22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sağsa bir haber göndersin.`<br />

`1985 de köyümüzün çobanı kardeşimin öldüğü ve cesedinin bir çukura atıldığı ihbarını<br />

Kars Jandarma karakoluna yapmış, bunu üzerine jandarmalar çobanın gösterdiği yeri<br />

kazıyarak bir torba kemik çıkartılar, daha sonra bu kemikleri bize teslim ettiler ve bizde<br />

kardeşimin kemiklerini gömdük. Aradan 6 yıl gecmiş, şimdi Jandarma köyümüze baskın<br />

düzenliyor, kardeşimin ölmediğini, Kars`taki eylemleri kendisinin düzenlediğini söylüyor.<br />

Sizden öğrenmek istediğim gömdügümüz kemikler kardeşimin mi, değil mi?`<br />

Ve ardı arkası kesilmiyor telefonların. Onlar konuştukça, ben de dinledikçe, bir canavar`ın<br />

cin<strong>ayetler</strong>ine tanık oluyordum. Kayıplistesi o kadar uzun ki, cezaevinden çıkıp dışarıyı<br />

öğrendikten sonra nerede ise bir kusağın yok olduğunu gördüm. Türk devletinin<br />

öldürdüklerinin isimleri, resimleri, öyküleri vardı. Bizde geriye kalanların ne isimleri, ne<br />

resimleri, ne öyküleri, ne de mezarları vardı. Ve işin en kötüsü bunları akibetini sormak<br />

suçtu!<br />

Dalkavuk sorununu biraz daha açmak gerekiyor. Çünkü dalkavukların tahlili,<br />

diktatörlüğün analizidir. Dalkavuklarla diktatörlük, eksi ve artı gibidirler. Diktatörlük<br />

pozitif, Dalkavuklar negatiftirler, her zaman ve heryerde birliktedirler. Bir yerde<br />

Dikitatörlük varsa, o yerde Dalkavuklar vardır. Ortada çok sayıda dalkavuk görülür.<br />

Gerilla`da yani dağda, insan ister istemez biraz yaratıcı olmak zorundadır. Engellenilmeye<br />

çalışılsa da, dağda savaşan insan, açısı dar olsa da düşünür. Düşünce üretir, üretmek<br />

zorundadır. Pusudan nasıl kurtulur? Tepeyi nasıl aşar, karşı güçe nasıl darbe vurur, nerede<br />

ve nasıl saklanır, geçiti nasıl tutar, gibi sorulara yanıt vermek zorundadır. Bu yaratıcılığı<br />

gelişir. Dağda sadece Dalkavuk`luk yapmakla yaşanılmaz. Ama Avrupa`da durum böyle<br />

değil. Avrupa`da sadece dalkavukluk yapmakla yaşanır. Burada dalkavukluk bir geçim<br />

kaynağıdır. En iyi dalkavukluk yapan en fazla yükselir, mevki sahibi olur, çocuklarını,<br />

karısını besler. Dalkavukların, dalkavukluk yapmak dışında hiç bir becerileri yoktur. Öyle<br />

ki dalkavukluk yapmasalar açlıktan perişan olurlar. Ulu önderimiz, bu durumu iyi<br />

bildiğinden kendi dalkavuklarına sık sık "ben olmasam hepiniz açlıktan ölürsünüz" derdi.<br />

Avrupa`da dalkavukluk bir meslek haline getirilmişti. Burada Kürdistan sorunu,<br />

bağımsızlık ve özgürlük sorunu, savaş, katliam, göç gibi sorunların anlatımı, bu konularda<br />

kitlelerin bilinçlendirilmesi, örgütlendirilmesi tamamen bir kenara bırakılmış, tüm bu<br />

sorunların yerine `serok Apo` konulmuştu. Düzenlenen bütün kitle toplantı ve<br />

yürüyüşlerinde konuşulan, anlatılan birinci konu; Ulu önderin büyüklüğü ve yüceliğidir.<br />

Atılan sloganlar," biji serok Apo" Bir daha," biji serok Apo" dur. Bütün konuşmalar;"<br />

selam sana ey Serok Apo!" ile başlar," biji serok Apo" ile noktalanır. Ve ardından<br />

alkışlanır. Đşin ilginç yanı, kitle toplantılarında dalkavukların hiç birisi ezbersiz<br />

konuşamaz. Çünkü beyinleri düşünce üretmez, düşünmez ve düşündüklerini söyleyemez.<br />

Kitle toplantıları için ulu önderimizin <strong>ayetler</strong>i okunarak konuşma metni hazırlanır ve bu<br />

metin bir dalkavuk tarafından kitlelere okunur. Böyle okunan bütün yazıların içeriği, üç<br />

aşağı beş yukarı aynı olduğundan, dalkavuk henüz konuşmasına başlamadan ne<br />

konuşacağı önceden bilinir. Ne yazık ki kitlelerde, on yıldan beri tekrarladıkları "biji serok<br />

Apo" slogan`ı dışında bir slogan üretme yetisinden mahrum bırakıldıkları için onlar da "<br />

biji serok Apo " diyerek tekrarcı oluyorlar.<br />

Bu durumu bozmaya çalıştım. Yaptığım kitle toplantılarında Kürdistan`da yaşanan<br />

gerçekleri, Türk devlet`inin yürüttüğü savaşın karakterini, şehirlerde örgütlenmenin<br />

olmamasının nedenlerini, dinin ve mezheplerin kullanılmasını, kontrgerilla ve Hizbullah<br />

sorunu gibi konuları anlatırdım. Ama kağıttan okumayarak, kendi uslubumla anlatırdım.<br />

Kitleler ilgi ile dinliyor, anlatılanlarla ilgileniyor, gazel okumadığımı, ulu önderimize<br />

övgüler dizip kürsüden ayrılmadığımı görünce; benim ile dalkavuklar arasındaki farkı<br />

hemen görüyorlardı. Ve benim toplantılarda anlattığım konular, toplantı sonrasında,<br />

derneklerde, evlerde tartışmalara neden oluyordu.Yaptığım toplantılardan sonra<br />

dalkavuklar müthiş rahatsızlanıyorlardı. Ve rahatsızlıklarını şu cümlelerle dile<br />

getiriyorlardı: "Selim parti uslubunu değil, kendi uslubunu konuşturuyor. Önderlikten hiç<br />

söz etmiyor, önderliğin görüşlerini aktarmıyor " diyorlardı. Bununla yetinmeyerek<br />

kitleleri kendi sapık görüşlerine dayanak yapıyorlardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!