22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

PKK ye karşı direnmek değildir. Tam tersine PKK’lı olmak ona karşı direnmeyi<br />

gerektirir. Şimdiye kadar direnmemiş, boyun eğmiş olanlar, ilerde halka ve tarihe hesap<br />

vermekle karşı karşıyadırlar. Çünkü PKK’yi tasviye eden, PKK’lileri öldüren, intihara<br />

sürükleyen, köleleştirerek PKK’li olmaktan çıkaran, kaçırttan bu despottur! PKK’li<br />

dalkavuk, köle, tek kişiye tapan değildir. Bilimin puta karşı olduğu kadar, bir PKK’li de<br />

kendi halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan onurlu bir insandır. Esrefiye<br />

otelinin odasında bu son sözleri kendi kendime söyledikten sonra uyumaya çalışıyorum.<br />

25 Agustos 1993 Beyrut<br />

Bölüm: 11<br />

Efendi kendi Köleleri için neyi ne kadar fazla yasaklarsa , aynı şeyi kendisi için o kadar<br />

serbest sayar.<br />

Esrefiye Oteli ile Postahane arasında mekik dokuyorum. Telefon defterimdeki numaralar,<br />

Dünya ile bağlanı sağladığından, onu itina ile koruyorum, sanki kaybedersem bütün<br />

Dünya ile bağlantılarım kopar hissine kapılıyorum.<br />

Hüseyin ile son görüşmemizde;" kardeşin ve arkadaşınla görüştüm, sana yardımcı<br />

olmanın ötesinde canlarını bile vereceklerini, söylüyorlar. Ayrıca şu saatlerde seni<br />

telefonun başında bekliyorlar" dediğinde Hüseyinle vedalaşıp kardeşimi arıyorum.<br />

Kardeşime durumumu kısaca izah ediyor, bana para yollamaları için ne yapmaları<br />

gerektiğini anlatıyorum. Kardeşim Aysel`inde yanında olduğunu, konuşmak istediğini<br />

söylüyor. Ona da durumu izah edince eşim; "ben de bu gün görevi bırakıyorum" diyor.<br />

Hiç bir şey söylemeden telefonu kapatıyorum. Eşimden hala kuşkulandığımdan, kaldığım<br />

yeri ve telefon numaramı söylemiyorum. Otel odam aynı zamanda düşünme ve yazma<br />

yerim oldu. Bu odada geçmişi düşüncelerimde yaşayarak, yeniden yazıyorum.<br />

Sorgucum, beni cezaevi olarak kullanılan odaya tıktığı gün; 20-22 yaşlarında bir gencin<br />

aynı odada tutuklu olduğunu görmüştüm. Kapı yüzümüze kapanınca, genç içten<br />

gülümsüyerek güzel Kürtçesi ile "Heval Selim Hoş geldiniz" demişti, "Hoşbulduk<br />

dedikten sonra" yanına oturmuştum. Uzun süre sessiz kalmıştık, genç birden bire:" Beni<br />

tanıyamadın her halde "demişti. "Hayır" dediğimde," sen akademide komutan iken, ben<br />

askerdim, sonra önderliğin kuryeliğini yapıyordum. Sık sık akademi yönetimine gidip<br />

geliyordum," deyince tanıdım. Tokalaşarak, "merhaba Fevzi" dedim ve sohbet etmeye<br />

başladık. Bana neden buraya getirildiğimi sorunca; "kendime özgü düşüncelerim<br />

olduğundan" dedim. Türkçe bilmeyen Fevzi: "Hii Fikren Xas " dedi gülümseyerek. Fevzi<br />

Mizahi sevdiğimi biliyor ve sohbetimizin hemen başlangıcında `Hii Fikren Xas` diyerek<br />

mizaha giriş yapıyordu. Söylediklerine gülünce, Fevzi:" Selim arkadaş sen beni iyi<br />

tanımazsın ama ben seni çok iyi tanırım. Đstersen senin çözümlemeni yapayım " deyince;<br />

"Haydi yap dedim." Bir süre düşünen Fevzi: "Ben küçükken, daha doğrusu devrimci<br />

olmadan önce çobandım. Çok akıllı bir köpeğim, bir sürü koyunum vardı. Sen çobanlık<br />

yapmadığından belki bilmiyorsun; özellikle yazın, koyunlar sürü halinde çobanın ardından<br />

yürürken, kafalarını birbirinin bacakları arasına sokarak veya kafalarını eğerek yürürler.<br />

Bizm PKK’nin uslubu da böyledir. Ama sen buna uymuyorsun, ikide bir şeytan keçi gibi<br />

kafanı kaldırıp sağa sola, ileri geri bakıyorsun. Bu tavrınla çobana güvenmiyor, yanlış<br />

yere götürmesinden kuşkulanıyorsun gibime geliyor " deyince, kahkaha ile güldük.<br />

"Kürtçe anlattığın için, iyi anlıyamadım, ama yine de iyi çözümlemeye benziyor." dedim.<br />

Aslında anlattıklarını iyi anlamıştım, fakat buraya konulmuş bir düşünce polisi<br />

olabileceğinden kuşkulandığım için açık vermemeye çalışıyorum." Çözümlemem nasıl ? "<br />

diye sorarak gülüyor." Peki seni niye tutukladılar? " diyorum, gülüşü dudaklarında<br />

donuyor, rengi değişiyor, gözleri sabitleşiyor, bir heykel gibi oluyor sanki. Ondaki bu ani<br />

değişikliğe şaşırıyorum! Bir," Ahhh " çekiyor ve susuyor." Çekinme, kimseye bir şey<br />

anlatmam " diyerek konuşturmaya çalışıyorum, bir daha," Ahhh " çektikten sonra:" Ben<br />

inançlarımı yitirdim, artık hiç bir şeye, hiç kimseye inanmıyorum " diyor ve susuyor. Bu<br />

cümle ile," ben ulu önderimize de inanmıyorum " demek istediğini anlıyorum. Ve`çok<br />

kötü, insanın bütün inançlarını yitirmesi çok korkunç bir şey!` diyorum. `Peki sence bir<br />

insan neden inanclarını yitirir?` diye soruyor. Biraz düşünüyorum:` Đnsanlar bazı şeylerin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!