22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gücümü anla ve bana boyun ey!" Gözaltı süresi bittiğinde, derste bir konuşmasında buna<br />

yakın şeyler söylemişti benim için. Bu adam çobanlara, köylülere böyle muameleler<br />

yapıyor, kimse duymuyor, anlatmıyor, anlatamıyor, yazmıyor. Bana da bunları yapacak<br />

kadar akılsız mi? Ben anlatırım, yazarım, herşey açığa çıkar, bütün dünya olanı biteni<br />

öğrenir. Sonra bana bunları yapmasının korkusundan ileri geldiği sonucuna varıyorum.<br />

Çünkü diktatörlerin çok korkak olduklarını önceden biliyorum. Muhalifleri<br />

tutuklamalarının, öldürmelerinin nedeni korkaklıklarındandır.Diktatörler suçludur. Đktidari<br />

zorla gasp ettikleri için suçludur. Onların işlediği suçları açığa çıkaracaklarından<br />

korktukları için muhaliflerini öldürürler, işledikleri suçlar ne kadar fazla ise, korkuları o<br />

denli büyür. Ama ben muhalif olduğumu söylememişim ki. Bunun suçları çok büyük ve<br />

henüz kimse bilmiyor, muhalif olabileceğimden korkuyor. En azından tanrılığını kabul<br />

etmediğimi, tanrılığından rahatsız olduğumu davranışlarımdan çıkarıyor.<br />

Göz hapsinde tutulduğum ikinci gün, akademi yönetiminde görevli birisi yanıma geliyor.<br />

Başka bir takıma gideceğimizi söylüyor. Birlikte gidiyoruz. 1980 yılında silahıyla gidip<br />

Türk polisine teslim olan, cezaevinde devrimcilik yapmaktan vaz gecen Mecit Gümüş'ün<br />

başkanlığında hazırlıkları tamamlanmak üzere olan cezaevi konfaransı (15) tarafından<br />

talimatla atanmış dört kişilik bir komisyon, yanıtlamam için bir soru kağıdı bana<br />

veriyorlar. Kağıdı aldığımda Mecit Gümüş "Selim arkadaş, bu sorulara yanıt ver,<br />

inceliyeceğiz konfaransa katılıp katılmayacağına karar vereceğiz."diyor. Başka<br />

alternatifim yok "tamam"diyorum. Ve takımıma dönerek soruları okuyorum. Doğru yanıt<br />

versem "ajan"olarak damgalanacağım, yalan yanıt versem onurum zedelenecek. Ben ki, en<br />

zor koşullarda doğruyu söylemekten asla kaçınmayan bir insandım. Burada yalan<br />

söyleyecektim. Çünkü diktatörlüğü kavramam, ilerde izah etmem gerekiyor. Ulu<br />

önderimiz de zaten doğruları değil, yalan söylememi istiyor. Hatırlayabildiğim kadarıyla<br />

sorulan sorulara, verdiğim yanıtlar şöyleydi:<br />

1-Önderliğe neden karşısın?<br />

Yanıt: Karşı değilim.<br />

2-Partinin disiplinine, yaşam tarzına neden karşısın?<br />

Yanıt: Karşı değilim.<br />

3-Partiye karşı gelişen provakasyonlara karşı neden tavır almıyorsun?<br />

Yanıt:Daha yeni geldim, öğrenmeye çalışıyorum.<br />

4-Cezaevi konfaransına katılmak, konfarans disiplinine uymak istiyor musun?<br />

Yanıt: Evet.<br />

Bu yanıtları yazınca yüzüm kızarıyor, ellerim titriyor, yalan söylediğim için kendimden<br />

iğreniyorum."Kadın sorununu ortamımıza dayatıyorlar" bahanesiyle dersten atılıp göz<br />

hapsine alınmıştım. Ama bana sorulan soruların amacı çok başka. Demokratik bir<br />

konfaransın yapılmasından, gerçeklerin ortaya konulmasından korkuluyor. Sorduğu<br />

sorularla: Önderliğe karşı olmamamı ve onun söylediği herşeyi kabul etmemi istiyor.<br />

"Disiplin ve yaşam tarzı" söylemi adı altında tam bir kul olmamı istiyor. M.Şener'e karşı<br />

aktif bir tavır takınmamı, onun ajan olduğunu söylememi istiyor. Konfarans süresince<br />

talimatlara ve söylenenlere kesin uymamı istiyor. Bunları yapmazsam beni de ajan ilan<br />

etmenin zeminini hızla oluşturuyor.<br />

Bir gün sonra beni derse çağırıyorlar. Gidip oturuyorum. Sakine, Cahide ve eşimi de<br />

getiriyorlar, daha sonra onlarında aynı işleme tabi tutulduklarını ve birbirleriyle<br />

konuşmalarını engellediklerini öğreniyorum. Esat Oktay; Diyarbakır cezaevinde bu üç<br />

kadının birbirleriyle konuşmalarını engelleyememişti. Ama burada bu "devrim adına!"<br />

gerçekleşmişti. Derste ulu önderimiz bir defalığına ululuğunu göstererek bizi af ettiğini<br />

söylüyor. Platformdaki öğrencilerin hepsi seviniyor. Çünkü hem bizim aklımız başımıza<br />

gelmiş, hemde ulu önderimiz büyüklüğünü göstermişti!<br />

Dersten sonra cezaevi konferans hazırlıklarının yapıldığı çadıra gidiyorum. Çadırda<br />

Nesim Kılıç bana üç gün dersten atıldıktan sonra, ulu önderimizin hakkımdaki <strong>ayetler</strong>ini<br />

aktarıyor, hem de Apo'nun kendi diliyle "işte cezaevi önderleriniz! Hepsi düşkün! Bir<br />

karıya düşkün! Ülke, savaş onların umurunda bile değildir. Yani ayıp olmazsa 'evini ver,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!