ayetler_renkli
ayetler_renkli
ayetler_renkli
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
orosupu'nun soruşturma komisyonu adına idamını istiyorum!"<br />
Bu manzarayı kafanızda canlandıra biliyor musunuz? Kendinizi bir anlık bu gencecik<br />
kızın yerine koyabiliyor musunuz? 20 yaşlarında gençecik bir kızsınız, 500 bayan ve<br />
erkeğin huzurunda ayakta bekletiliyorsunuz ve söz konusu iddianame yüzünüze karşı<br />
okunuyor. Bu yargılamada Koçer, oy çoğunluğuyla idam cezasına çarptırıldı! Kızın idamı<br />
için elimi kaldırmadığımdan; dışarı çıktığımızda, yakınım beni eleştirmeye geldi: "Sen<br />
yirmi yılık PKK'lisin ama, yeni mücadeleye katılanlar kadar aktif değilsin" dedi. Kızın<br />
idamı için elimi kaldırmadığımdan, onun gözünde pasiftim.<br />
Ben herşeyden önce, suçu ne olursa olsun idam cezasına karşıyım. Bu konu hakkında<br />
geniş bilgiye sahip olduğumdan bazı sonuçlara varmış, idam cezasının mantıksızlığını<br />
anlamış, idam cezalarının kalkması için mücadeleler vermiş, konuyla ilgili yazılar kaleme<br />
almıştım. Türk devletinin ve Güney Afrika´daki Beyaz rejimin yaptığı idamları protesto<br />
etmek için etkinliklere katılmış, açlık grevine girmiştim. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının<br />
idam edildigi 6 mayıs sabahı hüngür hüngür ağlamıştım!<br />
Sonra, mahkemeyi mahkeme olarak kabul etmiyordum. Ortada kanun yoktu, kanunsuz<br />
mahkemeye mahkeme denilemezdi. Burada ulu önderimiz çizgisi kanundu, genç kız bu<br />
çizgiye göre yargılanıyordu. Şartlandırılan ve resmi ideoloji ile beyinleri uyuşturulan,<br />
pratik uygulayıcılardı. Bunları yakınıma anlatmaya gerek görmüyordum. Çünkü beyni,<br />
anlatacaklarımı, anlamayacak şekilde programlanmıştı.<br />
Koçer idam cezasına carptırıldıktan bir süre sonra ulu önderimiz tarafından af edilerek,<br />
gerilla olarak Botan bölgesine gönderildi. Đlk fırsatta Türk ordusuna sığınarak<br />
Harpagos'laştığını duydum. Kız Türk ordusuna sığınınca bölgede operasyonlar başlamış,<br />
köylüler tutuklanmış, kadınların ırzına geçilmişti; bunlar yakınımın umurunda bile<br />
değildi. O iyi bir dalkavuk olmayı ve ulu önderimizin anlatılarını tekrarlamayı düşünür,<br />
devrimin, ülkenin, halkın önemi kavrayamazdı. Üç ay sonra akademinin yönetimi değişti.<br />
Yakınım sorumlu olarak Avrupaya gönderildi. Bu kez ben akademi yönetimine ve<br />
soruşturma komisyonuna seçildim. Suriye'li bir Kürt soruşturma komisyonuna bir rapor<br />
yazmıştı. Okuduğumda çarpıldım. Raporunda: "Bir önceki yönetimde soruşturma<br />
komisyonunda görevli olan Mesut'un, yönetimde görevli olan Hacer'le uygunsuz ilişkileri<br />
vardı. Bir gece kaldığım takımın tepe nöbetcisi iken; ağaçlık alanda ikisini uygunsuz<br />
pozisyonda gördüm. Yönetim değişmeden uygulamaya alınır, başıma bir iş gelir diye<br />
kimseye söyleyemedim. Bir kaç kez önderliğe rapor yazmayı düşündüm, cesaret<br />
edemedim" diye yazmıştı.<br />
Hacer, Suriye'de üniversite okumus, iri yapılı, esmer ve güzel bir kızdı. Bana verilen<br />
raporu saha komutanına okudum. Çünkü saha komutanı Adnan, bir öteki yönetimde de<br />
görevliydi. Raporu dinledikten sonra "böyle bir şey olabilir mi?" diye sorduğumda<br />
"doğrudur" dedi. "Geceleri hep Hacer'le devriyeye çıkar, saatlerce gelmezlerdi. Bir kaç<br />
kez eleştirdim, gözlerimle görmedigim için fazla üstüne gidemedim" diye noktaladı.<br />
Namusuzlugu yargılayan namusuz savcı buydur işte! Demek ki, Koçer hakkında<br />
hazırladığı iddianamede kullanılan bütün kelimeler, kendisi içinde geçerliydi. Ulu<br />
önderimizin yasakladığı cinsel ilişkinin, doğuracaiı doğal sonuç buydu. Bir kaç yıl önce<br />
Almanya'da birisiyle seviştigi için kızı idam cezasına çarptıran savcının kendisi,<br />
duruşmayı sonuçlandırdığı günün akşami, akademinin "kutsal toprak"ları içindeki<br />
ağaçların altında güzel Hacer'le sevişiyor. Tıpkı vaiz verip namaz kıldıktan sonra ilişkide<br />
olduğu kadının evine giden köyümüzün imamı gibi veya "dokuz kez seviştim" diye günah<br />
kağıdına yazan genç rahibeye yüz kamçı atırıp, bir papaz ile sevişen baş rahibe gibi.<br />
Bu durumu ulu önderimize izah ettim. Bu kadar sahtekar olan yakınımın Adana ve Mersin<br />
pratiğinden de kuskuluyum dedim. Ulu önderimiz anlatıklarimi dinleyince: "Tehlikeli bir<br />
adamdır, bizim basit bir memurumuzdur" dedi. Mustafa Gezgör, söz hakkı almadan<br />
oturduğu yerden ayağa kalktı: Ama damga memurudur" dedi. Ulu önderimiz biraz<br />
düşündükten sonra: "Tamam o görevden alacağız" dedi. Kul olduğu ve bana karşı<br />
kulanımda gereki olduğu için cezalandırılmadan ziyade, benimle karşı karşıya getirilmesi