22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gidip karımla yatacağım' diyecek. Ben böyle bir alçaklığa müsade eder miyim? Buralar<br />

kutsal yerlerdir, şehitlerin kanıyla sulanmıştı. Yunanistan'a Meriç'i geçerken önderliğe çok<br />

bağlı bir arkadaşı nehirde bırakıp kaçıyor. Halbuki ipi çekse kurtaracak, çekmiyor. Bir çok<br />

yerden bana bilgi geliyor. Bunlar boşuna serbest bırakılmadı: Aralarında düşmanın<br />

adamları var. Ben biliyorum!"<br />

Đki gün sonra redaksiyondan çıkan <strong>ayetler</strong>i okuyorum. Cümlesi cümlesine doğru aktarmış<br />

arkadaş. Şimdiye kardar "ajan" diye öldürülenlerin hiçbirisinin ajan olmadığına<br />

inanıyorum. Apo kendini ele veriyor ve bundan daha büyük bir kanıt olamaz. Çünkü<br />

kendimi çok iyi biliyorum ve ulu önderimiz bana "ajandır" diyor. Ne yapabilirim?<br />

Sessizleşiyorum. Zaten o benden bunu istiyor: "Ya sus, söylediklerimi onayla, ya da seni<br />

ajan ilan ederim, bütün kullarım bana inanır. Seni kurşuna dizer, idam mangasını da eşine<br />

yönettiririm" diyor.<br />

Meriç nehrini geçerken, üzerinde can yeleği bulunan Şeyfettin Alus'u jandarma<br />

karakolunun karşısındaki ışıkların altına sürüklediğimiz için, kıyıya çıkaramamıştık.<br />

Benim dışımda dört arkadaş daha vardı. Ben ipi çekmediysem, diğer dört arkadaş ipi niye<br />

çekmediler? Şeyfettin Aluş boğulmadı, iki kilometre aşağıda kıyıya çıktı, daha sonra<br />

akademiye geldi. Ulu önderimiz, burada akademi öğrencilerine yalan söyleyerek, yalan<br />

ayet indirerek beni gözden düşürmek istiyordu. Eşimin bana karşı kullanıldığı için,<br />

kendisinden nefret ediyor ve boşanmak istiyorum. Ulu önderimiz, beni suçlandırarak<br />

maskesinin ardına geçiyor. Bunu açıklamıyor, kimsenin bu durumu öğrenmemesi için,<br />

olayı ters düz etmesi gerekir, "ayıp olmazsa evini ver, gidip eşimle yatacağım diyecek"<br />

diyor. Öğrencileri kışkırtmak amacıyla "buralar kutsal yerlerdir, şehit kanıyla sulanmıştır,<br />

ben böyle alçaklığa müsaade eder miyim?"diyor. Ve ekliyor "bana raporlar geliyor. Devlet<br />

boşuna bunları serbest bırakmadı. aralarında devletin adamları var" diyerek, öğrencilerin<br />

bilgisizliğinden yararlanıyor. Kendi iktidari için herşeyi mubah saydığı açıkça ortada.<br />

Böyle yaptığına üzülmüyor, seviniyorum. Đyiki böyle açık yapıyor diyorum. Böyle<br />

yapmasaydı; Baki Karer'in, Mahmut Bilgili'nin, Đbrahim Aydın'ın, Enver Ata'nın, Bircan<br />

Yıldız'ın, Saime Askı'nın, Ayten Yıldırım'ın, Abdullah Ekinci'nin, Dilaver Yıldırım'ın,<br />

Çetin Güngör'ün, Hüseyin Ve Kesire Yıldırım'ın, M.Şener'in, Gençli Salahattin'in ve daha<br />

adını sayamadığım yüzlerce kişinin ajan olmadıklarını nasıl anlayacaktım?<br />

Gün geçtikce diktatör kendini çözüyor, hemde inanılmaz kanıtlarla! O, kendini gizlediğini<br />

sanıyor, konuştukça kendini ele veriyor. Konfarans çalışmaları resmen başlamadan, bu<br />

kez Sakine'nin ajanlığı gündeme geldi. Zeki Yılmaz Türkiye'den yurt dışına çıkarken,<br />

Đstanbul'da bir örgüt görevlisi, ulu önderimize iletilmek üzere kendisine bir not veriyor.<br />

Bu notta Sakine Cansız'ın, Diyarbakır Güvenlik Mahkemesi Savcısı ile bir görüşme<br />

yaptığı belirtiliyordu. Sakine, "görüştüm" diyerek görüşmesinin amacını şöyle açıkladı:<br />

"Ben Diyarbakır cezaevinde tutukluyken, söz konusu savcı cezaevi savcısıydı. Ara sıra<br />

koğuşumuza gelir, kendisiyle konuşurduk. Direnişler ve açlık grevleri döneminde koğuş<br />

temsilcisi olduğum için, kendisi ile diğer temsilcilerle birlikte pazarlıklar yapmıştık.<br />

Tahliye olduğumda Diyarbakır'daki avukatım Fevzi Veznadaroğlu'nun evine gitmiştim.<br />

Bir gün Fevzi mahkemeye gideceğini söyleyince Fevzi'nin eşi Sevtap'la birlikte biz de<br />

gitmeye karar verdik. Devlet güvenlik mahkemesi koridorunda sözünü ettiğim savcı ile<br />

karşılaşınca bizi odasına davet etti. Odaya üçümüz birlikte girdik. Ben Diyarbakır<br />

cezaevinin tünelinin kimler tarafından ispiyonlandığını merak ediyordum, dolaylı<br />

yollardan öğrenmeye çalıştım. Ama söylemedi. Görüşmemiz buydu." dedi. Burada<br />

Sakine'nin saflığı şu: O dönemde Şener'in Diyarbakır cezaevi tünelini devlete ihbar ettiği<br />

söylentisi yayılmıştı. Hem de Apo tarafından. Şenerle Sakine nişanlılar. Sakine bu yüzden<br />

bu söylentinin kaynağını merak ediyordu. Kürt halkına düşman olan devlet güvenlik<br />

mahkemesi savcısından gerçeği öğrenmek istemesi saflığıydı.<br />

Diğer yandan ulu önderimizin eline bir koz geçmişti. Bunu kullanacaktı. Nitekim<br />

Sakine'yi dörtyüz kişinin huzurunda ayağa dikerek yüzüne karşı şunları söyledi: "Sen bir<br />

PKK militanısın, nasıl olurda tünelin kimler tarafından ispiyonlandığını gidip devlet<br />

güvenlik mahkemesi savcısından öğrenmeye kalkarsın? Sen dost düşman tanımını<br />

yitirmişsin.Adam bana rapor yazmış 'Sakine ajandır' diyor. Evet bunu ben söylemiyorum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!