22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

telefon kabinine girerek ahizeyi elime alıyorum: "Alo" diyen ses tanıdık bir ses.<br />

Seviniyorum, düşündüklerimi ard arda söyledim, bana para göndermeleri için kardeşimin<br />

telefon numarasını veriyorum. O da: "Sana vize verilmesi için Alman elçiliği ile<br />

uğraşılıyor" deyice vedalaşıp postaneden ayrılıyorum.<br />

Otel odamın kapısını kilitleyince hapishane hayatım devam ediyordu. Zaten hayatımın<br />

üçte biri hapishanelerde geçti. Karşı olduğum Kemalist diktatörlüğe, şimdi yeni bir tanesi<br />

daha eklendi diyor ve son tutuklanmamı düşünmeye başlıyorum: Biz Kum milletvekilleri<br />

mart ayının başından ortalarına kadar ard arda Şam`a gelmiştik. Programımıza göre bir<br />

kaç gün Şam’da kaldıktan sonra Türkiye ve eski Sovyetlerden gelecek olan milletvekilleri<br />

ile birlikte Güney Kürdistan’ın Erbil kentine geçerek toplantımızı yapacaktık.<br />

Ulu önderimizle ilk görüşmemizde, demokratik olarak çalışacak, Kürt milletinin, en yüce<br />

karar organı olarak işlevini sürdürecek bir meclis`e karşı olduğunu ve meclis için ortaya<br />

çıkan halk talebini bastırmaya çalıştığını, Kuzey Kürdistan’da kısmı bir prapagandadan<br />

öte bir çalışma yaptırmadığını, meclis için gelen aydın ve yurtseverleri geri çevirdiğini,<br />

Suriye Kürtlerinin seçim olayından habersiz olduklarını, seçimi Avrupa ve eski Sovyet<br />

Kürtleri arasında bir propoganda malzemesi olarak kullandığını anlıyorum. Ulu<br />

önderimizle sohbetimiz sürerken bir kul: " Başkanım, bu meclis partinin mi, yoksa<br />

önderliğin mi denetiminde çalışacak?" diye sorunca, ulu önderimiz hiç düşünmeden:<br />

"Tabii bizim denetimimizde çalışacak" cevabını veriyor. Burada kullanılan "bizim" in<br />

anlamının "benim" demek olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yanıttan sonra hepimizin<br />

yüzüne karşı: "Bunlar mı halkı temsil edecek? Daha seçildikleri gün bitmişler. Ama<br />

önemli değil basit bir araçtır, bir bakalım!" diyor.<br />

Ulu önderimiz gittikten sonra kaldığımız evde kalanlardan, Suriye Kürtleri arasında seçim<br />

çalışmalarının yapılmadığı, Kuzey Kürdistan da gerillaya bağlı milislik yaptığı için deşifre<br />

olan bazılarının, gerilla komutanları tarafından milletvekili olarak gönderildiğini, meclise<br />

gelmek isteyen çok sayıda aydın, politikacı ve avukat`ın durdurulduğunu, gelenlerin geri<br />

gönderildiğini öğrendim. Bir iki gün sonra meclis olgusundan müthiş korktuğunu fark<br />

ettim. Nitekim daha sonra telsiz konuşmalarını okuduğumda Avrupa’dan gelen<br />

milletvekilleri için:"bunların hepsi düşkün, olanaklarımıza göz dikmişler, -kendisi<br />

olanaklara ve iktidara konmus ya, kime kaptırır?- bunun için gelmişler. Bunları terbiye<br />

etmek için buraya getirdik, -diktatörlüğün olduğu bir yerde demokratik olarak çalışan bir<br />

meclisi oluşturma çabası içinde olmak terbiyesizliktir.- çözümlemelerimi bol bol okutun,<br />

disiplini dayatın, adam olan olur, adam olanları ileride gerillanın denetiminde bir cephe<br />

çalışanı olarak, bir milis olarak çalıştırırız. Adam olmayanları sınır dışına atarız, nereye<br />

giderlerse gitsinler..." diyordu. Burada kullanılan" adam olmayanlar" sözleri köle veya kul<br />

olmayanlar anlamına geliyor. Ve bu noktada: Selim, Avrupa’da faliyete geçecek meclise<br />

biçtiğin rol ile ulu önderimizin biçtiği rol arasındaki farkı gör ve başına gelecekleri düşün!<br />

Çünkü sen, meclisin Kürt milletinin en yüce kurumu olduğunu söylemiş, demeçler vermiş,<br />

röpörtajlarında sorulara yanıtlar verdin diyorum.<br />

Bir daha ulu önderimizin kendisinin dışında hiç bir kurumu kabul etmiyeceğini, Esat`ın ve<br />

Saddam`ın meclisleri gibi bir meclise bile tahammül etmeyeceğini, kurumlaşmayı<br />

savunma maskesi altına her türlü kurumlaşmayı engellemeye devam edeceğini anlıyorum<br />

ve burada uzanan sömürgeci bir eli görerek düşünüyorum. PKK`nin kurumlaşması neden<br />

engellendi? Neden PKK`yi tasviye ederek sadece bir isim bıraktı? Kürdistan komitelerinin<br />

kurumlaşmalarını neden ustaca engelleyerek felce uğrattı? Hünerkom kurulduğundan bu<br />

güne kadar neden kurumlaşmadı? Kürdistan Aydınlar Birliği neden bir isimden ibarettir?<br />

Serxuebun ve Berxuedan gazeteleri neden bir redaksiyon düzeyinde tutuluyor?<br />

ERNK`nin, yani cephenin neden sadece adı, bayrağı, programı vardır(5) da kendisi yoktur?<br />

HEV-KOM neden bir isimden ibarettir? HEP`in partileşmesi, halkın desteğini alması<br />

neden engellendi? KUM`in oluşmasından neden korkuyor? Bütün bu sorulara tek bir yanıt<br />

buluyorum: Halkımızın devletleşmesini, bağımsızlaşmasını ve özgürleşmesini istemeyen<br />

sömürgeci bir gücün, stratejisini ve bu stratejiye angaje olmuş taktik bir diktatörün<br />

geleceğimizi köleleştirmek için, bu günümüzü dağıttığı, tasviye ettiğidir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!