22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kurbanlarıydılar. Beyrut herşeyin açık pazarı durumunda olduğundan; Beyrut`un zengin<br />

erkeklerinin Amerikan doları harcadığı, Rus kızlarıyla yattığı, Alman mercedeslerini<br />

kullandığı, Afrika’dan gelen cevizlerle, Hongkong`dan gelen havyarlarla beslendiği<br />

bilinir.<br />

Rus kızlarına bakıyorum fahişelere veya köylü kızlarına benzemiyorlar. Estetikleri<br />

düzgün, elleri zarif, parmakları ince, herbiri bir balerin güzelliğinde. Belki bunların<br />

babaları, dedeleri o muazzam devrime katılmış, savaşta Hitler`e karşı savaşmış, zaferler<br />

kazanmış, belki göğüslerine madalyalar takılmıştı. Kendilerine ve çocuklarına güzel bir<br />

gelecek sağlamak için savaşmışlardı. Bir gün gelecek, güzel ve ince kızlarını Beyrut`a<br />

fahişe olarak ihraç edip karşılığında Amerikan doları kazanacaklarını akıllarından<br />

geçirmezlerdi. Đşte bu durum gerçekleştiği zaman, Stalin`in kurduğu rejimi anladılar.<br />

Stalin diktatörlüğünün, Stalin demagojisinin etkisinden kurtuldular. Stalin’in resimlerini<br />

yırtıp heykellerinin yıktılar. Ama iş işten geçmişti. Güzel, etkileyici üzerinde sosyalizm<br />

yazılı, Sovyetleri saran ambalaj kağıdı yırtılınca, içinden, pislik ve bok kokan bir rejim<br />

çıktı. Hitler`e karşı zafer kazanan Ruslar`ın madalyaları, şimdi Almanya`da bir mark<br />

karşılığında süs eşyası olarak satılıyor ve o madalyalardan kat kat güzel kızları, Beyrut`un<br />

seks kulüplerinde Amerikann dolarıyla pazarlanıyorlar. Otel salonunda daha fazla<br />

oturmak istemiyorum. Dışarı çıkıyor, deniz kıyısından parelel uzanan caddeye giriyorum.<br />

Açıkmışım, bir lokanta buluyorum. Paralarımı harcamak istemiyorum, ama aç olarakta<br />

dolaşmak istemiyorum. Bir çorba içmeye karar vererek lokantaya<br />

giriyor´´çorba´´diyorum, garson anlıyor. Çorbamı bol ekmekle içiyorum. 2500 Lübnan<br />

lirasını veriyorum ama içime oturuyor. Çünkü param azaldıkça umudumda azalıyordu.<br />

Lübnan´da parasız dolaşmak, Kürdistan’da çırılçıplak dolaşmak kadar kötü. Lokantadan<br />

dışarı çıkınca çorba içtiğime pişman oluyorum; 2500 lira ile bir torba ekmek, bir paket<br />

peynir alır dört-beş gün onunla beslenebilirdim diyorum. Peki ondan sonra? Ha bu gün, ha<br />

beş gün sonra aç kalmışım, bunun fazla bir önemi yoktur diye düşünüyorum. Bir çare<br />

bulmalıyım, ama nasıl bir çare? Türkçe bilen Ermeniler´in yanına gidersem bana yardımcı<br />

olmazlar mı? Tarihte onların başına gelen, bu gün benim başımda. Bu benzer<br />

kaderimizden dolayı belki yardımcı olabilirler diye umutlanıyorum.´´Ermeniler hangi<br />

semtte oturuyorlar?´´Bunu bindiğim bir taksi şöförüne soruyorum.´´Tamam.´´diyor, bin<br />

liramı alarak beni Ermeni semtine bırakıyor. Ermeni çarşında gezerek konfeksiyon eşyası<br />

satılan bir dükanın önündeki tahta sandalyede oturmuş, elindeki gazeteyi okuyan kır saçlı<br />

adamın yanına yaklaşarak ‘marhaba’diyor, Türkçe bilip bilmediğini<br />

soruyorum.´´biliyorum buyrun ‘diyor, konfeksiyon dükkanına geçip oturuyoruz. Kürt<br />

olduğumu, Türkye´de arandığımı, pasaportumu ve paramı kaybettiğimi, Yunanistan veya<br />

Avrupa´nın başka bir ülkesine gitmek istediğimi söylüyor, bana yardımcı olup<br />

olmayacağını soruyorum. Adam ´´Beyrut´a çok sayıda Kürt var onların yanına git, sana<br />

yardımcı olurlar´´diyor. Baktım adamda iş yok, dolar insanlığı öldürmüş; bir eliyle dolar<br />

alan diğer eliyle eşya satan, bunun dışında hiçbir şeyi duymayan birer robotlar. Babasının<br />

nereden, niçin, ne zaman buraya geldiğini soruyorum.1920´lerde Saman dağından<br />

geldiklerini, geç mişin artık geçmiş olduğunu, dünyanın değiştiğini, bir zamanlar çok acı<br />

çektiklerini ama şimdi durumlarının iyi olduğunu anlatıyor.<br />

Sonra: " Yunanistan`a gideceksen komşum berber Yunan`dır, güzel Türkçe konuşur, belki<br />

o sana yardımcı olabilir," diyor. Beni Yunan`lı berberin yanına gönderiyor.<br />

Konfeksiyon dükkanının bitişiğindeki berber dükkanına giriyorum. Koltukta zebellah gibi<br />

biri oturuyor. 40 yaşlarındaki Yunan berber, koltukta oturan insan azmanın saçlarını<br />

kesiyor, makas vuruşlarının çıkardığı ritmik sesler, berberin işinde usta biri olduğunu<br />

gösteriyor, selam verip oturuyorum. Beni müşteri sanan berber nezaketle " Merhaba "<br />

diyor ve işine devam ediyor. Đnsan azmanını karşımdaki aynadan izliyorum; yaklaşık<br />

olarak 250 kilo ağırlığında, bir doksan veya iki metre boyunda, 30 yaşlarında biri.<br />

Berberle Türkçe konuşuyordu. Konuştuğu Türkçe’den Ermeni olduğu anlaşılıyordu.<br />

Kabadayı, içkici birisi olduğunu anlatımlarından çıkardım. Konuşmaları hoşuma<br />

gitmediğinden, kendi kendime bu nasıl bir yaratıktır diye düşünmeye başladım. Neyle,<br />

nasıl doyar? Arabaya binince araba çöker mi? Tahta merdivenden çıkabilir mi? Ranzada

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!