22.11.2014 Views

ayetler_renkli

ayetler_renkli

ayetler_renkli

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gençler beni genişce bir salona alıyorlar, çoğunluğunun Đngilizce bildiğini öğrenince;<br />

gazeteci ve yazar olduğumu, paramı ve pasaportumu kaybettiğimi söylüyor, bana<br />

yardımcı olup olmayacaklarını soruyorum. Anlattıklarımı anlıyorlar. Bir genç; burasının<br />

Lübnan Kızılhaç`ı olduğunu, bir de uluslararası Kızılhaç komitesinin Hamra semtinde<br />

bulunduğunu, bu gece beni burada barındırabileceklerini, onların bana yardımcı<br />

olabileceklerini söylüyor. Đtiraz edecek değildim ya; "okey" diyorum. Başka bir genç<br />

hangi dili daha iyi konuştuğumu sorunca Türkçe diyorum. "Kalk gidelim" diyor.<br />

Nereye gideceğiz demeden Kızılhaç işaretli bir arabaya binerek, on dakikalık mesafede<br />

bulunan bir otelin ikinci katındaki mutfağına girdik. Burada iki bayanla karşılaştık; birisi<br />

bulaşık yıkıyor, diğeri oturmuş sigara içiyordu. Genç Arapça konuşmaya başlayınca,<br />

bulaşık yıkayan kadın gülümseyerek bana baktı ardından Türkçe "hoşgeldiniz" dedi.<br />

Sevindim, bu kadının bana tercümanlık yapacağını anlayınca önce nereli olduğunu<br />

sordum, Mardinli olduğunu ve Arap kökenli olduğunu söyleyince; Kürt olduğumu,<br />

Türkiye`de onbir yıl cezaevinde yattığımı, Türk polisi tarafından arandığımı, bir örgütün<br />

üyesi olduğumu, örgütle olan çelişkilerimden dolayı tutuklandığımı, Almanya`da ilticacı<br />

olduğumu ve Almanya`ya gitmek istediğimi söyledim.<br />

Kadın anlattıklarımı tercüme ettikten sonra, ikinci kadın bana ikisinin kardeş olduklarını,<br />

uzun süreden beri Mardin`den ayrıldıklarını söyledi. Ayrılmadan önce kadınlara: Bu<br />

gence söyleyin bana yardımcı olsunlar, param, pasaportum, tanıdığım yoktur, çok zor<br />

durumdayım, dedim. Söylediklerimi gence anlattıktan sonra "Bunlar çok iyi insanlardır<br />

sana yardımcı olurlar" dedi. Kadınlarla vedalaşarak otelden ayrıldık.<br />

Kızılhaç komitesine dönünce genç, hakkımda edindiği bilgileri telsiz başında oturan genç<br />

kıza verdi. Bana dönerek "seni bu bayana teslim edeceğim" diyerek dışarı çıktı. Genç kız<br />

oturmam için yanındaki sandalyeyi gösterince oturdum. Bana bazı sorular sormaya<br />

başladı, resmi sorular değildi bunlar. Daha çok merakını gidermek istiyordu, dilim<br />

döndüğünce yanıtlamaya çalıştım. Aç olup olmadığını sorunca "acım" dedim. Ona<br />

mağarada aç olarak yaşadığımı anlatamadım. Karşılıklı sohbetimiz sürerken başka genç<br />

bir kız yemek getirdi. Beyaz bir kağıtla ambalajlanmış, içinde pişmiş tavuk eti bulunan bir<br />

sandaviç. Tam doymamıştım ama idare edebilecektim.<br />

Telsiz başındaki bayan beni geniş salona aldı; salonun orta kısmındada piriketten<br />

yapılmış, sıvanmış, orta yerine Kızılhaç işareti çizili daire şeklinde bir yapı vardı. Salonun<br />

duvarlarında Kızılhaç elemanlarının savaş anında yaralıları tedavi ederken, taşırken,<br />

yardım ederken çektirdikleri çok sayıda fotoğraf asılıydı. Başka bir duvardaki kırmızı<br />

bezli bir panonun üzerine çeşitli uluslararası kuruluşların komiteye gönderdiği mesajlar<br />

iliştirilmişti. Bu panonun hemen yanında beyaz <strong>renkli</strong> tahta raflarda çok sayıda kitap<br />

diziliydi. Salonun ortasında bulunan yuvarlak yapının arkası mutfaktı. Salonun arka<br />

tarafında biri sağda, biri solda, biri de ortada üç kapı vardı. Ortadaki yatak odasına,<br />

sağdaki ve soldaki kapılar banyo ve tuvalet bölümlerine açılıyorlardı.<br />

Salonda çok sayıda plastik oturak vardı. Ben bu oturaklardan birinde oturuyordum. Bir<br />

grup kız ve erkek kümeler halinde oturmuş sohbet ediyorlardı. Bu kadar kişi burada<br />

maaşlı mı çalışıyor, gönüllü mü, diye merak ettim doğrusu. Merakımı gideremeden salona<br />

yeni gruplar girdi. Arapça’dan ziyade Fransızca konuşuyorlar. Buranın Beyrut`un<br />

Hırıstıyan kesimi olduğunu biliyorum. Ama bu kadar çok genç kız ve erkeğin burada<br />

maaşla çalıştırılamayacağını düşünüyorum, gönüllü olabilirler sonucuna varıyorum.<br />

Kızlar çok rahat, giyimli; davranışları, konuşmalarıyla Fransız kızlarını andırıyorlar.<br />

Kiminin adı Veronika, kiminin Maria, kiminin Kristin. Bir an kendimi Paris`te hissettim.<br />

Fransız`lar, Araplar’ı müthiş değiştirmişler diyorum. Bu bir değişiklik mi, bir sentez mi,<br />

bilemiyorum; iyice inceliyorum; Fransız inceliğinin, kibarlığının, zarafetinin içinde Arap<br />

çizgileri belli oluyordu. Bu durum onları daha da güzelleştiriyordu. Fakat erkekler daha<br />

fazla Arap, kızlar daha fazla Fransız, bunu fark ediyorum. Nedenleri üzerinde fazla kafa<br />

yormaya gerek görmüyorum.<br />

Tuvalete gitmek istediğimde iki tuvaletten hangisinin bayanlara, hangisinin erkeklere ait

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!