ayetler_renkli
ayetler_renkli
ayetler_renkli
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bu aşamada diktatörün emrinde yeterince asker yoktur. Kendisi dışında bir kurum<br />
güçlenir, güç ve otorite sahibi olursa, üslendiği fonksiyonu yerine getiremeyeceğini,<br />
iktidarı kayıp edeceğini çıkarıyordu. Bunun için sık sık:" kurumlaşalım, ben<br />
kurumlaşmayı savunuyorum, kurumları oluşturmak istiyorum, fakat siz beceriksizsiniz,<br />
yaratamıyorsunuz..." propogandası altında bütün kurumlaşmaları engelliyor veya tasviye<br />
ediyordu. Sadece ismi olan her kuruma bir dalkavuk atıyor, emrine iki kişi vererek işleri<br />
bu düzeyde tutmaya özen gösteriyordu. Đlerde emrindeki askerleri çoğaltabilirse;<br />
Ortadoğunun diğer diktatörleri gibi askerlerin dipçiği altında uydu kurumlar yaratıp<br />
Mustafa Kemal, Hafız Esat, Saddam Hüseyin örneklerini tekrarlamak istiyordu. Bunun<br />
dışında bir sistem düşünmesi zaten mümkün değildi. Çünkü yurt dışına çıktıktan sonra<br />
dünyada ki gelişmeleri izlememiş, kitap okumamıştı. 1973-1979 yılları arasında Stalin<br />
sosyalizmini kitaplardan öğrenmiş, ona inanmış, Şam dünyası kafasının miğferi olmuş,<br />
Şam sosyalizminin pkk içindeki uygulayıcısı olmuştur.<br />
Dünyadaki gelişmelerden habersiz olduğu halde;" ben herşeyi biliyorum, Marks`ı Lenin`i<br />
aştım, hiç bir peygamber, dünyanın hiç bir lideri benim kadar konuşup yazmadı " havasına<br />
girdiği, yanındakileri de buna inandığı için kendisi de buna inanmış, bu yansılsamalı<br />
durum yeni gelişmeleri öğrenmesini, gerçekleri görmesini engelliyordu. Bunun ötesinde<br />
onun ne öğrenmesi ve ne öğrenmemesi gerektirdiğini Şam yasaları belirliyordu. Tıpkı<br />
kullarının ne öğrenmesi, ne öğrenmemesi gerektirdiğini kendisinin belirlediği gibi.<br />
Bütün <strong>ayetler</strong>ini okuduğum, uzun süre dinlediğim için çapını, ufkunu; kültür seviyesini,<br />
yani mentalitesini biliyorum. Onu şöyle analiz etmek mümkündür: Ankara, Şam kültürü,<br />
Stalin Sosyalizmi ve Urfa toprak ağalığı kültürünün birleşiminden oluşmuş bir tiptır.<br />
Entrikacılıkta Mustafa Kemal, tasviyecilikle Hafiz Esat, Diktatörlükle Stalin, söylem,<br />
despotizm ve yaşam tarzıyla Urfa toprak ağasıdır.<br />
Mustafa Kemal kendi başına çok kötü değildir. Hafız Esat ta öyle, Stalin ve Urfa toprak<br />
ağalığı da kültürde kendi başına çok kötü değillerdir. Ama bu dördünün kötü yönlerinin<br />
toplamından oluşan bir tip tam bir ucubedir. Ve biz bir Ucubeyle karşı karşıyayız. Bunları<br />
sadece bir benzetme olsun diye söylemiyorum. Ulu önderimiz daha devlet kurulmadan<br />
Mustafa Kemal’den çok daha fazla arkadaşlarının başını yedi! Ulu önderimiz daha devrim<br />
yapmadan Buharınlar, Kamanevler, Zinovyevler Trocki gibi kurbanlar o kadar çoğaldı ki;<br />
mübarek daha devlet kurmadan Esat`ı geçti. Kendisi dışında tasviyeye uğramayan bir şey<br />
bırakmadı. Urfa ağaları zaten onun yanında ağa bile sayılmazlar; oturuşu ağa, konuşması<br />
ağa, köylülerini azarlaması ağa, halka tepeden bakması ağa, yaşam tarzı ağa, tuvalete<br />
çıkma dışında ardında sürekli fotografçı ve kameracı dolaştırması, sonradan görme bir<br />
ağanın aynısıdır. Böyle ulu önder Kürt halkına nasıl bir rejim vaad edebilir? Nasıl bir<br />
ekonomi? Nasıl bir toplumsal düzeni? Ulu önderimizin bu konularda düşünceleri yoktur.<br />
Ekonomiden hiç birşey anlamıyor, <strong>ayetler</strong>ini inceleyin; ekonomiyle ilgili yuvarlak sözler<br />
dışında bir şey bulamazsınız. Çavuşesko, Honecker, Stalin sosyalizmini önerse, kaç yıl<br />
yaşayabilir bu çağda? Koskoca Sovyetlerde yaşayamayan Stalin rejimi, Kürdistan gibi bir<br />
ülkede yaşar mı?<br />
Ulu önderimiz mevcut kafasıyla kapitalizmi bile yaşatamaz. Çünkü "yarattım" dediği<br />
insan mentalitaesi; onun propagandasını yapamaz; onun söylediği <strong>ayetler</strong>i tekrarlama,<br />
savaşta ölme ve öldürme dışında hiç bir yeteneği yoktur. Kişinin yeteneklerini öldürtmesi,<br />
yok etmesi, geçmişinden bütünü ile sıyrılması, militanlaşması ön koşul olarak kabul<br />
edilmektedir. Bu anlayışta; ülkemizi sömürgeleştiren bir gücün taktiğini gömek gerekiyor!<br />
Ulu önderimizin denetiminde çalışıp; ekonomiden, maliyeden; ticaretten, diplomasiden,<br />
gazetecilikten, edebiyattan, sanat ve müzikten anlamak ve bu yönden gelişmek için çaba<br />
harcamak suçtur. Böyle özel yeteneklere sahip olanların yapmaları gereken ilk şey bu<br />
konulardaki bütün yeteneklerini bir tarafa bırakmalarıdır. Onun yanına giden kişilere<br />
söylenen ilk söz "bu gereksiz işlerden bir an önce vazgeçin ve militanlaşın" sözüdür.<br />
Militanlaşmanın karşılığı da, önderlik çizgisine gelmek ve dalkavuklaşmaktır. Çünkü ulu<br />
önderimizi elindeki araç, güç, beyin yapısı bunu buyuruyor.<br />
Kim ne derse desin, ne söylerse söylesin, ne yazarsa yazsın, ulu önderimizin yönetim