22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aşkanım" dedim. "Serseri misiniz? Peki ne yaptınız?" diye soruyor, sesiz kalıyorum. Ve<br />

sözlerini tamamlıyor: "Gidin Sevgat'ı sikin! Ondan sonra sikini kesin, bilmem neresine<br />

koyun!" diye emir veriyor. Bunları biz akademi yönetimindeki komutanlara söylüyor,<br />

çekip evine gidiyor. Bu bir talimattır, başka kullar olsa harfiyen yerine getirmek<br />

zorundadırlar. Çünkü ulu önderimizin talimatlarını harfiyen uygulamamak, önderlik<br />

çizgisini boşa çıkarmak, Türk özel savaşının uygulayıcısı olmaktı. Ve bunun karşılığı<br />

ölümdür.<br />

Yönetimdeki arkadaşlarla toplantı yapıyoruz. Cezaevi çıkışlı beş arkadaşız, yönetime tam<br />

hakimiz. Cezaevinde itiraf yapan Ali Aksoy koaardinatör, biz yönetim görevlisiyiz. Zeki<br />

Yılmaz, Ben, Resul ve Bilge. Bizim dışımızda ikisi bayan, beş kişi daha var. Tartışmamız<br />

sırasında Bilge ile Ali Aksoy işkence yapılmasından yanaydılar. Çünkü ikiside tartışmanın<br />

gereksiz olduğunu söylüyor, talimattan söz ediyorlardı. Bilge, konuyu tartışmaya devam<br />

ettiğimizi görünce, partiden birşey anlamadığımızı söylüyordu. Çünkü ulu önderimiz, yani<br />

ulusun kendisi talimat vermiş, biz ise o talimatı tartışıyorduk. Đşte cezaevi kişiliği buydu.<br />

Tartışma esnasında şunu da anladım; cezaevlerinde ve polis soruşturmalarında işkence ile<br />

uslananlar veya işkence ile "adam" olanlar yani yenilenler; insanlara işkence yapmaktan<br />

yanaydılar. Đşkenceyle insanların doğru yola geleceğine, adamlaşacağına inanıyorlardı.<br />

Fakat cezaevlerinde işkencelere ve işkencecilere boyun eğmeyenler, insanlara işkence<br />

yapılmasına kesinlikle karşıydılar. Bilge ve Ali Aksoy´un direnme mekanizması poliste ve<br />

cezaevi işkence hanelerınde kırılmıştı. Şimdi Sevgat´a işkence yapılarak, direnme<br />

mekanizmasının kırılmasını istiyorlardı. Benim, Laz Zeki´nin ve Resul´un tavrını<br />

bildiklerinden, söylemek istediklerini açıkça söylemiyor, talimata sığınıyorlardı.<br />

Sonunda tartışmanın gereksizliğine inaninca:"Tamam sorumluğu ben üstleniyorum "deyip<br />

cezaevine gittim. Ortada talimat var, uygulamazsam Astyages´in yöntemleri gelir,<br />

uygulasam devrimciliğimi ve insanlığımı yitiririm. Yolda konu üzerinde düşünmek<br />

cezaevi kapısına kadar gittim, nöbetçiler beni görünce hazırol vaziyette geçtiler,<br />

düşüncelerimden sıyrılarak:"Abdulrahman´ın kapısını açın !"diye sert bir emir verdim.<br />

Kapı açılınca içeri girip kapıyı kapattım. Abdulrahman beni görünce ayağa kalkarak put<br />

gibi durdu. Daha öncede sorusturmaya alınan Abdulrahman´ın korktuğu her halinden belli<br />

oluyordu. Ama beni tanıyor, işkence ve vahşetle ilgili kitaplarımı okumuş, işkence<br />

yapmayacağımi biliyordu. Kendisine:"Otur Abdulrahman"diyorum, hazırolu bozmuyor,<br />

göğsü öne doğru fırlamış, elleri yanlarına bitişik, dik, sabit gözlerle bana bakıyordu.<br />

Oturduktan sonra onu da oturttuyorum.<br />

"Bak Abdulrahman, parti evliliği yasaklamış, sen ise bir yasağı çiğniyorsun"diyorum.<br />

"Komutanım, biliyorum" diyor.<br />

"Bildiğin halde niye yapıyorsun?"<br />

"Mecbur kaldığımdan"<br />

"Neden mecbur kaldığını öğrenmek istiyorum?"<br />

"Komutanım, şimdiye kadar kimseye anlatmadım, seni tanıyor ve kendime güvendiğim<br />

kadar sana güveniyorum, anlatacagim: Emine hastadır, Beyrut'a doktora gitmiş. Doktor,<br />

evlenmezse ölür teshişini koymuş, o da durumu bana anlattı, benimle evlenmek istediğini<br />

açıkladı."<br />

Bunları çok etkileyici, içten gelen acı bir dille anlatınca, gülümsüyorum:<br />

"Yani bir yurtseverin kızının hayatini kurtarmak için kendini fedamı etmek istiyorsun?"<br />

dediğimde o da gülümsedi. Mizahi sevdiğimi biliyor, anlatıklarına inanmadığımı bildiği<br />

halde<br />

"Evet komutanım kızın hayatını kurtarmak istiyorum" dedi.<br />

Onunla resmi ideolojinin dili ve mantığı ile konuşmuyor, gerçeklerin diliyle anlatıyordum:<br />

"Abdurrahman, ben onüç yıldan beri evliyim, oniki yıldır eşimle buluşamadım. Evliliğe<br />

karşı değilim. Seni savaşa gönderiyoruz, orada evliliği sürdürmek zordur. Emine'yi<br />

kendinle dolaştıramazsın. Gerçek budur, bu gerçeği görmeye çalış. Emine ile evlenip evde

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!