22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yalçın Küçük’ten aldım, aktarıyorum: Bir noktada yine yanlış anlaşılmak istemem, pek<br />

çok noktada birlikte düşünüyoruz, ancak belki çok önemli bir noktada ayrı yerdeyiz.<br />

Konuşmamız bu ayrılığı saptadı ve beni, bunları yazmaya yönelten nedenlerden birisi de<br />

bu ayrılığı tespit etmiş olmamızdır; ayrılık, gürbüz anlatımların proteinidir ve demek, ayrı<br />

değerlendirme gözlemi, Beşikçi' nin verdiği büyük örneği daha netlikle görebilmeme<br />

yardım ediyordu, öyleyse aktarmak zorundayım. Şöyle, önemli bir kimlik, kişilik<br />

arayışından sonra Kürtler içindeki bozulmada birleşiyoruz, politik söylemin<br />

dinselleştirilmesine de her ikimiz birlikte itiraz ediyoruz, birleştiğimiz noktalar<br />

sayılmayacak kadar çok, ancak, Đmrali Discours'u ( düşünce alışverişi, Küçük' e göre<br />

Đmralı da düşünce alışverişi yapılıyor.SÇ) konusunda ayrılıyoruz. Hoca, bu discours' un,<br />

kişilik ve kimlik arayışında önemli mesafeler kaydetmiş Kürtler arasında bir bozulmaya<br />

neden olacağını düşünüyor ve net bir karşı duruş alıyor; ben ise hem bu Discours'u doğru<br />

buluyorum, bir aşamaya ulaşılmıştır, bu bir ihtiyaçtır, böyle düşünüyorum ve hem de, bazı<br />

Kürt şeflerinin tümünü buna bağlamasını ölçüsüzlük saymakla birlikte, kendimi böyle bir<br />

discours' un düşünsel hazırlayıcıları arasında sayıyorum. Bozulma teshisinde de kesinlikle<br />

birleşmekle birlikte ben bozulmanın çok daha önce başladığına işaret ediyorum ve hala<br />

aynı değerlendirme noktasındayım; çok daha eski tarihli bozulma saptamalarımın Büyük<br />

Hoca tarafından da izlendiğini görüyordum ki, bu ayrıca önemlidir. Daha da önemli olan<br />

ise şudur; şimdi Beşikçi, tıpkı başlangıçtaki kadar düşünce ve inançlarının adamıdır ve<br />

bozulan ve bozulmayı genişleten yapı ve kadrolardan uzak durmaktadır.<br />

Beşikçi, sadece ve sadece inançlarına göre ve kesinlikle çıkarsız davranmanın mükemmel<br />

örneğini vermektedir; yaptıklarını ve zahmetleri, bir birikim veya kariyer saymamakta,<br />

HADEP' ten veya Diyarbakır Belediyesi'nden uzak durmaktadır. Her ikisi de ortak<br />

bozulma teşhisini kesinlikle doğrulamakta ve tam bir "öteki" davranışı ile Beşikçi' yi hiç<br />

tanımadıkları izlenimini vermektedirler; Diyarbakır' a uçaklarla, ikinci cumhuriyetçi,<br />

Amerikancı, tarikatçı, oligarşi kulları taşıyorlar ki, şimdi de bunları Beşikçi sanıp<br />

kucaklamaları mümkündür. Bir eksiklik duyduklarını sanmıyorum; çünkü bu<br />

transformasyon (başkalaşım SÇ) ve bozulma içinde, Beşikçi'yi bilmeleri imkansızdır ve<br />

layik oldukları ile kucaklaşmaları doğaldır, uzun sürmeyeceğini tahmin ediyorum. (Yalçın<br />

Küçük, Şebeke, YGS yayınları, Birinci basım Şubat 2002 Đstanbul, sayfa 272)<br />

2- Hasan Deniz: Bu güne kadar hakkında hiçbir bilgi alamadım. Yaşayıp yaşamadığını<br />

bilemiyorum.<br />

3- Rıza Altun: Uzun süre Öcalan'ın denetiminde Şam'da kaldı. Apo'nun yaptığı "iç<br />

temizlik hareketinde" kullanıldı. Güney Kürdistan'a gönderildi. Öcalan, Đmralı 'ya gidip<br />

itirafçı olunca, kendi arkadaşlarına Öcalan'ın itirafçı olduğunu söyledi. Ama açık karşı<br />

tavır alamadığı için, Fransa'ya gönderildi. Şu anda, Haziran 2000 de örgütün sorumlusu<br />

konumundadır.<br />

4- Mustafa Karasu: Apo'nun Ayetleri" yayınlandığı tarihte Avrupa'daydı. O tarihlerde<br />

Avrupa ERNK temsilcisi Akif Hasan'la yaptığı bir telefon görüşmesinde yaklaşık olarak<br />

şu cümleleri kullanmıştı: "Akif, Selim'in kitabını okudun mu? Đkimiz yandık, çünkü ben<br />

ve senden "iyi" dirler diye bahsetmiş, anlaşılan yandık" demişti. Ardından Apo'nun<br />

talimatıyla Avrupa'dan Botan' a gönderilmişti. Burada Şemdin Sakık'ın denetimine<br />

verilmiş, aşağılanmış, yüzüne karşı "sen ajansın" denilmiş, unutkanlığı kendisine karşı<br />

silah olarak kullanılmış, herkesin gözünde ise yaramaz, tasfiyeci düşkün hale getirilmiş,<br />

bu halini kendisi de kabul edince, Öcalan'ın talimatıyla başkanlık konseyi üyeliğine<br />

atanmıştı. Şu anda Güney Kürdistan'daki gerilla kamplarında fiziki olarak yaşıyor. 25 beş<br />

yıldan beri karşışında savaştığı düşüncelerin savunuculuğunu yapıyor. Đtirafçı Öcalan<br />

yakalandığında; Mustafa Karasu, sorgucularına aşağıdaki şekilde anlattı: "Avres (K)<br />

Mustafa Karasu: Uzun süre cezaevinde kalmış. Sorumluluklar yapmış. Kırsala<br />

çıktığımızda iradesiz bir görünüm çizdi. Bir iki yıldır pratiğini geliştirdiğini gördüm.<br />

Bundan sonra pratik katkıları olur. Dürüst ve bağlıdır. Pratiğini geliştirirse ileride önemli<br />

yerlere gelebilir. Mehmet Şener'in sırtından yükselmiştir." ( Öcalan'ın sorgu ifadesi, Bir<br />

yanılsamanın sonu, Komal Basım Yayın, Đstanbul, sayfa 359)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!