22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

anlayan, kafası birazcık çalışan herkes bu durumu görebilir. Bunun bilincine varan kişi,<br />

M.Şener'in bulduğu ismin gerçeği müthiş anlatığıni görür. PKK DIRELIŞ! Bu imza<br />

öldürülmüş PKK gerçeğini izah ediyor. Şener'in yazılarında ulu önderimizin kadınlarla<br />

olan ilişkileride anlatılıyordu. "Çok sayıda kızla cinsel ilişkiye geçince, kokusu çıktı,<br />

zorbela örtbas ettik" deniyordu. Ulu önderimiz de M.Şener'in çok sayıda kızla yattığını<br />

söylüyordu. Bir kızın Şener'e yazdığı bir aşk mektubunu okumuştum. Ayrıca kaçan,<br />

yargılanma düzeyine düşen önemli kişilerin tümü hakkında "kızlarla, kadınlarla ilişkisi<br />

vardı" deniliyordu. Ulu önderimiz şimdi Almanya'nin Düsseldorf cezaevinde tutuklu olan<br />

Haydar Kaytan için "Ha... kızların Fuat'ı, ha Fuat'ın kızları" deyip alay ediyordu. Ben, ulu<br />

önderimizde dahil, çoğunun kızlarla kadınlarla bu tür ilişkilerde olduklarına inanıyordum.<br />

Çünkü konulan kuralların ve savunulan mantığın doğal bir sonucuydu bu.<br />

Tarih başladığından bu güne kadar hiçbir diktatörün kadın ve erkek arasında cinsel ilişkiyi<br />

böyle yasakladığını okumadım, duymadım, izlemedim. Sigarayı, içkiyi yasaklayan<br />

hükümdarları duydum. Ama cinsel ilişkiyi yasaklayanı duymadım. Ben bilimi, ahlakı,<br />

felsefeyi, toplumlar tarihini, sosyolojiyi, piskolojiyi okumuş bazı sonuçlar çıkarmış<br />

birisiyim. Cinsel ilişki; görünümde ne kadar katı kurallarla yasaklanırsa, gizliden o kadar<br />

fazla yapılır. En büyük yasakcı en fazla yapandır. Osmanlı halifeleri döneminde halifeye<br />

bağlı olarak çalışan kadılar; zina suçunu işleyen kadın ve erkekleri, korkunç cezalara<br />

carptırırken; halifeler üçyüz veya dörtyüz cariye ile nikahsız cinsel ilişkide bulunurlardı.<br />

Buranın mantığını ve doğuracağı sonucu bildiğim için M.Şener'in kadın konusundaki<br />

yaklaşımını fazla önemsemedim. O zaman bu işin vehametini ve korkunçluğunu henüz<br />

bilmiyordum. Bu ilişkilerden dolayı öldürülen, yargılanan, kaçırılan, oturtulan, intihara<br />

sürüklenenlerin öykülerini henüz öğrenmemiştim. Ulu önderimizin kulları arasında;cinsel<br />

ilişki suçlaması, ajan suçlamasından öte bir suçlamaydı. Ulu önderimizin önerisiyle<br />

yüzlerce insanın şimdiye kadar öldürülenlerin yüzde kırkının-cinsel ilişki suçlamasından<br />

dolayı öldürüldüğünü öğrendiğimden ürperdim! M.Şener'in yazılarını okuduğumuzda<br />

benim gibi bazı münafıklar dışında ulu önderimizin çok sayıda kadınla cinsel ilişki<br />

kurduğuna inanmadı. Tanrının böyle birşey yapmayacağını düşünüyorlardı. Hepsi<br />

Ensarioğlu köyündeki güzel kadının kocası gibiydiler. Bundan dolayı ulu önderimiz işini<br />

sağlama bağlamış, eline geçeni af etmiyordu. Eline düşenler anlattığında, kimse<br />

inanmıyordu. Konfaransın sonuç bölümüne dönüyorum. M.Şener'i ulu önderimizin<br />

buyruğu üzere oybirliği ile ölüm cezasına çarptırıyoruz.<br />

Ulu önderimizi ululuyor, kulluğumuzu kabul ediyoruz. Sonra bireysel özeleştirilerimizi<br />

kaleme alıyoruz. Özeleştirimde pravakasyonlar ve Şener olayından hiç söz etmiyorum.<br />

Platformda okuduğumda, ulu önderimiz yarım saat bana saldırıyor, ardından dalkavuklar<br />

söz hakkı alıp beni yerden yere vuruyorlar. Sonunda ulu önderimiz yeni bir özeleştiri<br />

yazmam için şu ayeti indiriyor: Başka konularda saatlerce konuşur ama partinin can alıcı<br />

sorununda tek bir kelime konuşmaz, özeleştirisini kabul etmiyorum, ya yeni bir özeleştiri<br />

yazacak ya da parti ile olan ilişkileri gözden geçirilecek " diyordu. Çaresiz özeleştirimi<br />

yeniden yazıyorum. Acaba ne yazsam hoşuma gidecek diye düşünüyorum! Sonunda<br />

hoşuna gidebilecek su satırları yazıyorum: M.Şener, cezaevinde idare ile işbirliği yapıp<br />

bize elbise giydirdiği zaman, seni yere çalacağımıza, başımıza geçirdik."<br />

Đki üç paragraflarda kendi körlüğümüzü, ulu önderimizin meziyetlerini ve ululuğunu<br />

anlattım. Bu kez özeleştirim kabul edildi. Ama buna rağmen münafıkliği terk etmediğimi,<br />

allahlığını kabul etmediğimi biliyordu. Bu son özeleştirimi dinledikten sonra şu ayeti<br />

indirdi: "Mustafa Sabri arkadaş (Bu akademideki kod adımdır) aydın özelikli biridir.<br />

Đdeolojik kalmış, bol bol demagoji yapar, esas sorunlar hakkında tek söz söylemez, lafı<br />

verir çevirir, altan girer, yandan geçer. Bu ikinci tip önderlik şekilenmesidir. Zaten<br />

bizlerde bunlara çokca rastlanmıştır. Sonunda kaçmış veya ihanet etmişlerdir. Bi rde bize<br />

bağlı olan biraz taktik düzeyde bazıları vardır, geriye kalanlar şekilsizdirler, daha doğrusu<br />

partinin köleleridirler"<br />

Evet, ulu önderimizin benim hakimdaki bu son ayeti bütün kullara bir talimattı. Ben ikinci<br />

tip önderlik şekilenmesiydim, sonum kaçmak ihanet veya cezalandırılmaktı. Takdiri ilahi<br />

yerine gelecek, Astyages'in yöntemleri devreye girecekti. Konfarans çalışmalarımı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!