22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

anamı hatırladım; onbir yıllık cezaevi hayatımda, kendisini bir kaç kez görebilmiştim.<br />

1991 yılının nisan ayında Bartın cezaevinden tahliye olduktan sonra eve gitmiş, yalnız beş<br />

gün anamın yanında kalmıştım. Konuşmaları, hareketleri, jestleri, mimikleri gözlerimin<br />

önünde canlanıyor, çektiği acıları yüreğimde duyumsuyorum.<br />

Eve vardığımda, tutuklanmadan önce eşimle birlikte kullandığımız yatak odama götürdü<br />

beni. Ve anlatmaya koyuldu: "Đşte oğlum, tam onbir yıldır bu oda benim dünyamdır.<br />

Eşyalarınızı, giysilerinizi bu odaya topladım, her gün gelip bakıyorum; giysilerinizi tek<br />

tek inceliyor, kokluyor, öpüyor tekrar katlayıp dolaba ve sandığa yerleştiriyorum.<br />

Gelinim 1985 yılında Diyarbakır cezaevinden tahliye olup eve gelince, onu bu odaya<br />

getirdim. Ona da anlattım, güldü. Bana sarılıp yanaklarımdan öptü. Bu odada bir ay kaldı,<br />

hastaydı. Bingöl`de ameliyat olduktan sonra tekrar eve döndü. Hep seni bana anlatırdı. O<br />

zaman kardeşin Hasan, Adana`da akademide okuyordu. Kardeşin Ömer, Elazığ Fırat<br />

üniversitesinde mühendislik bölümünü kazanmıştı. Kardeşin Sait`te Çukurova tıp<br />

fakültesine gidecekti.<br />

Gelinim, Diyarbakır cezaevinde size yapılan işkenceleri ve sizin direnişlerinizi anlatırdı.<br />

Ben dinledikçe ağlardım. Oğullarım derin derin düşünürlerdi. Anlatılanlardan en çok<br />

baban etkilenirdi. Artık gelinime "sus bunları anlatma sizi öldürürler " demezdim. Çünkü<br />

inanmıştı gelinime. O, bir kadındı ama korkmamıştı. Size yapılan işkencelere boyun<br />

eğmemiş, işkencelerin son bulması için tam 51 gün hiç bir şey yememişti. Ben bunu<br />

biliyordum. Bir gün polisler arabayla evimizin önüne kadar geldiler "Sizin gelininiz, ölüm<br />

orucunda ölmüş cesedi Diyarbakır askeri hastahanesinde, gelin götürün" dediler. Baban ve<br />

kardeşin Necmettin Bingöl`e gidip bir Otobüs kiraladılar, marangoz gelinim için bir tabut<br />

yaptır, tabutla birlikte 40 kişi otobüsle Diyarbakır`a gittiler. Köylülerimiz askeri<br />

hastahanesinin önünde toplanmışlar, subaylar babanla kardeşini içeri alıyorlar "Gelininiz<br />

henüz ölmedi, ama can çekişiyor, gidin konuşun ölüm orucunu bıraksın" diyorlar. Babanla<br />

kardeşin gelinimin yanına gidiyorlar, bir deri bir kemik kalmış gelinim. Öldü ölecek,<br />

ölümle yaşamın kesiştiği sınırda duruyor. Baban önce gelinini dinliyor, sorunu tam olarak<br />

anlayınca tek bir kelime konuşmuyor. "Ölüm orucunu bırak, yemek ye" demiyor ona.<br />

Kendisi oruç tutarken yemek yememenin aç kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyor,<br />

geliniyse 51 gündür hiç birşey yemiyor ve yememekte kararlı. Bunun için gelinine<br />

"yemek ye" demeyi saygısızlık olarak değerlendiriyor. Ve kardeşinle birlikte çekip<br />

geliyorlar. Tabutunu bekletiyoruz, ha bugün ha yarın ölüm haberini bekliyoruz.<br />

Gözlerimize uyku girmiyor. Nihayet işkencelerin kaldırıldığını, ölüm orucunun sona<br />

erdirildiğini duyunca seviniyoruz.<br />

Gelinim, kardeşlerinle kitap okur, tartışırdı. Ben dillerinden anlamazdım. Evimizin<br />

bahçesinin yan tarafına domates, biber ve salatalık ekmiştim. Gelinimle kardeşin Hasan<br />

evimizin ön tarafına renk renk çiçekler ekmişlerdi. Sabahları erkenden ben ektiklerimi,<br />

onlar da kendi ektiklerini sularlardı. Çiçeklerle neden okadar uğraştıklarına bir anlam<br />

vermez" bırakın o yararsız şeyleri gelin domatesleri sulayın " dediğimde, Hasan gülerdi.<br />

Gelinim çiçeklerin güzelliğini anlatırdı. Hasan`da" bırak 50`sinden sonra anneme çiçek<br />

sevgisini aşılıyamazsın " derdi.<br />

Gelinimin evde kalacağını, sen tahliye olana kadar bekliyeceğini düşünüyordum. Đlk<br />

geldiğinde odanızdaki bütün eşyaları dışarı çıkardı. Evlendiğiniz zamanki gibi duvarlarına<br />

açık yeşil plastik boya çekti. Karyolanızı eski yerine yerleştirdi. Elbiselerini yıkadı,<br />

ütüledi gardroba astı. Çok iyi hatırlıyorum evlendiğinizde yalnız yedi gün evde kalmış,<br />

ikinizde ortalıktan kaybolmuştunuz. Gelinim altı yıl sonra geldiğinde odanızı, ilk<br />

yerleştirdiğiniz hale getirdi. Đkinizin vesikalık fotoğraflarını büyüterek çerçeveletti, karşıki<br />

duvara yanyana astı.<br />

Polisler rahat bırakmadı gelinimi, ameliyat olduktan bir hafta sonraydı, daha hastaydı,<br />

yatıyordu, geldiler "senin ifadeni alacağız" deyip götürmek istediler. Baban diretti "Bende<br />

geleceğim" dedi. Birlikte gittiler. Namussuzlar Bingöl`de gelinimi gözaltına alarak, babanı<br />

eve yolladılar. Çaresizlik içinde babanla ağladık, kardeşlerin kızgın kızgın düşünüyorlardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!