22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olumsuzluğu hakkında <strong>ayetler</strong> çoğalıyor. Sabahları spora çıkıyoruz, tepelere tırmanınca,<br />

yürüyemiyor, nefesim kesiliyor, kusmak istiyorum, geri kalıyorum. Onbir yıl kaldığım<br />

cezaevinde spor yapmamış, yürüyememişim. Şimdi yürümekte, koşmakta zorlanıyorum.<br />

Bu durum aleyhimde kullanılıyor "kendini yere atıyor, savaşa gitmek istemiyor, yük<br />

taşıyamıyacağından gerilla olmaz" deniliyor. Ardından "Bunlar zaten savaşa karşı, PKK'yi<br />

reformistleştirmek istiyorlar" yorumları yapılıyordu. Demeki bütün diktatörlüklerin<br />

mantığı aynı.<br />

Bir gün eşimle konuşmaya karar verdim. Dersten çıkınca yanıma çağırdım. Geldi "Ne<br />

diyorsun?"dedi sertçe."öğrenmek istiyorum, nedir senin bu yaptıkların? Hatalarım varsa<br />

söyle eleştir" dedim. Sessiz kalınca "senin tavırlarına bir anlam veremiyorum,<br />

parmağındaki yüzüğü çıkarmışsın, evliliği sona erdirtmek istiyorsan konuşup sona<br />

erdirelim" dedim."Ben senin kölen miyim, dedi ve hiç birşeyi konuşmaya gerek görmeden<br />

çekip gitti.<br />

Ders başlıyor, içeri giriyoruz. Ulu önderimiz ayet indirmeye devam ediyor. M.Şener ve<br />

bütün tasfiyeciler hakkında bize perspektifler veriyor. Bizim görevimizde bu<br />

perspektivleri iyi kavramak, geceleri üzerinde iyi çalışmak, sonra <strong>ayetler</strong> doğrultusuna<br />

raporlar hazırlamak, ardından bireysel özeliştirileri kaleme alarak başta kendimizi,<br />

ardından M.Şener, Diyarbakır direnişlerini ve direnişcilerini mahkum etmektir. Cezaevini<br />

yaşayan, tarihi yapan, yazan bizler, kendi gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, yaptıklarımızı<br />

yazıp anlatmayacağız. Cezaevini görmeyen, cezaevinde yaşamayan, orada ne olup<br />

bittiğini doğru dürüst bilmeyen ulu önderimiz, kendi saçma sapan yalanlarını söyleyecek,<br />

bizde bu yalanlar doğrultusunda raporlar hazırlayacağız. "Hayır."desem" bireyseldir,<br />

partinin görüşlerini değil, kendi görüşlerini savunuyor diyecekler. Oysa orada parti yok ki<br />

görüşleri olsun. Bir diktatör yalanlarını bize onaylattırıp "parti görüşleridir"diye piyasaya<br />

sürmek istiyor. Burada resmi ideojinin sahtekarlığını daha iyi gördüğümden ilk iş olarak<br />

eşimden boşanmaya karar veriyorum.<br />

Onun bana karşı kullanılmasına müsaade etmeyeceğim. Kararımı verince cezaevi<br />

konferans çalışmalarını yaptığımız çadırın karşısındaki ağacın altına çağırıyorum onu. O<br />

gelince "otur konuşup evliliği sona erdireceğiz. 13 yıl önce Dersim'de bir ağacın altında<br />

başlayan aşkımızı, Bekaa vadisindeki bu ağacın altında bitireceğiz. Durumu yarın<br />

platformda açıklayacağım" diyorum, kızıyor, "Benim böyle bir niyetim yok, sen ne<br />

yaparsan yap" deyip gidiyor. Sabah saat sekizde ders platformunda oturuyoruz, ulu<br />

önderimiz geldiğinde, ayağa kalktık "Oturun" deyince oturduk. Kızgın, suratı asık, yeni<br />

birşeylerin olacağı belli. Ayakta put gibi duruyor. Dr. Baran'a dönerek "sorun çıkaranlar,<br />

kendilerini ortamımıza dayatan var mı?" diye sordu. Dr.Baran, "vardır başkanım" dedi.<br />

Kızgınlıkla "kimlerdir bunlar," deyince Baran, "başkanım Selim, Sakine, Medya, Cahide;<br />

kadın sorununda kendilerini ortamımıza dayatıyorlar" yanıtını verdi<br />

Hazırlanan senaryoyu hemen anladım. Eşim akşamki konuşmalarımızı aktarmış,<br />

boşanacağımı platformda açıklayacağımı söylemiş, bu durumu engelemek için senaryo<br />

düzenlenmişti. Nitekim ulu önderimiz "Selim, Sakine, Cahide, Medya sizi dersten dışarı<br />

atıyorum. Çıkın dışarı!" dedi. Sakine karşı çıkıyor "konuşmak istiyorum" diyor, sonra iki<br />

kişi tarafından konuşturulmadan dışarı atılıyor. Ben sanaryoyu bildiğim için itirazsız<br />

dışarı çıkıyorum, sesi geliyor ulu önderimizin. Medya'ya kızıyor: "çık dışarı! Ailecilik<br />

yapasın diye seni yönetime almadık" diyor. Kızmanın, konuşmanın numara olduğunu<br />

biliyorum.Yönetimde görevli birkaç kişinin eşliğinde yönetim binasına doğru gidiyoruz.<br />

Sakine ile Cahide hüngür hüngür ağlıyorlar. Yönetim binasına yaklaştığımızda eşim<br />

silahların bulunduğu bir binaya doğru hızla koşmaya başladı. Güya gidip orada intihar<br />

edecek. Baran da intihar etmesini engellemek için peşinden koştu. Beni etkilemek ve<br />

boyun eğdirmek için hazırlananan sanaryonun bir sahnesi olduğunu bildiğimden hiç<br />

etkilenmediğim gibi kendi kendime "siz yapın, bir gün hepsini yazarım" diyorum.<br />

Dr.Baran'la eşim gelince, yönetim binasına giriyoruz. Cahide ile Sakine yüksek sesle<br />

ağlamalarını sürdürüyorlar. Yönetimde görevli, mücadeleye yeni katılmış bir ukala bana<br />

"siz burayı bozamazsınız!" deyince "lan serserilik yapma" diyerek üzerine gittim, dışarı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!