot gibi söküp almadan önce.<br />

Namaz'dzn sonra Leyla yeniden yatağa döndü; Tank evden çıktığında, o hâlâ uyuyordu. Kocasının onu<br />

yanağından öptüğünü hayal meyal anımsıyor. Tank, kara mayınlan kur-banlanna yardım eden, uzuvlannı<br />

kaybedenlere protez sağlayan bir Fransız sivil toplum örgütünde iş buldu.<br />

Zalmay Azize'nin peşinden mutfağa dalıyor.<br />

"Defterleriniz yanınızda mı? İkinizin de? Kalemler? Kitaplar?"<br />

"Burada," diyor Azize, sırt çantasını kaldırarak. Leyla, ki-, zın kekelemesinin ne kadar azaldığını bir kez daha<br />

aynmsıyor.<br />

420<br />

"Gidelim öyleyse."<br />

Leyla çocukları evden çıkarıyor, kapıyı kilidiyor. Serin sabaha dalıyorlar. Bugün yağmur yok. Gökyüzü mavi;<br />

Leyla ufukta bulut kümeleri görmüyor. El ele tutuşup, hep birlikte otobüs durağına doğru ilerliyorlar. Caddeler<br />

şimdiden hareketli; çekçeklerle, taksilerle, Birleşmiş Milleder minibüsleri, otobüsler, İSAF* cipleriyle kaynıyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!