22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

geçirerek zaferini dünyaya ilan etmişti. Kırkyedi yıl sonra, Stalin'in ülkesinde devlet<br />

başkanlığı yapmış Gorbaçov yine aynı meclisin salonunda kapitalizmin zaferini<br />

kutluyordu.<br />

Ben bu düşüncelerle Hitler'in eski meclisinden ayrılıyorum.Yanımdaki tercümanımla<br />

meclis binasının bitişiğindeki geniş alana gidiyoruz. Burada Rus kalpakları, Rus general<br />

elbiseleri, Rus yapısı gece dürbünleri ve Rus madalyaları satılıyordu. Satılanlar içinde<br />

yalnız madalyalar ilgimi çekti. Birkaçını inceleyip fiyatlarını sordum "Tanesi 1 Mark"<br />

dedi satıcı... Moskova önlerindeki savaşları düşündüm. General Panfilov aklıma geldi.<br />

Elimdeki madalyaya bakarak "Bu onun madalyasi olmasın!" dedim. Stalingrad<br />

çarpışmaları gözlerimin önünde canlandı. Hitler'in meclisini ele geçiren askerlerini,<br />

komutanlarını düşündüm. Ardından madalya törenlerini... Ama o madalyalar şimdi süs<br />

eşyası olarak 1 Alman Mark'ına satılıyor.<br />

Halka değer vermeyen, halkın yönetimde yer almasını engelleyen, demokrasi ve<br />

muhalefetten öcüden korkarcasına korkan, muhaliflerini ta Meksika'da nacakla öldüren,<br />

"ben doğruyum, benim dışımda herkes emperyalizmin ajanıdır." diyen ve ömürübillah tek<br />

başına iktidarda kalma çabası harcayan, etrafındaki insanları dalkavuklaştıran kişilerin<br />

askeri zaferleri ne denli büyük olursa olsun, tarihin o zaferlere biçtiği değer 1 Alman<br />

Mark'ıdır diyorum. Ulu Önderimizin henüz kazanılmamış askeri zaferlerini düşünerek<br />

uyuyorum.<br />

28 Agustos 1993 Beyrut Bölüm: 14<br />

"Astyages yöntemleri, Harpagoslar üretmeye devam ediyor."<br />

Bugün yeni bir gelişme oldu. Saat 15.00'te Marie Rose'nin telefon çağrısı üzerine Kızılhaç<br />

komitesine gittiğimde Alman elçiliğinin bana vize vereceğini öğrendim. Ben, Pascal'ın<br />

sekreteri ve Kristin, komitede çalışan Hüseyin'in kullandığı bir taksiyle Alman elçiliğine<br />

gittik. Bu kez bizi tez içeri aldılar. Đlk gittiğimde oturduğum salonda biraz bekledik.<br />

Oradan elçinin oturduğu odaya alındık. Elçi bizimle tokalaşıp "hoş geldiniz!" dedikten<br />

sonra elindeki dosyadan bir faksı çıkardı. Kağıtın üzerinde adımı- soyadımı gördüm. "Bir<br />

ay yalnız Bremen'de konuk olarak kalabilir." dedi. Kristin "Pasaportu yok" deyince, elçi<br />

biraz düşündü."O zaman zor, bir diş işleri bakanlığımızla görüşmem gerek. Yaklaşık bir<br />

hafta sürer." dedi. Kristin vize için okeyli kağıdın fotokopisini istedi. Kağıdı alınca<br />

Kızılhaç komitesine geri döndük. Kristin vize okeyli faks kağıdı Pascal'a verince "Tamam,<br />

bu kağıtla pasaport verilmesi için Lübnan pasaport dairesine başvuracağız." dedi.<br />

Beyrut havaalanını güvenlikli bulmadığımdan Pascal'a Lübnan hükümetinden Larnaka ve<br />

oradan Bremen'e gidebilmem için çıkış izni, Kıbrıs konsolosluğundan vize alınmasını<br />

istedim. Çünkü Ulu önderimiz Suriye muhabaratını devreye sokup havaalanı girişinde<br />

beni yakalatabilir. Lübnan olduğu gibi Suriye'nin denetiminde, sömürge bir ülke<br />

durumunda. Her yerde Hafiz Esat'ın fotoğrafları asılı, muhabarat merkez noktaları ele<br />

geçirmiş durumda. Bir zamanlar, tıpkı bugün bize yaptığı gibi Filistin ve Lübnan<br />

örgütlerine "yardım" yapan Esat, süre içinde Filistin hareketlerini dağıtarak tasfiye etti.<br />

Lübnan'ı da kontrolü altına aldı. Filistin ve Lübnan örgütlerini tasfiyeden elde edilen<br />

deney ve tecrübeler ışığında şimdi bizde tasfiye gerçekleştiriliyor.<br />

Pascal, Larnaka önerimi mantıklı buluyor ve ben tekrar otele dönüyorum. Yaşlı George'le<br />

karşılaşıyorum. Bana "ne zaman gideceksin?" diye soruyor. Her zaman olduğu gibi yine<br />

"tomorow" diye yanıt veriyorum adama, gülüyor. Son bir haftadır beni gördügünde "ne<br />

zaman gideceksin?" sorusunu sorduğundan ve ben de "tomorow" yanıtını verdiğim için,<br />

adam beni "tomorow" olarak çağırıyordu.<br />

Bu son hapsimden ne zaman tahliye olacağım? Sabırsızlıkla bekliyorum. Hayatımda<br />

dördüncü tahliyem olacak bu. Đlk tahliyem 1978'de Bingöl cezaevinden olmuştu. Bir<br />

santiye soygunundan dolayı bir hafta tutuklu kalmıştım. Đkinci tahliyem, Diyarbakır'da

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!