22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kamuoyu bu etkinliklere ilgi duymuyordu. Ben bu açlık grevinde, ulu önderimizi bilinçli<br />

olarak arka plana attım. Bir halk katliamlarla karşı karşıyaydı. Türkiye devleti bu halkı<br />

acımasızca yok etmeye çalışıyordu. Kontra eylemleriyle şehirlerde beşyüzden fazla sivil<br />

öldürülmüştü. Ve bu halk kendisini yönetmek için temsilcilerini seçmişti; öne çıkarılması<br />

gerekenler bunlardı. Evet, bunları ve Kürt halkının yaşadığı dramı, arka plana atıp bir<br />

kişinin önünü açmak, Kürt halkına ihanettir! Halkın can alıcı, ölümcül sorunları ortada<br />

dururken; kitlelere "yaşasın bağımsızlık " sologanı yerine " Biji Serok Apo " sologanı<br />

attırmak, bağımsızlığın önüne taş duvar çekmek demektir. Zaten Avrupadaki etkinliklerde<br />

bir diktatör, her şeyin önüne geçtiği için, kamuoyu bu büyük halkın dramı karşısında<br />

ilgisiz kalmıştı. Bu ilgisizliği emperyalizmin politikaları gibi savsatalarla açıklamak<br />

diktatörün ucuz propogandasıdır.<br />

Hükümetleri bir tarafa bırakalım; Avrupa halklarına yürüyüşlerle, gösteriler, miting ve<br />

toplantılarla Kürt halkının dramı, durumu anlatılmıyor, ulu önderimizin ululuğu<br />

anlatılıyor. Onbinlerce kişinin katıldığı gösterilerde, sadace ulu önderimizin büyük posteri<br />

taşınıyor, onu öven konuşmalar yapılıyor ve yine onu öven sloganlar atılıyor. Bu<br />

maskaralıklarla Avrupa halkları, Kürt halkının çektiği acıları nasıl öğrenmiş olacaktır?<br />

Avrupa’lının gözünde kişiyi böylesine putlaştırmak maskaralıktı. Alman yaşlıları ellerinde<br />

ulu önderimizin fotoğraflarıyla caddelerde, " Biji Serok Apo " diyerek yürüyen<br />

gençlerimize bakınca, sanki kırk yıl önceki gençlik yıllarını hatırlarmışcasına<br />

tuhaflaşıyorlardı.<br />

Şırnak`ın bombalanmasından sonra düzenlenen bir yürüyüşte " kahr olsun Şırnak`ı<br />

bombalayanlar! " sologanı yerine "biji serok Apo" sologanını kitleye attıranlar, bir ulusun<br />

büyük davası önüne bir şahsı engel olarak diken dalkavuklardır. Başkaları değil! Böyle<br />

yapıldığı için, Avrupa`lılar gözlerinin önüne dikilen bu diktatörün arkasındaki kitlelerin<br />

çektiği acıları, ya görmüyorlar ya görmezlikten geliyorlar. Ben bütün bunları görüyordum,<br />

bütün dalkavuklar söylediklerimin doğru olduğunu biliyorlardı. Hatta kendi dalında<br />

uzmanlaşmış ünlü bir dalkavuk Avrupa`da yapılan geniş çaplı bir toplantıda beni kast<br />

ederek "doğru düşünceleri vardır ama, şu anda geçerli değildir" diye söylemişti.<br />

Dalkavukların derdi, halkın kurtuluşunu geçekleştirmek değil, diktatörü övüp karın<br />

doyurmaktır. Avrupa`da yapılan son cephe toplantısında dalkavukların, büyük bir<br />

ihtimalle ulu önderimiz tarafından planlan saldırılara maruz kalıyorum. Hepsi bir ağızdan<br />

beni eleştiriyorlardı. Bütün eleştirilerin özetini bir dalkavuğun söylediği söz, izah<br />

etmektedir: "Selim bilsin ki, PKK ondan daha büyüktür."<br />

Bütün bu suçlarım ve günahlarımla KUM toplantısına katılmak için Şam`a, oradan Güney<br />

Kürdistan`a gideceğim. Başıma gelecekleri tahmin ediyorum, buna rağmen gideceğim.<br />

Yamyamı, beni yemeye yeltenirken görmek istiyorum. Gözlerinin içine bakmak<br />

istiyorum. Bu benim için çok önemli. Gitmeden bir gün önce eşim dalkavuk olmam için<br />

bana nasihatte bulunmuştu. Kendisine şu sözleri söyledim: "meclis toplantısı ile birlikte<br />

daha da tanınacağım. O da benim işimi bitirecektir!"<br />

Esrefiye otelinde zaman durdu, yaprak kıpırdamıyor. Ben, durmuş zamanın bağrında,<br />

durdurulamayacak zamanları düşleyerek yaşıyorum.<br />

24 Agustos 1993 Beyrut<br />

Bölüm: 10<br />

Asıl yargılanması gereken yargı mevcii işgal edildiğinde haksız yargılanmaların sonu<br />

gelmez.<br />

Otelin Menajeri Nebile`den Esrefiye otelinin yakının da bir postahanenin olduğunu,<br />

oradan uluslararası görüşmelerin yapılabileceğini öğreniyorum. Akşam üstü Nebile’nin<br />

tarif ettiği yöne giderek bodrum katındaki postahaneyi buluyorum. Đçeri girdiğimde büyük<br />

bir kalabalıkla karşılaşıyor, isim yazdırarak sıraya girmenin gerektiğini öğreniyor,<br />

Hüseyin`in telefon numarasını görevli memura verip bekleme salononuna oturarak neleri<br />

konuşmam gerektirdiğini düşünüyorum. Yaklaşık bir saat sonra adım okunduğunda,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!