ayetler_renkli
ayetler_renkli
ayetler_renkli
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
iniyorum, biraz uzaklaşınca adresi soruyor."El-Hayat gazetesi" diyorum, anlamıyor.<br />
Sormaya başlıyoruz, yakın bir yeri gösteriyorlar. Oraya gidiyoruz, Monday Morning<br />
isimli gazete binasını görüyoruz. Burada El-Hayat gazetesinin bürosunun Hamra'da<br />
olduğunu öğrenince, gitmekten vazgeçiyor, şöföre üçbin lira vererek yolluyorum.Ve<br />
Monday Morning gazetesinin bürosuna giriyorum. Gazeteci olduğumu, El-Hayat<br />
gazetesinde çalışan Kürt gazeteci ile görüşmek istediğimi, mümkünse bana yardımcı<br />
olmalarını istiyorum.<br />
Burada iyi Türkçe konuşabilen bir Ermeni ile tanışıyorum. Kürtlerin eskiden Türklerin<br />
oyununa geldiklerini, şimdi biraz akıllarının başlarına aldıklarını, ama işin işten geçtiğini<br />
söylüyor. Hayli sohbet ediyoruz. El-Hayat gazetesinde çalışan gazetecinin ismini<br />
bilmediğimden bana yardımcı olamıyor. Telefonla El-Hayat gazetesini arıyor, sekreter<br />
"akşam olduğundan kimse yok, yarın arayın." cevabını veriyor. Ermeni bana "burada<br />
Hizbul Demokrati Kurdi'nin bürosu var, oraya git, sor sana gazeteciyi bulurlar." diyor.<br />
Adresini alıp çıkıyorum. Bir taksiye binip adresi şöföre veriyorum. KDP ve YNK'nin<br />
bürosu olabilir diye düşünüyorum. Şöför beni bir binanın kapısında indiriyor. Büyük<br />
binanın kapı girişinde "Newroz" yazısını okuyorum. Binanın kapılarının kapalı olduğunu<br />
görünce, buranın bize ait bir sinema olduğunu anlıyorum. Buna rağmen kapıda domates<br />
satan yaşlı adama "Kürt müsün?" diye soruyorum."Evet." diyor. Biraz sohbet ettikten<br />
sonra Mardinli bir yurtsever olduğunu anlıyor ve fazla bir şey çaktırmadan "Eyvallah!"<br />
deyip ayrılıyorum. Otel odama döndüğümde para harcamaktan başka bir şey elde<br />
edemediğimi anlıyor, duş aldıktan sonra yatağıma girerek düşünmeye başlıyorum.<br />
Đlk olarak hapishane müdürüm Filozof aklıma geliyor. Bekaa'da tutuklu iken hapishane<br />
müdürüm Filozof'tu. Filozof lakabını Tunceli öğretmen okulunda birlikte okuduğumuz<br />
dönemde gözlük taktığı için vermiştik. Müdüdrüm Filozof'la üç yıl aynı okulda okumuş,<br />
bir yıl aynı hücrede kalmış, yedi yıl birlikte Diyarbakır cezaevinde yatmıştık.<br />
Diyarbakır'da ikimiz de tutuklu, ikimiz de baskı altındaydık. Burada ise ben tutsak,<br />
Filozof müdürdü. Ara sıra odama gelip hatırımı sorduğunda rengi kıpkırmızı olur, elleri<br />
ayakları birbirine karışır, konuşmada güçlük çekerdi. Genellikle bana "bir ihtiyacın var<br />
mı?" diye sorardı. Kendisi ile yaptığımız bir sohbet esnasında "Filozof, senin cezaevi<br />
müdürü benim de tutsak olabileceğimi düşünebilir miydik?" dediğimde; her şeyden<br />
habersiz, gece gündüz hamal gibi çalışmanın ötesinde gözleri bir şey görmeyen dürüst<br />
Filozof "He yahu, daha neler neler görecegiz." dedi.<br />
Bir gün Filozof'u çağırarak, cezaevi koşullarının çok kötü olduğunu, gazete ve radyo<br />
haberlerinin bana verilmediğini, banyonun onbeş günde bir olduğunu, yatağın ve<br />
bataniyelerin pis pis koktuğunu, havalandırmaya çıkarılmadığımı, bunun doğru olmadığını<br />
söylediğimde Filozof'un kafası tam karıştı. Diyarbakır cezaevi koşıllarını yaşadığını his<br />
ettim. "Tamam" diyerek gitti. Sonradan anlıyorum ki Filozof'a, aklı, bildikleri, duydukları<br />
yön vermiyor, talimatla çalışıyordu.<br />
Tutuklu kaldığım bina üç katlı, çok geniş bir binaydı. Üstü düz ve boştu. Bir gün Filozof<br />
hava almam için beni buraya çıkardı. Hava güzeldi. Dağlarla çevrili, bir daireyi andıran,<br />
yemyeşil Bekaa vadisi gözlerimin önündeydi. Hem çevremdeki güzel manzarayı<br />
seyrediyor, hem de Filozof'la konuşuyordum. Filozof: "seninki kişilik sorunudur,<br />
kişiliğinin psikolojik çözümlemesini yap, kişiliğini yık, detaylı bir yazı kaleme al ki;<br />
cezaevinde yatan arkadaşlar da okuyup kendi kişiliklerine yön versinler, önderlik çizgisine<br />
gelsinler. Biz cezaevinde yatanlar, bir türlü önderlik çizgisine gelemiyoruz. Bak, bizim<br />
Zeki Yılmaz Cudi'de tutuklanmış, hakkında idam cezası isteniyor. Orhan Aydın<br />
soruşturmaya alınmış, cezaevinde olduğu gibi yine aklını oynatmış. Tüm bunlar cezaevi<br />
kişiliğinden kaynaklanıyor. Önderlik çizgisi yüce bir çizgidir, insan tutturamayınca<br />
düşüyor." diyor bana.<br />
Filozof resmi ideolojinin saçmalıklarını anlatırken, ben Orhan Aydın ve Zeki Yılmaz'ı<br />
düşünüyorum. Đkisi de Kürt kamuoyu tarafından tanınan birer kahramandırlar. Şimdi ulu<br />
önderimizin emriyle biri idam cezasıyla yargılanıyor, diğeri de yargılanırken aklını<br />
oynatmış. Tutuklanmadan önce Halep'teyken; Orhan Aydın'ın Cudi'den getirildiğini, bir