22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çağırsam gelenler olur. Haber iletecek paramın olmadığını bildiğimden küçük defterimi<br />

cebime koymaktan başka ne yapabilirim? Yatağıma uzanıyor ve düşünüyorum; iki yıllık<br />

süreci kafamda netleştirmem, Avrupa’ya ulaşmam kadar önemlidir diyorum. Đki yıl<br />

boyunca gece gündüz düşünmüş, izlemiş, okumuş, tartışmış, yaşamış, tanık olmuştum<br />

herşeye. Ama buna rağmen düşünmeye gereksinim duyuyorum. Okuduklarımı<br />

gördüklerimi, yaşadıklarımı, yaptıklarımı, taptıklarımı, lanetlediklerimi yazmam gerek.<br />

Halkım doğal olarak bu çirkefliklerin yaşandığına inanmakta zorluk çekecek. Ama<br />

anlatmalıyım. Đnandırıcı olmak çok önemli. 1981`de D. Bakır cezaevinde tutsakken,<br />

yüzbaşı Esat Oktay`ın zulmü başlamıştı. Đzliyordum, yaşıyordum, görüyordum,<br />

duyuyordum, direniyordum. Tanık olduklarımı hafızama not düşüyor, ileride yazarım<br />

diyordum. Esat Oktay: " Ben size öyle uygulamalar yaparım ki, ilerde anlatsanızda kimse<br />

inanmayacak" diyordu. Yedi yıl sonra yüzbaşı Esat`ın yaptığı zulmü " 12 eylül<br />

karanlığında Diyarbakır Şafağı " adlı iki ciltlik kitabımda anlattım. Cezaevinden<br />

yollayarak Almanya ve Türkiye`de yayınlattım. " Đnsanlar okuyunca inanmazlar" diye<br />

korkuyordum. Ama 1991 yılında cezaevinden tahliye olup okuyucularımla tanışınca<br />

inandıklarını gördüm ve çok sevindim.<br />

Şimdi yine böyle bir durumla karşı karşıyayım." pkk" nın içindeki uygulamalar, ulu<br />

önderimizin yarattığı durum, entrika, yalan, işkence, baskı, katlıam, korku, dalkavukluk,<br />

diktatörlük, kadın erkek ilişkilerinin korkunçluğunu ve hametini yazmam gerekir. Zaten<br />

benimle her karşılaştığında " Benim yaşamımı bir kitap olarak yaz" diyordu ulu önder.<br />

Bende yazacağıma dair söz veriyordum. Diğer kitaplarımı yüzeysel buluyordu. Ona göre<br />

her şeyin altında kendisi vardı. Ben kendisini değil, görüntüyü yazmıştım. Yani<br />

Diyarbakır cezaevinin direnişlerini yazarken, ulu önderimizden pek söz etmemisim. Bize<br />

anlattığına göre, D.Bakır cezaevinde direnen kendisiymiş, ben bunu görememiş yüzeysel<br />

kalmışım. Ulu önderimizin eleştirilerini dikkate almamam mümkün mü? " Yazacağım"<br />

dedim mi, yazarım.<br />

Sekiz ay Mahsum Korkmaz akademisinde kaldım. Orada, inanılmaz, insanı çıldırtan,<br />

sersemleştiren, yaşamdan nefret ettiren, güldüren, düşündüren olaylara tanık oldum. Bir<br />

yıl Avrupa`da kaldım. Serxwebun, Berxwedan gazetelerinin koardinatörlüğünü ve Avrupa<br />

örgütünün merkez üyeliğini yaptım. Burada gördüğüm, tanık olduğum entrikalar,<br />

ispiyonculuk, ayak oyunları, ikiyüzlülük, şakşakçılık, dalkavukluk, despotizm,<br />

şablonculuk ve kokuşmuş ilişkiler gördüm. Ulu önderimizin indirdiği bütün <strong>ayetler</strong>i<br />

okudum; tarihin çarpıtılması, gerçeklerin yerine yalanların konulması, yamyamlıkları, ve<br />

iki yıl boyunca yaşadığım cehennemi hayatı yazmayı düşünüyordum. Bir yazar olarak<br />

yeterince gözlemlemiştim.<br />

Ulu önderimizin yanında kalarak gerçekleri yazamazdım. Gerçekleri yazmak, tabuya<br />

dokunmak demekti; sonucu ise pis ve damgalı bir ölümdü. Aslında ulu önderimizin<br />

benden istediği; tüm iğrençliklerin özünü gizleyecek ve bu pisliklerin gizlendiği iyi bir<br />

ambalaj görevi görecek bir kitap yazmamdı. Bütün resmi ideolojiler; beyinleri tutsak<br />

dalkavuk yazarlar aracılığıyla böyle kitaplar yazdırmışlardı. Bu durumu çok iyi bilen ve<br />

yaşayan ben, bunu yapacak kadar alçalabilir miydim? Yirmi yıldan beri Türk<br />

edebiyatçılarını ve sanatçılarını eleştiren, resmi ideolojinin köleleri veya dalkavukları<br />

olarak gören ben, olanlarla aynı konuma mı düşeçektim? Hayır! Yazarlığı bırakırım, tek<br />

satır yazmam, gerekirse ölürüm ama resmi ideolojinin emriyle, yalanlarla gerçekleri<br />

maskeleyemem.<br />

Avrupa`ya gittiğimde, akademide ulu önderimize söz vermeme rağmen, kitap yazmaktan<br />

vaz geçtiğimi söyledim. Çünkü gördüklerim, yaşadıklarım başka, benden istenilen<br />

bambaşka şeyler yazmam idi; birbirine taban tabana zıt olan şeyler. Evet, ikide bir<br />

yazmam isteniyordu. Sonunda: " Yazmayacağım, yazarlığı bıraktım, Salman Rüştü olmak<br />

istemiyorum" dedim. Bu sözüm ulu önderimizin mübarek kulaklarına gitmişti. Tabi ne<br />

demek istediğimi çok iyi anladığını biliyorum. Daha önce de yazmayacağımı anlamıştı<br />

zaten. Avrupa`ya giderken " Beni anlatan yazılar yaz ha!" demişti. Bunun bir talimat<br />

olduğunu biliyordum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!