ayetler_renkli
ayetler_renkli
ayetler_renkli
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
tutuklanmayı göze alarak pasaportsuz, kimliksiz Đran üstü Đstanbul'a kadar geldi. Oradan<br />
Almanya'ya ulaştı. Bazı gazetelerde makaleler yazarak Öcalan ve sistemini anlatmaya<br />
çalıştı. Şu anda Almanya'da yaşıyor.<br />
51- Metin Cansız: Kürdistan Ulusal Meclisi fesih edildikten sonra Hollanda'ya döndü. O<br />
güne kadar bilmediği pek çok şeyi öğrendi. Siyasetin kendisine göre bir iş olmadığını<br />
anlamış olacak ki, ticaretle uğraşmaya başladı.<br />
52- Zeki (İsmail Özden): Öcalan sisteminin istediği kişiliksiz ve bilinçsiz tiplerdendir.<br />
Hala da öyledir. Bir ara Alman polisi tarafından tutuklandı. Şimdi Đran'da olduğu<br />
söyleniyor.<br />
53- Hamza Bindal: Öcalan Şam'da kaldığı müddetçe evinde kaldı. Onun bütün suçlarına,<br />
cin<strong>ayetler</strong>ine ve tecavüzlerine tanıktır. Şu anda Güney Kürdistan'da yaşayan ve örgüt<br />
içinde kalan tek tanıktır.<br />
54- Hamit: 1990 tarihinden beri Öcalan'ın evinde kalıyordu. Kaldığı evde, Şam'da, Bekaa<br />
vadisindeki sırların çoğunu biliyordu. Đç temizlik hareketinde kullanılan kanlı bir bıçaktı.<br />
1997 tarihinde Öcalan'ın evinde kalan Evin' le ilişkisi olduğu anlaşıldı. Yargılanarak idam<br />
cezasına çarptırıldı. Suriye Kürtlerinden olduğu için idamı infaz edilemedi. Güney<br />
Kürdistan'daki gerilla kamplarına gönderildi. Hamit, yakın bir zamanda bu kamplardan<br />
kaçarak YNK bölgesine sığındı. Kelimenin gerçek anlamıyla Öcalan ve sisteminin<br />
karakutusudur.<br />
55- Ahmet: Öcalan'ın evinde uzun süre kaldı. Ona kuryelik yaptı. 1990 - 1993 tarihleri<br />
arasında Bekaa'da eğitim görmek amacıyla Şam'a giden herkes Ahmet vasıtasıyla Bekaa'<br />
ya ulaştı. 1995 Haziranında Öcalan'ın evinde kalan bir bayanla kaçtı. Bir gün sonra bu<br />
bayanla birlikte öldürüldü.<br />
56- Fevzi: Bat eyaletine, (Adıyaman, Maras, Antep) gönderildi. Bir çatışmada öldüğü<br />
söylendi.<br />
57- Orhan Aydın: Şam'a gidince ölüm orucunu bıraktı. Süre içinde sağlığı düzeldi. 1996<br />
veya 97 yılında Şam'da tutuklanarak Lübnan'ın Barelias kasabasına götürüldü. Burada<br />
işkenceyle öldürülerek bir çukura gömüldü. Orhan Aydın'ın neden öldürüldüğü konusu<br />
yakın zamana kadar benim için de bir sırdı. Bundan üç ay önce buluştuğum eski bir<br />
arkadaşımdan olayın iç yüzünü öğrendim. Đlk olarak burada yazıyorum: Arkadaşım uzun<br />
süre cezaevinde yatıyor. Tahliye olunca Şam'a gidiyor. Burada bir süre eğitim görünce<br />
Halep'e sorumlu olarak atanıyor. Öcalan'ın Halep'te olduğu günlerde; bayan gerilla<br />
adaylarının eğitim gördüğü, Öcalan'ın deyimiyle yoğunlaştığı bir villaya gidiyor. Binanın<br />
alt katında kalan bayan arkadaşa suların kesildiğini, su vanasından anlayıp anlamadığını<br />
soruyor. Arkadaş "anlıyorum" deyince, onu çatı katına yolluyor. Çatı katında vanayı<br />
kontrol edip aşağı inmek isteyen arkadaş; orta katta bazı tuhaf sesler duyuyor. Bir kapı<br />
aralığından bakıyor, gözlerine inanamadan, orgazm olmak üzere olan kızın gözlerinin<br />
görüntüsünü hafizasında taşıyarak aşağı doğru koşuyor, bu binayı terk edip başka bir eve<br />
gidiyor. Akşam üstü Öcalan arkadaşı çağırıyor. Aralarında şu diyalog geçiyor:<br />
- Bu gün neden yukarı çıktın?<br />
- Başkanım vanayı tamir etmek amacıyla çıktım<br />
- Đzin alınmadan basit bir memurun evine bile girilmeyeceğini bilmiyor musun?<br />
- (Gözlerimi yere diktim)<br />
- Orhan Aydın'ı tanıyor musun?<br />
- Tanıyorum!<br />
- Nerede olduğunu biliyor musun?<br />
- Hayır!<br />
- O da bu tür işlere burnunu soktu, yerin altına gömdük.<br />
- (tekrar gözlerimi yere diktim)<br />
- Seni de onun yanına göndereyim mi?