22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

der. Önderlik konuşur dalkavuk dinler, önderlik karşısında dalkavuğun yapacağı şunlardır:<br />

Put gibi durmak, söylediği her söze "evet başkanım, doğrudur başkanım, öyledir<br />

başkanım, <strong>ayetler</strong>inden güç alıyorum başkanım..." işte önderlik uslubu budur. Avrupa'dan<br />

akademiye gelen biri, cezaevinden tahliye olup akademiye gelenleri eleştiriyor: "Uslup<br />

bozuk" diyor, "arkadaşlar Avrupa'da önderlikle konuşurken bile, hazırol vaziyete<br />

geçiyorlar, diyor. Sakine arkadaş yirmi yıllık PKK olmasına rağmen, bir arkadaşıyla<br />

konuşur gibi, el kol hareketleri yaparak önderlikle tartışıyor" diyor.<br />

Diyarbakır askeri mahkemelerinde, sanık kürsüsünde siyasi savunmayı yapan Sakine'yi<br />

gözlerimin önünde canlandırıyorum; oradada işkenceciler el kol hareketlerini<br />

yasaklamışlardı. Sakine dinlememişti yasakları, söyleyeceklerini parmağıyla yumruğuyla<br />

güçlendirmişti. Bir gün sonra Faysal Dünlayıcı ile akademi yönetim binasının yanında<br />

görüştüm. Diyarbakır cezaevinde birlikte yatmıştık. 1980 yılında henüz cezaevinde<br />

işkenceler başlamadan önce aynı koğuştaydık. Bize işkence yapılmaya başlanınca,<br />

protesto etmek amacıyla topluca açlık grevine girdik. Đki gün sonra işkenceciler<br />

koğuşumuzu basmaya geldiler. Bizi havalandırmaya çıkarıp dövecek ve zorla helva<br />

yedireceklerdi. Faysal Dumlayıcı, dayak yememek için "ben açlık grevinde değilim" dedi.<br />

Dışarı çıkarmadılar, koğuşta herkes dövüldü, yalnız ona karışmadılar, sonra gönüllü<br />

teslim oldu. Kısmi itiraf yaptı, siyasi savunma yapmadı, partiye sahip çıkmadı. Hiçbir<br />

(Toplu olanlar hariç.) direnişe katılmadı. Faysal Dumlayıcı, kod adıyla Kani Yılmaz,<br />

şimdi ulu önderimizin danışmanı, Lübnan temsilcisi ve akademi yönetiminden sorumlu.<br />

Kani beni çok iyi tanıyor. Cezaevinde teslim olmasına, itiraf yapmasına, savunma<br />

yapmamasına, direnmemesine rağmen ilişkilerimiz iyiydi. Đşte bu Kani Yılmaz veya<br />

Faysal Dumlayıcı, bana "Selim arkadaş en kısa zamanda uslubunu düzelt" diyordu.<br />

"Abdullah arkadaş deme, bu bize yabancı bir usluptur. Ya parti önderliği ya da başkan<br />

demek gerekiyor, parti önderliğini yakından tanımamışsın. Kürdistan'da gerçekten çok<br />

büyük, çok yüce bir önderlik doğmuştur! O yalnız PKK önderliği değildir, bu terim<br />

yetersizdir, ulusal önderdir. Aslında bununda ötesinde dünyadaki bütün insanlığı temsil<br />

ediyor! Önderliği böyle değerlendirip, buna göre davranmamız gerekir. Seni iyi tanıyorum<br />

gerçekten saygı duyuyorum, cezaevinde girdiğim tutumlardan dolayı kendimi<br />

lanetliyorum, diyordu. D.Bakır cezaevinde Mustafa Kemal'i överek göklere çıkarmaya<br />

alışan Faysal arkadaşımdan ilk önderlik dersimi almış oldum.<br />

Nesim Kılıç'la karşılaşıyorum. 12 Eylül darbesi döneminde PKK merkez komite<br />

üyesiyken tutuklanmış, 11 yıl Diyarbakır ve başka cezaevlerinde kaldıkten sonra tahliye<br />

olmuş, akademiye gelmişti. Cezaevinde Nesim'le samimiydik. Oda benim gibi mizahi<br />

seven, açık yürekli ve açık sözlü bir arkadaştı. Benden önce akademiye geldiği için<br />

karşılaştığımızda ona: "Burada ne var ne yok? " diye soruyorum, "tek kelimeyle vahim!<br />

Bizi düşman olarak görüyorlar arkadaşım, açık açık söylüyorlar, siz Şener'cisiniz"<br />

diyorlar.<br />

Başka arkadaşlarla konuşmalardan sonra, bizi "Şener'ci " olarak değerlendirdikleri<br />

sonucuna vardım. Demek ki, biz buraya gelmeden çok önce, ulu önderimiz gerekli<br />

çalışmayı yapmış, resmi ideolojinin deyimiyle; yapıyı bize karşı hazırlamıştı. Eşimin<br />

neden benimle konuşmadığını, öğrencilerin neden bana karşı soğuk davrandıklarını<br />

anlıyorum artık. Demekki ben, Şener'ciyim de, haberim yokmuş diyorum. Ama Şener'ci<br />

olmayı, Apo'cu olmak kadar tehlikeli olarak değerlendiriyordum. Üstelik Şener'le uyuşan<br />

bir yapım da yoktu. Ama kısa zamanda sorunun nerede yattığını görüyürum. Şener'in<br />

kişilik sorunu olmadığını, tutumu bir yaşam tarzı, olaylara bakış açısı sorunu olduğunu<br />

görebiliyorum. Cezaevi ile ilgili değerlendirmelerden, ulu önderimizin kullarının bize<br />

verdiği nasihatlardan herşey açık seçik ortadaydı. Ve ben kesinlikle Şener’in ajan<br />

olmadığını emindim.<br />

Cezaevinde düşmana boyun eğmeyen, yıllarca direnen, içerde örgütü oluşturup geliştiren,<br />

mahkemelerde siyasi savunma yapan, en zor koşullarda; Türk sömürgeciliğine karşı, Kürt<br />

halkının gür sesi olmayı başaranlar, bir kimlik kişilik sahibi olmuşlardı. Bu kişilik, doğru<br />

bildiği yoldan asla sapmayan, hak-hukuk, bağımsızlık-özgürlük için kellesi koltukta, zoradespotizme,<br />

sömürgeciliğe (Şam sömürgeciliği buna dahildir.) asla boyun eğmeyen,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!