22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kullarla, şehit düşmüş arkadaşlarla ilgili <strong>ayetler</strong>, kurallar, kalıplar yazılanlarda saçma<br />

sapandır. Đğrenc bir diktatörlüğü gözler önüne sermekten öte hiçbir şeyi ispatlayamazlar.<br />

Ulu önderimiz, şu anda mücadelede ve savaşta olan kullarını <strong>ayetler</strong>inde şöyle<br />

değerlendirir:<br />

" Ben size çok şey verdim. Ama siz almasını bilmiyorsunuz. Kafanız taşlaşmış, adeta<br />

Kemalizmin, bilmem faşizmin, feodalizmin iğrenç ideolojisi sizi mahfetmiş. Disiplin<br />

nedir, emir nedir, talimat nedir, önderlik nedir? Bilmiyorsunuz. Bir küçük grubu bile<br />

yönetemiyorsunuz. Bir köye bile girmesini bilmiyorsunuz. Daha on tane koyun bile<br />

güdemiyor, benden tabur komutanlığı istiyor eşekoğlu eşekler. Hepiniz kure kere siniz.<br />

Evet bunun teorisini yapacağım; `kure kere teorisi` Siz serserisiniz. Evet bir serseriler<br />

topluluğu! Ne yapayım ben? On yıldır kişilik çözümlemesini yapıyorum, bir tek özgür kişi<br />

çıktı mı? Önderlik hattını tutturan bir tek adam var mı? Hayır! Ya ne çıktı? Köle çıktı,<br />

kaçkın çıktı, ağa çıktı bilmem jandarma çıktı. ( Ulu önder kendi çizgisinin bunlar dışında<br />

bir şey yaratmayacağını düşünmüyor, karşısındakileri suçluyor.) Ben sizi ne yapayım?<br />

Ben nerde , siz nerde! Beceri yok, otorite yok, disiplin yok, su kadarcık fedakarlık yok.<br />

Kim sizi böyle yaptı ? Ben mi?<br />

Ne bileyim, içinizde böyle düşünecek munafıklar çıkabilir. Siz onlara bakmayın,<br />

erkeklerse açık söylesinler. Ben size güç vermeye, sizi kaldırmaya çalışıyorum. Ama sizde<br />

iş yok, hepiniz yatalak karılara benziyorsunuz. Benden olmazsa bir çorbayı bile<br />

kurtaramazsınız."<br />

Ulu önderimizin şu anda yaşayan kulları hakkındaki <strong>ayetler</strong>inin büyük bir bölümü böyle<br />

veya daha ağırdır. Tek tek kişilere yönelttiği eleştiriler veya kişiler hakkındaki <strong>ayetler</strong>de:<br />

" kıçını yerden kaldıramaz, uslubu bozuktur, disipline gelmez, yaşam tarzı feodal ve<br />

burjuva yaşam tarzıdır, iki keçiyi bile güdemez, pratiği özel savaş ve kontr-gerilla<br />

pratiğidir. Önderliğe bağlanmamış, küçük burjuva, feodal bilmem köle kişilikdir."<br />

Bu olumsuz tanımlamaların ardı arkası kesilmez, sürüp gider. Mücadelede ve savaşta olan<br />

kulların birbirlerine yöneltiği eleştiriler, ulu önderimizin kişilere veya genele yönelttiği<br />

eleştiriler kelimesi kelimesine aynısıdır. Zaten resmi ideoloji vardır. Bu resmi ideolojinin<br />

özelliği şudur: Ulu birisi söyler, diğerleri tekrarlar. Mücadelede ve savaşta olan kullar,<br />

kendi öz-eleştirilerini verdiklerinde resmi ideolojiye uymak zorundadırlar. Büyük bir<br />

çoğunluğun özeleştirileri incelendiğinde şu korkunç vehamet gözden kaçmaz:<br />

" Benim pratiğim özel savaş pratiğidir. Benim kişiliğim düşmanın şekillendirdiği bir<br />

kişiliktir. Önderliğin yüce çizgisine ulaşamadım. Önderlik beni yarattı, her türlü olanak<br />

sundu ama ben layik olamadım " la başlar. Türkçe’de pek çok olumsuz deyimi kendisi<br />

için kullanır. Çünkü ulu önderimiz, şu uslubu bir kanun haline getirmiştir. Birisi<br />

özeleştirisinde; ben alçağım, ben adiyim, ben şerefsizim diye yazarsa; ulu önderimiz buna<br />

çok sevinır ve bu kişinin kendisine bağlanacağına inanır. Hakim mantığına göre; kendisini<br />

alçak olarak kabul eden, önderliği yüce olarak görür. Kendisini adi olarak gören, önderliği<br />

kaliteli olarak görür. Kendisini şerefsiz olarak gören, önderliği şerefli olarak görür.<br />

Ama birisi özeleştirisinde; ben iyi bir devrimci ve şerefli bir insanım derse bu kişi suç<br />

işlemiş sayılır. Çünkü özeleştirinin uslubu, kişinin ulu önderimiz ( tanrı) karşısında<br />

kendisini yermesi ve alçaltmasıdır. Ulu önderimizin kulları hakkındaki <strong>ayetler</strong>i, kulların<br />

kullara karşı eleştirileri, kulların kendilerine yönelik özeleştirileri yukarıda kısaca izah<br />

etmeğe çalıştığım gibidir. Bana inanmayan, ulu önderimizin kullarına yönelik eleştirilerini<br />

ve kulların özeleştirilerini bulup okuyabilirler. Ondan sonra ulu önderimizin şehit düşmüş<br />

arkadaşlar hakkında yerleştirmiş olduğu mantığa, koyduğu kurallara bakalım: Kullar<br />

sağken yerilir, alçaltılır, aşağılanır. Şehit düştükten sonra övülür, yüceltilir, göklere<br />

çıkartılır. Bu mantık söylemden resime, türküden yazıya kadar her alana yansıtılmıştır.<br />

Hiçbir savaşçının, hiçbir mücadelecinin ( ulu önderimiz hariç) sağken fotoğrafı duvarlara<br />

asılmaz, gazete ve dergilere basılmaz. Şehit düştükten sonra resimleri duvarlara asılır,<br />

gazetelere basılır ve ardından methiyeler yazılır. Bu konuda resmi ideolojinin sesi<br />

durumunda olan Almanya`da yayınlanan Serxwebun gazetesinin şehit olan arkadaşlarla<br />

ilgili yazılari incelemekte yarar vardır. Şehitlerle ilgili yazılarda tema ve uslup yaklaşık<br />

olarak söyledir:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!