22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

" Kahramanlar kahramanı, aslanlar aslanı, gözünü budaktan sakınmayan, cesur, fedekar,<br />

alçakgönüllü, büyük insan, kararlı, azimli, yoldaşlarına ve önderliğe ölümüne bağlı,<br />

örgütçü, ajitatör, propagandadist, büyük halk adamı, büyük komutan, disipline uyan ve<br />

uygulayan, imkansızlıklardan imkan yaratan... " Ve Türkçe’de olumluluk ifade eden övgü<br />

ile ilgili ne kadar kelime bulunabilirse şehitlerle ilgili yazılarda sıralanır. Şehitlerden biri,<br />

mezarından kalkıp ardından yazılanları okusa şunları söylemeye hakkı yok mu?<br />

"Yahu yoldaşlarım, ardımdan yazdıklarınızı ben sağken söyleseydiniz ülkeyi fethederdim.<br />

Sağken hakkımda söylediklerinize, ulu önderimizin eleştirilerine bakıyorum dünyanın en<br />

adi insanıyım! Nitekim sağken vermek zorunda kaldığım özeleştirimde kemdim kendimi<br />

öyle değerlendirmek zorunda kalmıştım. Ama ölünce kahraman, hem de kahramanlar<br />

kahramanı yapıldım. Bu iki zıt görünüm kafamı kurcalıyor. Ya ben sağken hakkımda<br />

söylenenler yalandı, ya da ben öldükten sonra hakkımda yazdıklarınız doğru değil.<br />

Đkisinin birlikte doğru olduğuna inanmıyorum. Ben sağken disiplinsiz, örgüt<br />

düşüncesinden uzak, beceriksiz, iki keçiyi bile güdemeyen, kıçını yerden kaldırmayan,<br />

özel savaş ve kontr gerilla pratiği sahibiydim de, ölünce disiplinli mi oldum? Ölü adam<br />

nasıl disiplinli olur? Gerçi mezarımda hazır ol vaziyette yatıyorum, ama bu disiplin<br />

sayılmaz. Öldükten sonra örgütçü yeteneklerim de gelişmedi, aksine köreldi. Çünkü biz<br />

ölüleri ayrı ayrı yerlere koymuşsunuz, yerimiz mezar kadar dar, diğer ölülere<br />

ulaşamıyorum ki! Ulaşsam bile ölü adamı nasıl örgütlerim? Öldükten sonra ´kahramanlar<br />

kahramanı´diyorsunuz da, sağken ´reformisttir, savaşa gitmek istemiyor´diye<br />

eleştiriyordunuz. Bu işte bir iş var, ben sırrını çözemedim. Ama sağ kalan arkadaşlardan<br />

birileri mutlaka çözer. Sağken adi olan bizlerin, ölünce kalitesi artıyor ve ilk olarak<br />

fotografımız önderliğin fotografının yanında, estagfurullah altında asılıyor"<br />

Bu konular üzerinde çok düşündüm. Bir diktatörlüğün temel taşlarını gördüm. Ulu<br />

önderimiz ve şehitler övülür, göklere çıkarılır, geri kalanlar yerilir ve alçaltılır. Övülerek<br />

yüceltilenler önderlik kurumunu oluşturur, aşağılananlar bunlara boyun eğer. Ulu<br />

önderimiz burada şehitleri paravan olarak kullanıyor, diktatörlüğün maskesi haline<br />

getiriyor. Tek kişilik diktatörlüklerin bulunduğu ülkelerde veya örgütlerde sadece diktatör<br />

övülür, onun sözleri tekrarlanır, onun fotoğrafları asılır. Ölülerin övülmesinde, kitleler<br />

tarafından tanınmasında, fotoğraflarının duvarlara asılmasında, hatta heykellerinin<br />

yapılmasında diktatör için bir sakınca yoktur. Çünkü diktatör, ölülerin kendisine<br />

muhalefet edemiyeceğini bilecek kadar akıllıdır. Ama sağlar için diktatörün yasaları<br />

farklıdır. Köle, kul övülmez, aşağılanır. Tek tanrılı dinlerde de bu böyledir. Kulun birinci<br />

görevi tanrıyı övmektir:<br />

"Allahım sen ulusun, sen yücesin, sen kadirsin, sen güneşe ışık, suya hayat verensin. Beni<br />

ve ademi bir damla sudan yaratansın" Kulun ikinci görevi kendisini tanrı karşısında<br />

yermektir:<br />

"Allahım, biz aciz, sefil, melul kullarınız, bize güç ver." gibi.<br />

Görüldügü gibi sınıflı toplumlarda hakim sınıfların mantık sistemi, ulu önderimiz<br />

tarafından veya resmi ideoloji tarafından devrimci veya insanı bir mantıkmış gibi, herkese<br />

dayatılmıştır. Buna uyan devrimci, uymayan ajandır, ajanlar öldürülür deniliyor.<br />

Ulu önderimizin bu konuda açıkça söylemediği görüşleri şöyledir. Kendi anlatsın: Sağlar<br />

yerilir, aşağılanır, beş paralık hale getirilir. (Ben hariç) Benim diktatörlüğümün garantiliği<br />

için bunlar yapılacaktır. Şehitler ise tam tersine övülerek göklere, ta benim yanıma<br />

çıkarılır. Hiçbir zararları yok. Nasıl olsa ölünün muhalefet edecek hali yok. Hatta onları<br />

önderlik kurumuna alarak, benim diktatörlüğüme karşı muhaleif olanlara kullanırım.<br />

Herbiri iyi birer silah olurlar.<br />

Buradan şu sonuça varıyorum; ulu önderimiz için en iyi PKK `li ölü PKK`lıdır. O,<br />

yalnızca ölülere güvenir. Ölülerin dışında herkesin muhalif olacağına inanır. Sağ olan hiç<br />

kimseye güvenmez. Nitekim bir gazetecenin "siz kime güveniyorsunuz?" sorusuna "ben<br />

hiç kimseye güvenmem" cevabını vermişti. Bununla söylemek istediği şuydu:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!