22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yatınca ranza kırılır mı? Arabalara binince, diğer insanlar gibi aynı parayı mı ödüyor,<br />

yoksa dört katını mı? Kahveye gidince ince belli bardakla çay isteyebiliyor mu?<br />

Dondurma satın alınca, diğer insanlar gibi küçük dondurma külahını mı eline alıyor?<br />

Birisiyle kavga ederse karşıdakinin durumu ne olur? Adamı aynada gözleyip bu tip<br />

soruları kendime sorarken, berber onun saçını kesiyor, o da berberin ücretini verip çıkıyor.<br />

Arkadan bakıyorum. Tuhaf! Montofon ineğine benziyor, her kalçasından kolaylıkla bir<br />

insan yapılır diyorum. Dışarda bekleyen arabasının kapısını açıyor, iyice izliyorum,<br />

bindiğinde araba bir karış çöküyor.<br />

Yunan berbere, manifaturacıya anlattıklarımı anlatıyorum. Berber Yunanistan`da değil,<br />

Beyrut`a doğduğunu, anne ve babasınin 1920`lerde Ege`den kaçtıklarını, aslen Anadolu`lu<br />

olduğunu söylüyor. " Benden selam söyle Anadoluya" romanını okuyup okumadığını<br />

soruyorum, okumadığını söylüyor, okursan anne ve babanın orada nasıl yaşadıklarını ve<br />

neden kaçtıklarını öğrenirsin diyorum.<br />

Konfeksiyoncunun anne ve babası Saman dağından, berberin anne ve babası Ege`den. Ben<br />

onlardan 70 yıl sonra aynı rejimin zulmünden dolayı Beyrut`a geldim. Ve bu gün<br />

Beyrut`ta onların çocuklarıyla bizi yurdumuzdan kaçırtanların dili aracılığıyla anlaşıyoruz.<br />

Adamlarda tarih bilinci olsa bana yardımcı olurlar. Konfeksiyoncu ve berberin öyküsünü<br />

en az kendi öyküm kadar biliyorum. Ve onlara kendi öykümü değil, kendilerinin<br />

öyküsünü anlatırım. Berber beni bir Kürt ile tanıştıracağını söylüyor, itirazımı beklemeden<br />

dışarı çıkıyor. Bir süre sonra 50 yaşlarında zayıf, uzun ince boylu bir adamla içeri giriyor.<br />

" Marhaba tu bi xer hati" diyor yaşlı adam. Hal hatır soruyorum, adam, aslının Süryani<br />

olduğunu, babasının Diyarbakır`dan buraya 1920`lerde göçtüğünü, Kürtçe’yi iyi<br />

konuştuğunu fakat Türkçe konuşamadığını anlattıktan sonra: " sen serok Apo`yu duymuş<br />

musun?" diye soruyor, duymuşum diye yanıtlayınca: " o zaman kalk bir çay içmeye<br />

gidelim" diyor, kalkıyoruz.<br />

Berber dükkanının biraz aşağısındaki sokağa sapıyor, yüksek bir apartmanın alt katına<br />

giriyoruz. Kahveye gideceğimizi sanıyorum ama adam beni eve götürüyor. Asansör<br />

kapısını açıyor içeriye girip, düğmeye basıyor altıncı kata çıkıyoruz. Ev bomboş ve<br />

kocaman. Đlk oda kullanılmaz bir halde. Eski tahta ve hurda eşyalarla dolu. Đkinci odanın<br />

kapısı da açık, oraya da göz atıyorum. Somyanın üzerinde bir yatak ve battaniyeler var;<br />

her şey darmadağınık. Koridordan bir oturma salonuna geçiyoruz, üstü örtüsüz antika bir<br />

masa, masayı tamamlayan iki sandalye. Salonun bir köşesine üzerinde dağınık çarşaf ve<br />

battaniyelerin bulunduğu iki kişilik bir karyola daha atılmış. Salonun diğer köşesinde<br />

kapağı açık kocaman bir valiz. Đçinde çok sayıda tişört, gömlek ve iç çamaşırları<br />

görülüyor.<br />

Adam Kürtçe olarak: " Buyrun oturalım" deyince, karşılıklı konulmuş antika sandalyelere<br />

oturduk. Masanın üzerinde oldukça büyük antika bir çakmak ve yedi-sekiz adet değişik<br />

marka sigara paketi duruyordu. Kaçtığımdan bu yana sigara alma imkanına sahip<br />

olmadığımdan, bir marlboro sigarası yakıyorum. Adam çay demlemek için izin isteyip<br />

mutfağa geçiyor, bir süre sonra geri dönünce kısaca öykümü anlatıyorum. Adam: " benim<br />

derdimde seninkinin aynısı, hatta benim derdim seninkinden daha büyük" diyor. Yapma<br />

etme dayı, senin kalabileceğin evin, yatabileceğin yatağın, içebileceğin çayın sigaran var.<br />

Benim ise hiç birşeyim yok diyorum. Adam kendi öyküsünü anlatmaya başlıyor; bir<br />

zamanlar çok zenginmiş. Hanları, hamamları, dükkanları, apartmanları varmış. Sonra iflas<br />

etmiş, hanları, hamamları, dükkanları, apartmanları elden gitmiş. Eroin satma<br />

suçlamasından cezaevine düşmüş, tüm mal varlığını ortaya koyarak tahliye olabilmiş.<br />

Kızları Beyrut`ta evliymiş, iki oğluyla karısı Amerika`da yaşıyormuş, elinde sadece bu ev<br />

kalmış, karısının yanına gitmek istiyor ama pasaport ve vize alamıyormuş. Öyküsünü<br />

anlatırken kapı çalındı. Adam hızlı adımlarla dış salona gitti. Bir kadın sesi geliyordu, ne<br />

konuştuklarını anlamıyordum, geri dönünce: "Kucağında bebeği ile 20 yaşlarında bir<br />

kadın, para istedi. Bitişik odadaki yatağı gösterdim`gel yatalım vereyim dedim, kabul<br />

etmeyince gönderdim" dedi, gülerek: " Ne yapayım? Bekar yaşıyorum, karısız olmuyor,<br />

para bulunca bazen güzel kızları getiriyorum, bir iki gece keyfime bakıp gönderiyorum"<br />

diye sürdürdü konuşmasını. Ardından yerdeki büyük valizi göstererek: " o eşyalar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!