22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olduğunu bilmediğimden bekledim. Gözlerim kapılarda işaret arıyordu ama yok. Bir süre<br />

sonra bayanlardan biri oturduğum yerin karşısında bulunan tuvaletlerden birine girdi,<br />

böylece sol taraftaki tuvaletin bayanlara, sağ taraftaki tuvaletin erkeklere ait olduğunu<br />

anlayabildim. Tuvalet ihtiyacımı giderdikten sonra burada erkeklerin kendilerine,<br />

bayanların kendilerine özgü tuvalet ayrımının olmadığını da çıkarmış oldum. Tuvalete<br />

girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey aynaydı. Çünkü kaçtığımdan beri aynaya<br />

bakmamıştım. Daha doğrusu kendi yüzümü görmemiştim. Sakalım uzamış, yüzüm<br />

kırışmış, halsizlik, yorgunluk, merak giderme istemi, gerginlik, umutsuzluk ve<br />

sakalımdaki ak kıllarla tam bir ihtiyar görünümüne bürünmüştüm.<br />

Bir gence traş olmak için permatik olup olmadığını sordum,"var " diyerek yatak odasına<br />

doğru gitti. Az sonra permatik, havlu köpük ve kolanya ile geri döndüğünde sevindim.<br />

Traş olduktan sonra salona döndüm. Bir grup genç benimle sohbet etmek istedi. Önce<br />

kırık bükük, eğri büğrü, yarım yamalak bir Đngilizce ile kısaca hayat öykümü anlatmaya<br />

çalıştım, anlattıklarımı anlıyorlardı. Konuşurken çoğunlukla ellerimi dilimin yardımına<br />

koşturuyordum, gençler gülüyorlardı. Sonra hangi ülkeleri gezdiğimi sordular; Türkiye,<br />

Kürdistan, Yunanistan, Yogoslavya, Suriye, Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa,<br />

Đspanya, Brezilya ve Lübnan dedim."Çok gezmişsin " dediler. Bir genç, kaç tane kitap<br />

yazdığımı sordu; ikisi roman, biri tiyatro üç adet dediğimde, sohbetimiz giderek derinleşti<br />

diyebilirim. Konuştukca dilim açılıyor, Đngilizce konuşurken ilk başta olduğu gibi<br />

zorlanmıyordum.<br />

Karanlık basınca gençlerden birine nerede yatacağımı sordum. Gencin,"Yatmak istiyor<br />

musun?" sorusuna biraz uzanmak istediğimi söyledim. Aslında uykum yoktu daha çok<br />

nerede, nasıl bir yerde yatacağımı merak etmekteydim. Genç beni, oturduğum yerin<br />

karşısında bulunan kapıdan yatak odasına götürdü. Đçeri girdiğimde tahminen altı metre<br />

eninde, yirmi veya yirmibeş metre uzunluğu bulunan bir salonda, karşılıklı ranzalar ve<br />

elbise dolabları görünüyordu. Genç, giriş kapısının sol tarafındaki ilk ranzayı parmağıyla<br />

işaret ederek:"Burada yatabilirsin " dedi.<br />

Teşekkür ederek yatağa oturdum, genç dışarı çıkınca yatakhaneyi incelemeye koyuldum,<br />

karşılıklı konulmuş yirmi ranza saydım. Elbise dolaplarındaki Kızılhaç işareti dikkat<br />

çekiyordu. Yataklar, sünger, çarsafları beyazdı. Daha önce oturduğum salondan dört<br />

basamak inilerek yatakhaneye giriliyordu. Bodrum katı denilebilecek bir yerdi ama<br />

elektrikler sürekli olarak yandığından aydınlıktı.<br />

Hava çok sıcaktı, pijamam yoktu elbise ile uyumanın güçlüklerini düşünüyordum. Kadife<br />

pantolonumun içindeki bacaklarım terlemiş, gömleğim ekşi ter kokuyor, pijama<br />

istemekten utanıyordum.<br />

Gömleğimi pantolonumu çıkarıp yalnız şortla yatmayı düşünmeye başladım ama, ya iyi<br />

karşılamazlarsa? Yatakhaneye genç bir kız giriyor "hello " deyip yanımdan geçiyor,<br />

ilerdeki dolabın kapısını açarak birşeyler aldıktan sonra dışarı çıkıyor. Tuvalet ayrımı<br />

olmadığı gibi, burada yatakhane ayrımıda mı yok diye düşünüyorum. Pantolon ve<br />

gömlekle yatmaya karar verince, botlarımı, çoraplarımı çıkarıyor ranzanın altına itiyor ve<br />

sırt üstü uzanıp uyumaya çalışıyorum. Uykum yok. Gözlerim tavanda kendimle sessizce<br />

konuşuyorum:<br />

Selim bugün barınacak bir yer, yumuşak bir yatak buldun. Karnını doyurdun, soğuk su<br />

içtin, traş oldun, Kızılhaç`la ilişki kurdun. Ya yarın? Yarının ne olacağı belli değil. Ama<br />

hayır! Her derdin bir çaresi, her dağın bir geçidi, her imkansızlığın bir imkanı, her<br />

açmazın bir açacağı vardır demiyorlar mı? Sabretmek, uğraşmak, araştırmak, didinmek<br />

gerekiyor. "Sora sora Konya`da hanya da bulunur, arayan mevlasını da bulur, belasını da"<br />

sözleri aklıma geliyor, umutlanıyorum. Mağaraya göre burası bir ilerleme, bir imkan, bir<br />

ilişki diye düşünüyorum.<br />

Hava sıcak terden sırılsıklam olmuşum. Böyle uyumam mümkün değil, soyunayım mı?<br />

Ama olmaz! Buraya bayanlar girip çıkıyor, gerçi şortlarım güzel, çarsafla örtünebilirim<br />

diye düşünürken; uzun boylu siyah saçlı iri gözlü yirmi yaşlarında genç bir kız içeri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!