22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kürt kültür derneğinde benimle konuşmak istediğini söylemişti. Konuşmak istemedim.<br />

Kendisiyle ne<br />

konuşacaktım? Amcan (29) burada yani Paris' te bir kadınla ilişkisi olduğu gerekçesiyle<br />

Bekaa vadisinde kurşuna dizildi, bir çukura atıldı, üstü taş ve toprakla örtüldü mü<br />

diyecektim? Hayır konuşamazdım, ikna edemezdim, soracak sorulara yanıt veremezdim.<br />

"Açlık grevinden yeni çikmıştım, konuşacak halim yok, sonra konuşuruz" diyerek<br />

atlattım. Birkaç gün sonra Bekaa' da öldürülen Mehmet Tunç' un ablası Berivan, benimle<br />

telefon görüşmesi yaptı. Berivan ile aznı yaştayız. Çocukluk arkadaşımdı. Küçükken<br />

kuzularımızı birlikte otlatmış, aynı taştan ellerimize kına yakmış, kenger sütünden sakız<br />

elde etmiş, guele Morin'de birlikte yüzmüştük. Bana "kardeşimin akibetini biliyor<br />

musun?" diye sorduğunda küçüklük arkadaşıma ihanet ettim, yalan söyledim. "tam olarak<br />

bilmiyorum, araştıracağım" dedim. Oysa o benim yalan söyleyeceğimi bilmezdi.<br />

Almanya' nin Essen kentinde Öğretmen okulu arkadaşım Fadime Yaşar' in evine<br />

gittiğimde Bircan<br />

Yıldız' i hatırladım. Fadıme ile Bircan bizim Tunceli öğretmen okulunun en küçükleriydi.<br />

Devrimci coşku ve heyecanımızın şaha kalktığı o yıllarda, onlar da bize katılmışlardı.<br />

Küçüçük, kısa boylu bir kızdi Bircan. Onu çok severdim. O da beni. Henüz Halkın<br />

Kurtuluşu grubuyla hareket ettiği günlerde beni ölümden kıl payı kurtarmıştı. Halkın<br />

Kurtuluşu örgütünün adamları beni öldürmek istiyorlar, hatta beni öldürecek olan adam,<br />

öğretmen okuluna gelmiş bekliyor, bana öldürecek silahı da Bircan aracılığıyla okula<br />

sokmuşlardı.Getirdiği silahla benim öldürüleceğimi anlayan Bircan; Tunceli Öğretmen<br />

okulunun yanındaki tepenin üstünde bulunan havuzun basında otururken, koşarak nefes<br />

nefese yanıma geldi, tedırginlik içindeki haliyle "ağabey, seni öldürecekler" demişti. Ve<br />

ben Bircan' in bu haberi üzerine ölümden kurtulmuştum. Fadime bana Bircan' ı sormadı,<br />

daha doğrusu soramadı. Saime Aşkın' la birlikte Lolan kampında ulu önderimizin emriyle<br />

kurşuna dizildıiğini ikimiz de biliyorduk. Ama nedenini ne ben, ne de o söyleyebilirdi.<br />

Sormaması, sormamam bundandı.<br />

Mahsum Korkmaz Akademi`sinden ayrılıp Almanya`ya gitmeden önce arkadaşım Hasan<br />

Serik, Hollanda`da ulu önderimizin emriyle öldürülen ve cesedi bir Kanal`da bulunan<br />

Avukat Mahmut Bilgili`nin baldızının; Almanya`daki telefon numarasını<br />

vermiş,"Gittiğınde bir görüş" demişti. Görüşmedim Hasan! Telefon numarasının yazılı<br />

olduğu kağıdı yırtıp attım. O numara cebimde bir suç aleti gibiydi. Defter`imin içindeki<br />

kağıda her baktığımda telefon numarası yerine, Av. Mahmutù görüyordum. Gidip<br />

karısıyla ne konuşacaktim? "Eşini çok iyi tanıyordum, Avukatlik diplomasini alır almaz<br />

bizim davalara bakmak için Ankara`dan Diyarbakır’a geldi, ofis semtinde bir apartman<br />

dairesinde kalıyordu, biz de arandığımız gimiz onunla kalırdık. Herşeyini bizimle paylaşır,<br />

hem avukatlık hem de militanlık yapardı. 12 Eylül Faşizm`i onuda tutukladı. 1984 barikat<br />

direnişinde 30. koğuşta birlikte idik, boyun eğmiyor,"yaşasın bağımsızlık ve özgürlük "<br />

diye bağırıyordu.Çok kararlı bir arkadaştı, ancak neden öldürüldüğünü bilmiyorum mu<br />

diyecektim? Bunu diyemezdim! Deseydim bile bacın, kocasının neden öldürüldüğünü<br />

anlatırdı bana. O zaman başım eğik olurdu, zaten Mahmut`un karşısında hepimizin başı<br />

eğikti; bir de bacının karşısında başımın eğik olmasını istemedim.<br />

Bir Maraş`lı, bana yaşlı bir kadın`ın öyküsünü anlattı: Maraş`lı kadının genç kızı<br />

bağımsızlık mücadelesine katılmak amacıyla evden ayrılmış, aradan yıllar geçtikten sonra,<br />

kızının Bekaa da öldürüldüğünü duymus ve çıldırmış. Yoldan yürürken genç bir kızin<br />

sesini duyduğum da, hemen arkasına döner, iki elini ileriye doğru uzatır, gözlerini yumar<br />

ve `Elif, Eliiif, Eliiiiiif `diye bağırırmış. Kimse karşılık vermeyince, bu kez yana dönüp<br />

aynı ismi tekrarlarmış, yine karşılık alamayınca öne, sonra yana dönermiş, hep böyle yana<br />

yana, döne döne, Eliiiiif diye diye yürürmüş. Ve Berxwedan telefonları:<br />

`Kardeşim 1980 ´de mücadeleye katılmıştı, bu güne kadar kendisinden hiç bir haber<br />

alamadık. Öldüğünü duyduk ama Serxwabun ve Berxwedan`dan da kendisinden hiç söz<br />

edilmiyor, yayınlanan şehit listelerinde adı yok, sizin haberiniz var mi?`<br />

`Teyzemin kızı 8 yıldan beri ortada yok...`<br />

`Ağbim 1980 de evi terk etti. Ölmüş mü, sağ mı? Karısı hala kendisini evde bekliyor,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!