22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Senin en güvendiklerin bana yazıyorlar. Sana mi güveneyim, onlara mı? Evet bunu<br />

dikkate alacağım" Bu ayetten sonra konfarans çalışmalarına başlıyoruz. Diyarbakır<br />

cezaevini sadece resimde görmüş, Avrupa’da bir iki ay cezaevinde yatmış Meral Kıdır<br />

adında bir kadın başımıza veriliyor. Konfaransın bütün raporlarını bu kadın yazıyor.<br />

Konfaransın her oturumunda sonra gecmişte cezaevinde ispiyonculuk yapanlar,<br />

konuştuğumuz herşeyi akademi yönetimine aktarıyorlar. Avrupadan gelen Meral'da<br />

gelişmeleri Apo'ya rapor ediyor. Müthiş sıkılıyorum, yazma yeteneğimi yitiriyorum. Diğer<br />

komisyonlar ulu önderimizin <strong>ayetler</strong>ine bakıp cezaevleri hakkında rapor yazıyorlar.<br />

Benim içinde yer aldığım komisyonda, resmi görüş doğrultusunda iki sayfalık bir rapor<br />

hazırladı. Daha sonra bütün komisyonların yazdıkları raporlar tek tek okunarak oya<br />

sunuldu, oy birligiyle kabul edildi. Bu oy birliği, muhalefet olmadığından ötürü değildi.<br />

Muhalefet ortamı olmadığından dolayıydı. Bizim görevimiz ulu önderimizin 55 gün<br />

boyunca bizim için indirdiği <strong>ayetler</strong>i okumak, onları raporlara dönüştürerek, sonra<br />

okuyarak oya sunmak ve oybirliği ile kabul etmekti. Parti anlayışı bize böyle<br />

buyuruyordu. Bu işi yaparken 1982'den şimdiye kadar yapılan bütün konferans ve<br />

kongrelerin böyle yapıldığını özümde yaşıyarak anlıyorum. Ve bunun önderlik tarzı<br />

olduğunu öğreniyorum. Müthiş bir demokrasi örneği sunduk. Daha sonra Yeni Ülke<br />

gazetesinin benimle yaptığı bir ropörtajda ki, ben resmi ideoloji doğrultusunda soruları<br />

yanıtlamak zorundaydım- "Konfaransımız demokrasinin kanıtıdır" başlığı kullanılmıştı.<br />

Bu gerçeğin tersyüz edilmesiydi. Demokrasizlik, kitlelere demokrasi olarak<br />

yansıtılıyordu. Bütün karar taslamalarının oybirligi ile kabul edilmesi, Kesanlı Ali<br />

destanındaki demokrasiden öte bir şey değildi.Kesanlı Ali'nin elinde bir tabanca, mahalle<br />

sakinleri adaylardan hangisi için ellerini kaldıracakları konuşunda kararsız. Kesanlı Ali<br />

adı okununca, Kesanlı Ali tabancasını havaya kaldırıp mahalle sakinlerine sert bir bakış<br />

atar ve ateşler, bütün mahallelilerin elleri kendiliğınden havaya kalkar ve Kesanlı Ali<br />

oybirliği ile seçimi kazanır.<br />

Romanya parlamentosundaki oylamaları televizyondan izlemiştim. Çavuşesko'nun eli<br />

havaya kalkınca, bütün ellerin havaya kalktığını görüyordum. Bizdeki demokrasi tam da<br />

böyleydi. Ve biz konfaransa katılanlar, böyle şerefsizleşmiştik! Konfarans çalışmalarımız<br />

henüz sona ermeden M.Şener 'in kamuoyuna ilettiği bazı bildiri ve yazılar elimize geçti.<br />

Daha doğrusu bu yazıları ulu önderimiz bize verdi. Şu anda yazılarin içeriğini<br />

hatırlamıyorum. Sadece hiç unutamayacağım üç önemli nokta var. Đkisi çok önemlidir.<br />

Ulu önderimizi uzaktan değil, çok yakından tanıyan ve onun egemen olduğu ortama giren<br />

herkes tarafından kısa zaman içinde görülür. M.Şener'in birinci belirlemesi "Apo<br />

Astiyages'tir" idi. Đkinci belirlemesi, yazdığı yazıların altında kulandığı "PKK'vejin"<br />

(PKK-Diriliş) imzasıydı. Onlarca yazı içerisinde dikatimi çeken bu dört kelime idi. Bu<br />

dört kelime bana 1982'den beri yaşanan herşeyi anlatıyordu.<br />

Büyük bir kitap ile, bu dört kelimenin anlattığıni anlatamazdı bana. Bu dört kelimenin<br />

içindeki gizi, ulu önderimizi tanıdıkça çözmeye başladım, sonunda Şener'in dört kelime<br />

ile gerçeğin üzerindeki giz perdesini kaldırdığını çok sonradan anladım. Konfaransa<br />

katılanlarin büyük çoğunluğu, Astiyages'in kim olduğunu ve ulu önderimizin neden<br />

Astiyages'e benzetildiğini bilmiyordu. Ulu önderimizde bu benzetmeden bir şey<br />

anlamamıştı. Ben ve Mustafa Gezgör tarihle ilgilendiğimiz için ulu önderimizin neden<br />

Astiyages'e benzetildiğini çok iyi biliyorduk. Yazıyı okuyup çadırdan dışarı çıktığımızda<br />

yanıma gelen Gezgör'e: "Astiyages konusunda ne diyorsun Gezgör?" dediğimde. Başını<br />

gökyüzüne doğru kaldırdı, dua yapıyormuş gibi kollarını açarak "Allah bilir" dedi<br />

gülümseyerek. Ulu önderimizin neden Astiyages'e benzetildiğini izah etmem gerekiyor:<br />

Tarihin babasi Heredot milattan önceleri yazdığı tarih kitabında Med kralı Astiyages için<br />

şunları yazıyor: Medlerin son kralı Astyages, rüyasında kızı Madane'nin kadınlık<br />

organından bir asma ağacının çıktığını ve bütün dünyanın bu ağacın gölgesinde kaldığını<br />

görür. Hemen rahiplerini çağırarak rüyasının yorumlanmasını ister. Rahipler, uzun bir<br />

müzakereden sonra krala şu açıklamayi illetirler: "Kızınız Madane evlenecek, erkek bir<br />

çocuk dünyaya getirecek ve bu çocuk bütün dünyayı egemenlik altına alacak. Bu açıklama<br />

karşısında korkuya kapılan kral, kızını bir Persli ile evlendirir. Onun inancına göre Persli<br />

bir erkekten doğan çocuk kral olmaz. Dokuz ay sonra kızı Madene'nin erkek bir çocuk

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!