ayetler_renkli
ayetler_renkli
ayetler_renkli
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
aşladım. Veli, dürüst, çalışkan kendisine verilen işleri hamal gibi çalışıp yerine getiren,<br />
uzağı göremeyen bir arkadaştı. Veli de Sezgin ve Akbulut gibi konuşuyor" Sen kitlelerle<br />
özel ilişkiler geliştiriyorsun, kitleyi kendine bağlıyorsun, gittiğim her yerde seni<br />
konuşuyorlar, parti değil " (seni konuşuyorlar derken ulu önderimizi değil demek<br />
istediğini anlıyorum.) diyor. Nerede kitleyle özel ilişki kurmuşum, diye soruyorum"<br />
Frankfurt’ta " diyor. Düşünüyorum. Frankfurt’ta kimseyle özel ilişkim yok, eşim o<br />
bölgede kaldığı için arasıra gidiyordum, bir kaç kitle toplantısında konuşma yapmış, bir<br />
kaç evde kalmıştım; ama kimse özel ilişki kuracak zaman bulamamıştım. Sonuçta orada<br />
kimseyle özel ilişkim olamamıştı diyerek konuyu kapatıyordum. Şam`a gitmek için<br />
Frankfurt’a gidiyorum. Kültür derneğin de Herbiji ile konuşuyorum, komutan Şiar`in (31)<br />
kızkardeşi, Nazlı bizi evine davet ediyor. Herbiji ile Nazlı’nın evine gidiyoruz. Oturma<br />
salonundaki bir kanepenin üzerine oturduğumda; televizyonun üzerindeki Nazlı ile<br />
çekilmiş bir fotoğrafıma gözüm ilişiyor, ardından salonun duvarlarına gözlerimi<br />
gezdiriyorum; bir duvarda Che Guevera`nın, bir duvar`da da komutan Şiar’ın fotografı<br />
asılıydı. Ayağa kalkıp diğer odaları dolaşarak duvarlara göz gezdiriyorum, evde ulu<br />
önderimizin fotoğrafı yok. Avrupa`da bir yurtseverin evinde, ulu önderimizin değilde,<br />
Selim Çürükkaya`nın fotoğrafı televizyonun üzerine konulmuş! "Yandin Selim" diyorum.<br />
Niye böyle yaptın Nazlı? Senin yaptığını Çorumlular yapmaz, yaktın Selim`i diye<br />
düşünüyorum. Bir koltuğa oturarak biraz düşündükten sonra: "Veli bu eve geliyor mu?"<br />
diye soruyorum " Her zaman burada" yanıtını alınca; Frankfurtta özel ilişkimin<br />
korkunçluğunu anlamış oluyorum.<br />
Brüksel açlık grevinin meclis önderliğinde yapılmaması için, Avrupa merkez üyelerinin<br />
tümünün muhalefetine rağmen, ulu önderimizle anlaşıp meclis önderliğinde açlık grevini<br />
başlatıyorum. Akbulut ile Sezgin`i "ah, of" larla açlık grevine yatırıyorum. Ardından açlık<br />
grevine yeni bir düzey getiriyorum. Açlık grevinin meclis önderliğinde olmasından<br />
yararalanarak Avrupa parlementolarıyla ilişkiye geçip meclisi meşrulaştırmayı<br />
hedefliyorum. Bunun için milletvekili Timur Sayan`la birlikta Avrupa ülkelerinin<br />
başbakan ve devlet başkanlarına, Avrupa parlementosu başkanına, Mandella ve Papa Jean<br />
Paul`e Kürdistan`ın son durumunu, Türk devleti`inin sivillere yönelik yaptığı katliamları,<br />
rakamlarla izah eden birer mektup kaleme alıyoruz. Ayrıca T.C. Cumhurbaşkanı Turgut<br />
Özal, başbakan Süleyman Demirel, meclis başkanı Hüsamattin Cindoruk`a gönderilmek<br />
üzere birer protesto mektubu yazıyoruz. Türk parlementosunda görev yapan bütün Kürt<br />
kökenli milletvekillerine; Kürdistan`da yapılan katliamlar karşısında sessiz kalmamaları<br />
gerektiğini vurgulayan mektupları hazırladıktan sonra, mektupların altına Kürdistan<br />
Ulusal Meclisi Avrupa Milletvekillerin adlarını yazarak imzaya açıyoruz. Mektupları<br />
diplomatik bir dille yazmaya özen gösterdik, uslube karşı çıkan aklı eksikleri<br />
susturabildik.<br />
Brüksel`de açlık grevini başlattığımızda; yabanci dil bilenlerden bir basın bürosu, bir de<br />
milletvekilleri sekreterlik bürosu oluşturarak; Avrupa devletlerinin Brüksel’de bulunan<br />
elçiliklerinden randevu alarak KUM milletvekilleri sıfatıyla görüşmeler yaptık.<br />
Cumhurbaşkanlarına iletilmek üzere mektupları elden verdik. Avrupa Parlementosu<br />
Başkanı, Belçika, Hollanda ve Hamburg parlamentolarıyla milletvekili sıfatıyla<br />
görüşmeler yaptı. Bu durum; diplomatik kapıların KUM`ne açılması demekti. Açlık<br />
grevini bu seviyede ele alınmasında benim ve Timur Sayan`ın payı büyük olduğu için<br />
Akbulut ile Sezgin`in bana karşı olan rahatsızlıkları devam ediyordu. Her ikisi de bilgileri<br />
günlük olarak koordinatöre, o da ulu önderimize aktarıyordu. KUM halkımızın en yüce<br />
karar organıdır diye demeçler veriyorum. Meclis ve Brüksel açlık grevi Avrupa`nın<br />
politik, diplomatik ve basın çevrelerinde yankı uyandırıyor. Avrupa basını ve telezyonları;<br />
ulusal meclis, Kürt sorunu ve açlık grevini genişce ele alarak kamuoyuna sunuyorlar,<br />
yalnız burada bir eksiklik yapılıyordu. Ulu önderimizden hiç söz etmiyorlardı! Onun<br />
yerini bir kurum olan KUM geçmişti.<br />
Avrupa’da ilk olarak böyle vahim bir gelişme oluyordu! Çünkü daha önce Avrupa`da<br />
düzenlenen bütün açlık grevleri ve bütün etkinliklerde, ön planda olan ulu önderimizdi.<br />
Bütün etkinlikler onu öven sloganlarla başlıyor, onun büyük boy posterlerinin<br />
taşınmasıyla sürüyor, onu öven konuşmalarla sona eriyordu. Bundan dolayı Avrupa