ayetler_renkli
ayetler_renkli
ayetler_renkli
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
gerekçesiyle mahkeme kararları ve ulu önderimizin kararıyla karşıma dizilenlerin (ben bu<br />
kadarını biliyorum) sayısı yüzkırkbir kişidir. (18)<br />
Eski yönetim gidince, ulu önderimiz tarafından yeni bir akademi yönetimi atandı. On<br />
kişiden oluşan bu yönetimin üçü cezaevi çıkışlıydı. Cezaevinde üçününde durumu vasattı.<br />
Đspiyonculuk ve itirafcılık yapmamışlardı ama, cezaevi direnişçiliğinde tuturamamışlardı.<br />
Yeni yönetimde bir köylüm, hata yakın akrabam da yer alıyordu. Bu akrabam, ben<br />
tutuklanıp cezaevine girdiğimde henüz ortaokulda okuyordu. Köyde bulunduğumda<br />
düşüncelerimden hayli etkilenmişti. 1986 yılında işci olarak gittiği Almanya'da<br />
mücadeleye katılmış. Bir davaya inanmaktan ziyade, mücadeleye katılmayı geçim kaynağı<br />
olarak görmüştü. Đyi dalkavukluk yapar, ulu önderimizi iyi överdi.<br />
Ulu önderimiz, beni şeytan ilan ettiği zaman; beni taşlayıp iyi bir hacı olmak isteyenlerden<br />
biri de buydu. Gerçekten benle Sakine, kelimenin gerçek anlamıyla Beka vadisinde birer<br />
şeytandık. M.Şener olayı çıkmadan cezaevi direnişçileri melekti. Bütün yeminler,<br />
"önderliğe ve zinden direnişçilerine bağlı kalacağıma söz veriyorum" la bitiyordu. Đslam<br />
inancında olanların Allah ve melakiyetler üzerine yemin ettikleri gibi, akademide cezaevi<br />
direnişcileri ile ulu önderimiz üzerine yemin içiliyordu. Akademiye melek olarak geldik<br />
fakat ulu önderimizin önünde secdeye durmadığımızden, dergahtan atılarak boynumuza<br />
toknahlet takıldı. (19) Ve Ardından taşlandık. En çok taşlayanlarda, en fazla ulu<br />
önderimizin gözüne girmek isteyenlardi. Ayrıca, akrabam olanın bu konuda özel bir çaba<br />
sarf ettiğini görünce durum daha da dikkatimi çekti. Ya ulu önderimiz tarafından özel<br />
olarak görevlendirilmişti ya da bu onun özel bir taktiği idi; yakınlarını kişiye karşı<br />
kullanarak düşürmekti taktik; eşimden sonra bu adamı kullandığını düşünüyorum- ya da<br />
yakınım daha üst bir mevciye gelmek, olanaklara konmak için mükafatlandırılmak<br />
istiyordu.<br />
1991'de Türkiye'de yapılan genel seçimlerde Halkın Emek Partisi Bingöl adayı Đbrahim<br />
Đncedursun seçimleri kayıp ettiğinden, ulu önderimizin eleştirine maruz kaldım. Bana:<br />
"Neden Bingöl'ü örgütleyememişsin?" deyince bende: Onbir yıldır cezaevindeyim,<br />
görüşmeme gelenleri örgütledim, korkudan gelmeyenleri nasil örgütleyeyim?" dedim.<br />
Akrabam olan fırsatan yararlanarak söz hakkı aldı: "Başkanım Selim bu güne kadar<br />
Bingöl'de tek bir adam örgütlememiştir" dedi. Böyle yırtık dondan çıkar gibi kendisini<br />
ortaya atmasına çok sinirlendim, siktiri çekeçektim ama kendimi zor tutum. Herkes<br />
şaşırmıştı, yakınımın bu sahtekarlığını ortaya koymak için: "Acaba arkadaş kendini<br />
adamdan saymıyor mu?" diye sorunca, yakınımın yüzü pancar gibi kızardı. Bu durumu<br />
izleyen 500'e yakın gerilla kahkahayla güldü. Kendi kendime "Allah kimseyi şeytan edip<br />
fanatik kulların bulunduğu bir vadiye düşürmesin" dedim. Dalkavukluk yapıp devrimci<br />
olacağını sanan veya devrimciliğin böyle olduğuna inanan yakınımı biraz anlatmalıyım.<br />
Ulu önderimizin yaratığı tipin, tipik bir örneği olduğu için anlatmadan geçemiyeceğim:<br />
Yakınım yeni oluşan akademi yönetiminde kamp savcılığı görevine atanmıştı. Yazdığı<br />
iddianameleri duruşmalarda okuduğunda, kalkıp tokatlamak geçiyordu içimden. "Alçak,<br />
düşkün, yozlaşmış ve fahişe gibi kelimelere doluydu yazdığı suçlamalar.<br />
Bir ara KOÇER takma adlı bir bayanın, göz altına alındığını duymuştum; kız,<br />
tutuklandıktan yaklaşık bir ay sonra mahkemeye çıkarıldı. Sivas doğumluydu, Almanya'da<br />
büyümüştü. Bize anlatıldığına göre Almanya'da bazı erkeklerle ilişkileri olmuştu. Koçer'in<br />
sesi çok güzeldi, akademiye gelmeden önce Aram Dikran'la sahne sanatçılığı yaptığı,<br />
kaset doldurduğu söyleniyordu. Bizden önce akademide eğitim gördüğü Beyrut'a sorumlu<br />
olarak atandığı, bir genç ile ilişkiye girdikten sonra evlenmek istediği bize verilen bilgiler<br />
arasındaydı. Koçer, bu suçlarından dolayı Beyrut'a yakalanıp akademiye getirilmiş, bir ay<br />
uygulamada kalıp mahkeme huzuruna çıkarılmıştı.<br />
Yaklaşık olarak 500 öğrenci palatforumda mahkemeyi izlemekteyiz; genç kızın yüzü bize<br />
dönük, hazır ol vaziyete karşımızda bekliyor. Yakınım, yazdığı iddianameyi eline alıp<br />
okumaya başlıyor: "Bu unsur, Almanya'da fahişelik yapmış, özel savaş tarafından<br />
yozlaştırılmış, rezil, namusuz bir fahişedir! Yüce ortamımızda bulunmasına rağmen bu<br />
yozluğunu sürdürmüş, kutsal akademinin adını kirletmiş, bu iflah olmaz düşkün, lümpen