01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kendisini selamladığını, hoş geldin dediğini hayal etti. İçinde kabarıp duran, gözünü korkutan dalgalan zapt<br />

etmeye, kendini toplamaya çalıştı.<br />

Kapıyı çıplak ayaklı, genç bir kadın açtı. Alt dudağının hemen altında dövme vardı.<br />

"Celil Han'ı görmeye geldim. Ben Meryem. Kızıyım."<br />

Kızın yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. Sonra, bir kavrayış ışıltısı. Şimdi dudaklarında hafif bir gülümseme<br />

vardı, halinde tavnndaysa bir heves, bir evecenlik. "Burada bekle," dedi çabucak.<br />

Kapıyı kapadı.<br />

Birkaç dakika geçti. Bu kez kapıyı bir erkek açtı. Uzun boylu, geniş omuzluydu; mahmur gözleri, sakin,<br />

dingin bir yüzü vardı.<br />

"Ben Celil Han'ın şoförüyüm," dedi; hiç de kaba, ters olmayan bir sesle.<br />

"Neyi?"<br />

"Şoförü. Celil Han evde değil."<br />

"Arabası burada ama," dedi Meryem.<br />

"Acil bir işi çıktı."<br />

"Ne zaman döner?"<br />

"Söylemedi."<br />

Meryem bekleyeceğini söyledi.<br />

Adam kapıyı kapadı. Meryem yere oturdu, dizlerini göğsüne çekti. Hava kararmaya başlamıştı bile; karnı<br />

acıkmıştı. Gari sürücüsünün verdiği karamelayı yedi. Az sonra, şoför yeniden göründü.<br />

"Arak evine gitmelisin," dedi. "Bir saate kalmaz karanlık çöker."<br />

35<br />

"Karanlığa alışığım."<br />

"Hem hava da soğur. Seni arabayla evine götüreyim mi? Uğradığım kendisine bildiririm."<br />

Meryem sadece bakıyordu.<br />

"Öyleyse seni bir otele götüreyim. Orada rahat bir uyku çekersin. Sabah olunca duruma bakarız."<br />

"Beni eve alın."<br />

"Alamam, talimat var. Bak, ne zaman döneceğini kimse bilmiyor. Günler sürebilir."<br />

Meryem kollarını kavuşturdu.<br />

Adam içini çekti, sitemle, yumuşak bir kınamayla ona bakü.<br />

Sonraki yıllarda Meryem'in, teklifini kabul etseydim ve onunla birlikte kulübeye dönseydim, olaylar nasıl<br />

gelişirdi acaba, diye düşünecek bolca vakti oldu. Ama kabul etmemişti.<br />

Geceyi Celil'in evinin önünde geçirdi. Gökyüzünün kararmasını, gölgelerin komşu evlerin önünü kuşatmasını<br />

seyretti. Dövmeli kız ona biraz ekmekle bir tabak pilav getirdi, Meryem istemediğini söyledi. Kız tepsiyi onun<br />

yanına bıraktı. Meryem'in kulağına ara ara, sokağın aşağısından gelen ayak sesleri, açılan kapıların gıcırtısı,<br />

boğuk selamlaşmalar çarpıyordu. Lambalar yandı, donuk, sarımtırak ışıklar pencereleri aydınlattı. Köpekler<br />

havladı. Açlığa daha fazla dayanamayınca, pilavla ekmeği yedi. Sonra bahçelerde ötüşen cırcır-böceklerini<br />

dinledi. Yukarıda, bulutlar soluk bir ayın önünden akıp geçtiler.<br />

Sabahleyin, sarsılarak uyandırıldı. Gözlerini açınca, gece birinin gelip üzerine bir battaniye örtmüş olduğunu<br />

gördü. Omzunu sarsan, şofördü.<br />

"Hadi, ama. Yeterince olay yarattın. Bas. Yeter. Artık gitme vakti."<br />

Meryem doğrulup oturdu, gözlerini ovuşturdu. Sırtı, boynu tutulmuş, ağnyordu. "Bekleyeceğim."<br />

36<br />

"Dinle beni," dedi adam. "Celil Han seni geri götürmemi istedi. Hemen şimdi. Anlıyor musun? Bu, Celil<br />

Han'ın :*-limaü."<br />

Arabanın arka kapısını açtı. "Bia. Hadi bakalım," dedi tatlılıkla.<br />

"Onu görmek istiyorum," dedi Meryem, yaşlar gözlerine dolarken.<br />

Şoför iç geçirdi. "Bırak da seni evine götüreyim. Hadi, dohtar co.n<br />

Meryem kalktı, ona doğru yürümeye başladı. Ama sonra, bir anda yön değiştirdi ve kapıya doğru koştu.<br />

Omzunda, şoförün tutmaya, kavramaya çalışan parmaklarını hissetti. Bir silkelenişte ondan kurtuldu, açık<br />

kapıdan içeriye daldı.<br />

Birkaç saniye sonra Celil'in bahçesindeydi. Meryem'in gözüne ilk, içi bitkilerle dolu, ışıl ışıl, cam bir yapı<br />

çarptı; sonra, ahşap kafes işlerine sarılmış üzüm asmaları, gri taş bloklardan yapılma bir balık havuzu,<br />

meyve ağaçlan ve dört bir yanda, parlak renkli çiçek öbekleri. Bütün bunlan hızla tarayan gözleri, sonunda,<br />

yuvarlak bir yüze kondu; bahçenin karşı tarafında, üst kattaki pencerelerin birindeydi. Yalnızca bir anlığına,<br />

şöyle bir belirmişti, ama yeterli bir süreydi. Meryem'in gözlerin irileşüğini, ağzın açıldığını görmesine yetmişti.<br />

Sonra kayboldu. Bir el uzandı, bir ipi hızla çekti. Perdeler indi.<br />

Sonra bir çift el onu koltuk altlanndan yakalayıp havaya kaldırdı.<br />

Meryem tekmeler savurdu. Ce<strong>bin</strong>deki çakıl taşlan fırladı, sağa sola saçıldı. Arabaya götürülüp arka koltuğun<br />

soğuk derisine bırakılıncaya kadar tekme atmayı, ağlamayı sürdürdü.<br />

«**

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!