22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

geleceğe uzanıyor düşlerim. Bazen uçağa biniyor Almanya`nın Frankfurt kentindeki hava<br />

alanına iniyorum. Kalabalıkların arasında nereye gideceğimi bilemiyorum. Eskiden<br />

gittiğim, bildiğim yerlere gidemem, yurtseverler ne zaman, nereden geldiğimi soracaklar.<br />

Gerçekleri olduğu gibi izah edersem, huzursuzluk isyan başlar. Peki, Almanya`da ne<br />

yapacağım? Susarsam, hiç kimseye bir şey söylemezsem, doğru olur mu? Böyle yaparsam<br />

"yıldı, örgüte ayak uyduramadı, mücadeleyi terk etti " propogandası yaptırır, fırsat<br />

bulduğunda Mahmut Bilgili veya başkaları gibi beni gizliden imha ettirir. Gerçekleri<br />

olduğu gibi anlatır, yazarsam, ardıma adam takarak öldürmeye çalışır. Gerçekleri<br />

yazmamdan ve anlatmamdan çok korkar. Çünkü bütün suçları orta yere dökülür, gerçek<br />

yüzü ortaya çıkar. O halde susmamam, yazmam gerek. Yapılanlar, olup bitenler,<br />

katliamlar, tasfiyeler, cin<strong>ayetler</strong> karşısında susacaksam, ha örgüt içinde susmuşum, ha<br />

dışında, ikisi arasında fark yoktur. Sussacaksam kaçmam gereksizleşir. Neden kaçtım ki?<br />

Gerçekler gizli kalmamalı, korku gerçeklerin üstüne perde olmamalıdır. Anlatacağım<br />

diyorum. Ama nasıl? Yani nasıl anlatacağım? Nasıl inandıracağım? Tanrıya karşı<br />

gelmişim, kullara tanrının "tanrı" olmadığını, tanrı olarak bilinenin, bir sahtekar, bir<br />

zulümkar, bir ikiyüzlü ve Kürdistan`i sömürgeleştiren bir devletin elinde kukla, Kürt<br />

halkının gelecek vaad eden gençliğinin celladı olduğunu anlatacağım. Herkesi kısa bir<br />

süresi içinde buna inandırmanın güç olduğunu biliyorum. Çünkü böyle bir durum<br />

karşısında tanrı; kulların kulaklarını tıkar, gözlerine perde çeker, beyinlerine mühür vurur.<br />

Kendisinin söyledikleri dışında kulları göremez, duyamaz, okuyamaz, düşünemezler!..<br />

Rus halkı Stalin`i 60 yıl sonra anladı. Romenler, ancak 40 yıl sonra Çavuşesko`nun gerçek<br />

yüzünü gördü. Buna rağmen anlatmam gerekir. Bu bir zorunluluktur. Zorunluluğun da<br />

ötesinde insani görevimdir. Bütün diktatörlerin ortak özellikleri yansıyacak kitabıma.<br />

Anlatmanın yolu yöntemi de önemli. Gazete ve radyolara verilecek bir demeç, açıklama<br />

ile vehamet anlatılamadığı gibi, anlaşılamaz. Bir bildiri dağıtımı ile kimse ikna edilemez.<br />

Üç sayfalık, on sayfalık anlatımlada kitleler inandırılamaz.<br />

O halde ne yapmam gerekiyor, diye uzun uzun düşünüyorum. Neticede cezaevinden<br />

tahliye olduktan sonra gördüklerimi, yaşadıklarımı, okuduklarımı, tanık olduklarımı<br />

kaleme alacağım ve yayınlatacağım diyorum.Yalan uzun süre ayakta kalamaz, gerçekler<br />

fırtınasını salıp yalanları süpürüp atmaya çalışayım, belki bu fırtınanın gürültüsü ile<br />

kulların gözleri görür, kulakları işitir, beyinleri çalışır diye düşünüyorum.<br />

Yazacaklarıma karşı diktatörlüğün idolojisi:" Bunlar özel savaşın, düşmanın söylediği<br />

şeylerdir " diyecek, beni karalayan, gözden düşüren yazılar, tanınan kullara kendi asıl<br />

isimleriyle yazdıracaktı; bunun ötesinde söyleyecek sözü yoktu. Kullar kendi isimleriyle<br />

yapacakları açıklamalarda beni yerecek, ulu önderimizi överek göklere çıkaracaktır;<br />

onların açıklamaları da benim yazdıklarımı doğrulayacaktır. "Özel savaşın, düşmanın<br />

söylediği şeylerdir "savunması, geçmişte:"Sovyetler`de demokrasi yok, sosyalizm yok,<br />

diktatörlük ve devlet kapitalizmi var" diyenlere karşı "bunlar emperyalizmin söylediği<br />

şeylerdir" diyenlerin savunmasına benzeyecektir. "Ateş olmayan yerden duman tütmez"<br />

ben size yalnız dumanı değil, ateşi de gösteriyorum. Bütün kanıtlarımla, bütün<br />

deneyimimle konuşuyorum. Anlattıklarıma inanmazsanız bile, gösterdiklerimi<br />

görürsünüz. Avrupa`da görürsünüz, Şam`da görürsünüz, dağda görürsünüz, şehirde<br />

görürsünüz. Bugün görmezseniz yarın görürsünüz, yarın görmezseniz öbür gün, ama<br />

kesinlikle görürsünüz. Yurt severseniz, kul olmamışsanız çoğu şeyi görüyorsunuz, cephe<br />

çalışanı iseniz, kendi gözlerinizle yapılanları, söylenenleri, anlatılanları görmeye, kendi<br />

kulaklarınızla işitmeye çalışın. Ulu önderimiz tarafından atanmış kişilerseniz, zaten<br />

herşeyin içinde yaşıyorsunuz; paslanan, o çalışamaz duruma getirilen beyninizi<br />

çalıştırmaya uğraşın. Düşünmek insanın asli görevidir. Bu görevi bir başkalarına<br />

vermeyin. Đnsana özgü bu asil görevin elinizden alınmasına da izin vermeyin. Đnsanı diğer<br />

yaratıklarından ayıran tek özellik, düşünebilmesi; düşüncelerini yazılı ve sözlü dile<br />

getirebilmesi, yani yazıp çizebilmesidir. Bunun için çalışan, özgür bir beyin gereklidir.<br />

Düşünme görevinize sahip çıkın. Diktatörün beyniyle düşündüğünüz, diktatörün<br />

gözleriyle gördüğünüz, diktatörün kulaklarıyla işittiğiniz sürece gerçekleri<br />

göremiyeceğiniz gibi anlatamıyacaksınız. Duygusuzlaşıp; kör, sağır ve dilsiz olmanızı<br />

istemem.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!