01.06.2017 Views

bin-muhtesem-gunes

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Başkanı Reagan'ın, Sovyet helikopterlerini düşürmeleri için Mücahitlere Stinger füzeleri göndermeye<br />

başladığı, dünyanın her yanındaki Müslümanların mücadeleye katıldığı bir dönemde: Mısırlılar, Pakistanlılar,<br />

hatta varsıl Suudiler, milyonluk servederini bırakıp cihat uğruna Afganistan'a geliyordu.<br />

Leyla zar zor toparlayabildi: "Bükreş. Havana."<br />

"Peki, bu ülkeler bize dost mu değil mi?"<br />

"Dostumuz, muallim sahip. Dost ülkeler."<br />

Rengmaal Hala başıyla sertçe onayladı.<br />

116<br />

***<br />

Okul kapanınca, Anne'yi göremedi; onu almaya yine gelmemişti. İki sınıf arkadaşıyla, Çiti ve Hasena'yla eve<br />

doğru yürümeye koyuldu.<br />

Çiti fazlasıyla asabi, ufak tefek, kemikli bir kızdı; saçlarını iki adcuyruğu yapar, lastik banda tuttururdu.<br />

Şimdiden kaş çatıyor, yürürken kitaplarını göğsüne bastırıyordu; bir kal-kanmışçasına. Hasena on<br />

ikisindeydi, Leyla'yla Citi'den üç yaş büyük, çünkü üçüncü sınıfta bir kez, dördüncü sınıfta iki kez kalmıştı.<br />

Derslerdeki başarısızlığını, yetersizliğini kurnazlıkla ve Citi'nin "dikiş makinesi gibi" dediği çenesiyle<br />

kapatırdı. Ressam Hala lakabını bulan, Hasena'ydı.<br />

Bugünkü gevezeliğinin konusu, çirkin, istenmeyen talipleri baştan savmanın yollanydı. "Kusursuz bir yöntem,<br />

kesin işe yarıyor. Sözüme güvenin."<br />

"Bütün bunlar saçmalık. Ben henüz çok küçüğüm, kısmetim filan çıkmaz!" dedi Çiti. "O kadar da küçük<br />

değilsin." "Eh, henüz kimse istemedi beni."" "Nedeni, sakallı olman, canım."<br />

Citi'nin eli hemen çenesine gitti, dehşet içinde Leyla'ya döndü. Leyla acıyan bir gülümsemeyle arkadaşına<br />

baktı (şakadan Çiti kadar anlamayan birini görmemişti), yatıştınrcası-na başını salladı.<br />

"Her neyse, tavsiyeyi duymak istiyor musunuz, istemiyor musunuz, hanımlar?"<br />

"Devam et," dedi Leyla.<br />

"Kuru fasulye. Ama en az dört tabak. Dişsiz kertenkelenin seni istemeye geldiği gün yenecek. Fakat<br />

zamanlama, bayanlar, buradaki en önemli nokta, zamanlama. Kendinizi tutacak, bombardımanı ona çay<br />

ikram edeceğiniz âna saklayacaksınız."<br />

117<br />

"Bunu unutmayacağım," dedi Leyla.<br />

"Oğlan da öyle."<br />

Leyla sözün burasında, bu tür öğütlere ihtiyacı olmadığını, çünkü Babi'nin onu öyle çabucak kocaya<br />

.vermeye hiç niyeti olmadığını söyleyebilirdi. Her ne kadar Babi Silo'da, Kabil'in devasa ekmek fabrikasında,<br />

sıcağın, uğuldayan makinelerin ortasında çalışıyor, kocaman finnlann ateşini beslemekle, tahıl öğütmekle<br />

uğraşıyor olsa da, üniversite okumuş adamdı. Komünistler tarafından kovulmadan önce, bir lisede<br />

öğretmendi - 1978 darbesinden hemen sonra, Sovyet işgalinden bir buçuk yıl önce işten atılmıştı. Babi, daha<br />

küçüklüğünde Leyla'nın kafasına sokmuştu: Hayatında en önemsediği şey, kızının önce güvenliğini<br />

sağlamak, sonra da okutmaktı.<br />

Daha pok küpüksün, biliyorum, ama bunu şimdiden anlamanı ve iyice öğrenmeni istiyorum, demişti. Evlilik<br />

bekleyebilir, eğitim beklemez. Sen pok, pok zeki bir kızsın. Gerpekten öylesin, istediğin her şey olabilirsin,<br />

Leyla. Seni tanıyorum. Ayrıca, bu sava/ bittikten sonra Afganistan'ın erkekler kadar, belki daha da pok,<br />

sizlere gereksineceğini biliyorum. Çünkü bir toplumun, kadınları eğitimsiz olduğu sürece başarıya ulaşma<br />

şansı yoktur, Leyla. Hip yoktur.<br />

Ama Leyla, Babi'nin bu sözlerini Hasena'ya aktarımdı; onun gibi bir babası olduğuna ne kadar sevindiğini,<br />

Leyla'ya ilişkin görüşlerinin, koltuklarını nasıl kabarttığını, zaten kendisinin de, eğitimini sonuna kadar, inatla<br />

sürdürmeye kararlı olduğunu da. Leyla son iki yıldır eval numre belgesini kazanıyordu; her yıl sınıfın en<br />

başarılı öğrencisine verilen takdirnameyi. Bunlardan Hasena'ya hiç söz etmedi, zira onun babası huysuz,<br />

aksi bir taksi şoförüydü ve kızını üç yıla kalmadan baş göz edeceği kesindi. Hasena çok nadir görülen, ciddi<br />

anlarından birinde, Leyla'ya, ondan yirmi yaş büyük olan ve Lahor'da bir otomobil galerisi bulunan kuzeniyle<br />

evlen-<br />

118<br />

meşinin kararlaştırıldığını anlatmıştı. Onu iki kezgördüm, demişti. Her ikisinde de, ağzını apa apa yemek<br />

yedi.<br />

"Evet, kızlar, kuru fasulye," diye yineledi Hasena. "Bunu aklınızda tutun. Tabii eğer" -şeytanca sırıttı,<br />

dirseğiyle Leyla'yı dürttü- "kapıyı çalan kişi genç, yakışıklı, tek bacaklı prensiniz değilse. O zaman..."<br />

Leyla onun dirseğini itti. Tank hakkında bunları söyleyen bir başkası olsaydı, çok bozulurdu. Ama<br />

Hasena'nın fesat, kötü niyetli olmadığını biliyordu. Sadece takılır, alay ederdi, üstelik alaylarından herkes<br />

nasi<strong>bin</strong>i alırdı; en çok da kendisi.<br />

"O insanlar hakkında böyle konuşmamalısın!" dedi Çiti.<br />

"Hangi insanlarmış bunlar?"<br />

"Savaş yüzünden yaralanan insanlar," dedi Çiti içtenlikle, Hasena'nın dalga geçtiğinden habersiz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!